-6-

15K 382 6
                                    

     "Bugün harika zaman geçireceğiz Alicia.."


     Evet şuan gerçekten harika bir zaman geçiriyoruz. Annem ve Troy'un bize bir şey söylemek isteyipte, söyleyemediği bir saat geçiriyoruz.

Louis'nin beni endişelendirdiği cümlesi üzerine kapının kilidi açıldı ve annem ile Troy eve gelmişti. Louis onları görünce yanımdan hemen ayrılmış ve öksürüklere boğulmuştu. Bense bu haline gülmüştüm. Şimdi ise annem benim yanımda Troy'da Louis'nin yanına oturmuş bir şey söylemek için çabalıyorlardı. Ben sıkıntıyla yanaklarımı şişirirken Louis bana göz kırpıp arkasına yaslandı. 

"Çocuklar." diye söze başladı annem. 
"Anne, bir saattir burada bir şey söylemek için çabalıyorsunuz."
"Evet hayatım. Haklısın. Biz size şey diyecektik.."
"Evet?" 
"Benim Fransa'da işim çıktı. İki saat sonra uçağım kalkıyor. Bir hafta sonra gelecektim ama Troy tatil yapmanın bize iyi geleceğini düşünmüş ve bir ay orada kalabilmemiz için bir yer ayarlamış." 
"Yani?" diye sordum.
"Yanisi şu bebeğim. Biz bugün bir aylığına tatile gidiyoruz." 
"Onu anladım anne. Bir saattir bunun için mi çabalıyorsunuz."
"Aslında hayır." diye atladı Troy. "İkinizin iyi geçinemediğini biliyoruz. Ama bir aylığına beraber iyi geçinmek zorundasınız. Bizim endişemiz bu." dedi. 

BİR AY BOYUNCA LOUİS İLE EVDE TEK Mİ KALACAKTIM? 

Louis mutlulukla sırıtırken Troy'un omzuna elini koydu. "Merak etme baba." dedi. Sonra bana dönerek "İyi geçineceğimize eminim." diye ekledi. "Değil mi Alicia?"

Yine o boğuk sesini kullanmış ve pis pis sırıtmaya devam etmişti. Bende umutsuzca başımı salladım. "Evet Louis." dedim. 

Annem de bu duruma sevinirken beni öptü. Sonra bavul hazırlamak için odasına çıktı. Troy, Louis'e birşeyler fısıldadıktan sonra annemin peşinden gitti. Şuan gerçekten şaka gibi bir gün geçiriyorum. Buna sevinmeli miyim üzülmeli miyim bilmiyorum. Annemler bir ay evde olmayacak ve istediğim gibi takılacaktım. Bu işin güzel tarafı değil mi? Ama tek olmayacaktım. Şuan karşımda bana pis bir şekilde 'elime düştün Alicia' bakışlı bir Louis ile bir ay boyunca olmak işin güzel taraflarından biri olduğunu sanmıyorum. Bakışları gerçek anlamda beni ürkütüyor. 

"Hadi ama Alicia." diyerek yerinden kalktı ve yanıma oturdu. "Suratını asmamalısın bebeğim. Sana harika bir zaman geçireceğimizi söylemiştim. Sadece sen ve ben." 

Önümde duran saçlarımı omuzumun arkasına atıp kulağımın altına bir öpücük bıraktı.

"Bir ay boyunca benimlesin." 
Aptal bir şekilde sırıttım. "Seninle olmanın nesi güzel?" 
"Annenler gittikten sonra anlarsın." 
"Benden uzak dur Louis." 
"Imm.. Sanırım durmayacağım." 

Gözlerimi devirip yanından kalkarken kolumu yakaladı ve kendine çekti.

"Bana.bir.daha.dokunma." 

Kolumu hızla çekerken annem bavulla merdivenlerden inmeye çalışıyordu. Louis'e sinirli bir bakış atıp anneme yardım etmek için merdivene ilerledim. Elindeki bavulu alıp kapının önüne bıraktım. Troy'u beklerken annem kulağıma birşey demek için yaklaştı. 

"Sana güveniyorum bebeğim." 

Zorlukla gülümsedim. Bana güveniyordu ama ben kendime güvenemiyordum. Daha çok Louis'e güvenemiyordum. Bana karşı olan hareketlerine kendimi kaptırıp kötü şeylerin olmasından korkuyordum. 

"Sorun çıkmayacak anne." 
"Seni seviyorum bebeğim."
"Seni seviyorum anne." 

