-60-

10.9K 220 23
                                    

İĞRENÇ BİR BÖLÜM OLDU. BEN HİÇ BEĞENMEDİM. BUGÜN İLK DEFA BÖYLE BİR ŞEY YAŞADIM. KONUYU UZATICAM DİYE SAÇMALADIM DA SAÇMALADIM. BEĞENMEDİYSENİZ, ÇOK ÜZGÜNÜM.


Multimedyada ki şarkıyla okuyun. Biterse başa sarın. (Justin Timberlake-Mirrors)

Hazırlanmam tahmin ettiğimden daha uzun sürmüş hatta yemeğe geç bile kalmıştık. Burada kesinlikle benim bir suçum yok. Giymek için seçtiğim her kıyafeti Louis yüzünden geri çıkarmak zorunda kalmıştım. Hatta sinirlenip bana aldığı kırmızı elbiseyi giymeyi planlamıştım ama bir an tehditkar Lou dönmüş ve onu giyersem başıma gelecekleri çok iyi bildiğimi söylemişti. Bende vazgeçmiştim.En sonunda düz siyah, askılı bir elbise giymeye karar vermiştim. Dizimin sadece dört parmak üzerinde bir kısalığı vardı, ki en uzun elbisem de buydu. Sonunda Lou'yu ikna edip bu elbisede karar kılmıştık.

Geldiğimiz yer, büyük bir restoranttı. Sonradan hazırlandığını düşündüğüm küçük bir sahne vardı. Sahnede insanları rahatlattığını düşünen birkaç müzisyen vardı. Louis ile yan yana duramıyorduk. O babasının yanında, bende annemin koluna girmiştim. Sanki yan yana dolaşsak, hemen sevgili olduğumuzu anlayacaklardı. Tam bir saçmalık.

Restoranda biraz daha ilerledik ve gelen misafirlere yerlerini gösteren iki kişinin yanına gittik. Biri kız biri erkek olan bu iki kişi annem ve Troy'u görünce yüzlerine kocaman bir gülümseme yerleştirmişler ve ardından onlara sarılmışlardı.

“Sanırım, sende Katherine'in kızı Alicia'sın.” dedi kahverengi saçları ve gözleri olan kız.

Başımla onayladım. “Tanıştığımıza memnun oldum Alicia. Ben Elena.”

Bana uzattığı elini kavrayıp yukarı aşağı sallayıp ona gülümsedim. Kız ardından Lou'nun yanına gitti ve onunla tanıştı. Louis kızın elini kavradığında kıskançlık krizleri bütün vücudumu sarmıştı.

Gözlerimi sinirle onlardan çevirdiğimde, Elena'nın yanında duran çocuğu karşımda görmüştüm. Harry'i andıran kıvırcık saçları, ve mavi gözleri vardı. Elimi tutup, dudaklarına götürdü ve bana gülümsedi. O an gözlerim Lou'ya kaydı. Bizi izlediğini fark ettim. Ben kıskandıysam, o da kıskanmalıydı.

“Alicia.” dedi adını bilmediğim kıvırcık. “Ben Isaac.”

“Tanıştığıma memnun oldum Isaac.” diyerek ona gülümsedim.

“Annen senden çok bahsetti.”

“Ah, öyle mi?”

Bakışlarımı anneme çevirdiğimde, bize bakıp gülümsedi ve başıyla onayladı. Yerimize oturduğumuzda bu çocuğun kim olduğunu ve annemin neden benden bu kadar bahsettiğini öğrenmeye karar vermiştim.

“Evet. Ve sonunda seni gördüğüme sevindim.”

“Teşekkür ederim.”

Isaac, elimi bıraktığında tekrardan annemin koluna girdim. Elena, bize oturmamız gereken masaya kadar eşlik etmiş ve daha sonra yanımıza uğrayacağını söyleyip gitmişti. Sanki yanımıza gelmesini isteyen varmış gibi, birde geleceğini söylüyordu.

Impossible is nothing.Where stories live. Discover now