-22-

13.3K 266 21
                                    

Multimedyadaki şarkıyla okuyun.

   Bugün benim için tam anlamıyla bok. Ne zaman mutlu olsam, bir şeye sevinsem arkasından mutlaka üzüleceğim bir şey çıkardı. Kaderin oyunu gibi bir şeydi bu. Dün gece hayatımın en güzel doruk noktasına çıkan ben sabah annemlerin gelmesiyle bu sefer korkunun doruk noktasına çıkan yine ben. Belki bu durumu toparlayıp, herşeyi düzeltmiş olabilirdik. Ama şuan kesinlikle yine korkunun doruklarına, ya da endişenin doruklarına çıktığıma yemin edebilirim. Yaptığım şeyden kesinlikle utanmıyordum. Çünkü Lou'nun beni öpmesine, yine benimle olmasına tam anlamıyla ihtiyacım vardı. Ve karşımdaki kişiyi görünce ne bir heves kalmıştı ne de heyecan. Şuan tek bildiğim küçük dilimi yutup, ağzımı açıp konuşamadığımdı. Louis, sıkıntılı değildi. Sadece biraz şaşırmış, nefeslerini düzene sokmaya çalışıyordu. Çünkü onun endişeleneceği kişi o değildi. Ama benim şuan elim ayağım birbirine dolanıyordu. 

   Kırmızı, mini bir elbise giymiş, elinde ki içki bardağını düşmemesi için sımsıkı sarmıştı. Şaşkınlıkla açılan gözleri, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ona herşeyi ama herşeyi anlatacaktım. Ama şuan o kadar korkmuştum ki ağzımı açıp laf edemiyordum. Bize bir adım daha yaklaşıp elini omzuma koydu. 

"Biliyordum." diye fısıldadı. 

Yere kenetlenen gözlerim şaşkınlıkla onun gözleriyle buluşmuştu. "N-Na-Nasıl?"

"Çünkü ona hep aşkla bakıyordun." diye yanıtladı. "Ben senin en yakın arkadaşınım unuttun mu?" 

Bir şey söyleyemedim. Şaşkındım. Evet o benim en yakın arkadaşımdı. Hatta Lou'ya aşık olduğumu anlayacak kadar yakın arkadaşımdı. 

Ağzımdan sadece "Becky." çıkmıştı. İnilti, şaşkınlık, üzüntü ile karışık çıkan ses tonum Becky'i gülümsetmişti.

"Sana söyle-" 

Konuşmamı engelleyen tek şey bana sarılışıydı. Beni sımsıkı sarmıştı. Aynı şekilde karşılık verirken gözümden bir damla yaşın düştüğüne emindim. Sanırım şuan bizi yakalayanın Becky olduğu için şükretmeliydim. Çünkü burası çok kuytu bir bölge değildi ve biz abi-kardeş beraber olmaya çalışıyorduk. İnsanların düşüncelerini tahmin edebiliyor musunuz? Bizim ise tek bahanemiz kesinlikle sarhoştuk hatırlamıyoruz olurdu. 

"Sana söylemeliydim." diyerek cümlemi tamamladım. Çünkü hiç bir zaman ondan birşeyi saklamamıştım. 

"Evet, kesinlikle söylemeliydin."

"Herşeyi anlatacağım söz." dedim kulağına doğru.

"Bende sırrını saklayacağım. Söz."

Benden ayrılıp gözümden akan yaşı parmağıyla sildi. Gözleri Louis ile buluşunca, artık ondan korkmadığını ya da rahatsız olmadığını anladım. Omzumdaki elini bırakıp Lou'nun önünde dikildi. Onun kulağına uzanıp bir şey söyledi ve geri çekildi. Louis gülümseyerek onu başıyla onayladı. Biri bana ne dediğini söyleyebilir mi? 

"Senin burada ne işin var?" diye sordum yanlarına giderken. Louis elini belime yerleştirip kendine doğru çekti. Hoşuma gitmişti. 

"Ashley, kuzenimin arkadaşı ve benimde gelmemi istedi." dedi gülmeye devam ederken. "İyi ki de gelmişim." Gülüşünün yerini, alaycı bir sırıtış aldı. 

"Kapa çeneni Becky." Utanarak başımı eğdim an Louis eliyle çenemi tuttu ve ona bakmamı sağladı. "Bunda utanılacak bir şey yok." diyerek gülümsedi.

Lou'nun bu tavrına oldukça şaşırmıştım. Nedense benden çok onun tepki göstereceğini düşünmüştüm. Yanılmışım. Tam tersine Becky ile şuan oldukça koyu bir sohbete dalmışlardı.  Hala masamızın önünden geçen kızlar Lou'ya bakmaya devam ederken en sonunda dayanamayıp bir tanesini durdurdum. Becky ve Louis sohbetlerini kesmiş, şaşkınlıkla bana bakıyorlardı.

Impossible is nothing.Where stories live. Discover now