Annem gözleri dolmuş bir şekilde bana sarılırken ona karışık verdim. O sırada Troy merdivenlerden aşağı indi ve Louis'e sarıldı. Troy onun kulağına bir şeyler söylemiş olmalı ki Louis onaylarcasına başını sallamıştı. Dışarıdan duyulan korna sesiyle annem ve Troy bavullarını alıp taksiye doğru ilerlediler. Onları göndermek için kapıda beklerken Louis elini belime sardı ve onlara elini salladı. 
Bende elimi sallarken "O elini çek hemen." diye tısladım. Sadece gülüyordu. Gülerken küçülen gözleri onu çok sevimli gösteriyordu. Keşke içi de dışı gibi sevimli olsa! 

"Annenler gitti ve sen hala beni inceliyorsun bebeğim." 

Louis'nin sesiyle kendime gelirken elinden kurtulup içeri girdim. 

"Ben yatıyorum." dedim ve yukarı çıktım. Odamdan içeri girince derin bir nefes aldım ve kendimi yatağa attım. Gözlerimi kapatmaya hazırlanırken kapım açıldı ve ciddi bir ifadeyle Louis içeri daldı. 

"Sana yatman için izin verdiğimi sanmıyorum."
"Yatmak için senden izin alacağımı sanmıyorum." 
"Alicia!"
"Louis!"

Homurdanarak yattığım yerden kalktım ve Louis'nin önünde dikildim. 
"Benden ne istiyorsun?" 
Omuz silkti. "Bilmiyorum." 
İnleyip yatağa geri oturdum. "Da-davranışların o kadar aptal ki Louis. Neyin peşinde olduğunu anlamakta zorluk çekiyorum." 
Sonunda içimdekileri dökmüştüm. Derin bir nefes alıp verdim. Saçlarımı saç omzuma toplayıp uçlarıyla oynamaya başladım. Louis, ifadesizce yanıma gelip oturdu.  Saçlarımda oyaladığım ellerimi alıp bacaklarıma yerleştirdi. Başımı kaldırıp ona baktım. Gözlerini gözlerime dikmiş öylece duruyordu. Masum görünen piç! Tamda öyle! Gözlerinin güzel olması umurumda değil. 

"Sevgilinin yanına git Louis." 

Başını iki yana sallayıp sırıttı. "Pekala." dedi ellerini kaldırarak. "Gidiyorum bebeğim." 
"Defol git." diye bağırdım. Bir şey demeden kapıyı hızla çekip çıktı. 

Bu çocuk tam anlamıyla aptal. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.  Kısa bir an kendimle mücadele ettim ve uyumak için yatağa uzandım. 

GECE 03.00

    
Hala uyuyamamıştım.  Yatakta bir sağa bir sola dönüp durdum. Louis hala eve gelmemişti ve endişelenmeye başlamıştım. Ama niye? Hem o sevgilisinin yanındaydı belki de onunla kalmıştır. Niye endişeleniyordum ki? Ah banane.

  Kendimi rahatlatmak amacıyla gözlerimi kapatmıştım ki aşağıdan gelen sesle gözlerimi geri açmıştım. Sesin kilit sesi olduğunu anladığımda Louis'nin gelmiş olduğunu tahmin ederek tekrar gözlerimi kapattım. Odamın kapısı açıldığında gözlerimi sıkıca yumdum. 

Lütfen Louis olsun!

Yatağım sağ tarafında oluşan göçmeyle gerildim. Bir el saçlarımı boynumdan çekip arkaya doğru yatırdığında rahatlamıştım. Çünkü bu oydu. Her zaman yaptığı gibi saçlarımı geriye atmıştı. Dokunuşu aynı yumuşaklıktaydı. Hayır onu ezberlemedim! Sadece, saçlarımla o kadar çok uğraşıyordu ki artık bunu fark edebiliyordum. Sıktığım gözlerimi yavaşça bıraktım ve uyku numarasına devam ettim.

Boynuma bir öpücük kondurup geri çekildi. 

"Seni bıraktığım için üzgünüm." dedi. "Seni neden bıraktığımı bile bilmiyorum. Bu çok saçma. Ben kimseyi sevmedim Alicia. Ama sen çok farklısın. Bu çok değişik bir şey." 

Nefesindeki bira kokusuyla sarhoş olduğunu çok geçmeden fark etmiştim. Dedikleri o yüzden bana hiç çekici gelmemişti. Tamam odun olduğumu kabul ediyorum ama o sarhoş! Sarhoş insanlar saçmalar. Bunu herkes bilir. 

Elini belime yerleştirip beni kendine çekti. İtiraz etmek için ağzımı açmıştım ki söylediği söz beni tamamiyle şoka sokmuştu. 

"Seni istiyorum Alicia. Bunun içinde herşeyi yapacağım. Seni elde edene kadar vazgeçmeyeceğim."

Impossible is nothing.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin