-55-

11K 247 22
                                    

Multimedyada ki şarkıyla okuyun.  

Ve voteler artarsa iyi olur. 2 Günde dört bölüm koydum ve voteler azaldı. Nys bn bşy dmyrm.

“Haklıydın.” diye mırıldandı. “Dediklerinin hepsinde haklıydın Alicia.”

Ona zorla gülümseyip başımla onayladım ve kahvemden bir yudum aldım. İşte karşımdaydı. Yaptıklarına pişman olmuş bir şekilde karşımda oturuyordu. Jeremy, gelmemi istediği yerin adını söyleyip telefonu kapatmıştı. Louis oraya gitmememi, belki de başka bir planı olduğunu söylemişti. Ama onu dinlemeyip beni yanına götürmesi için kafasının etini yemiştim. Kabul etmemişti ama ben yine kendi gururuma yenilip ona götürmesi için şart koşmuştum. Ama hayır, ne dediğimi söylemeyeceğim. Zaten anlamışsınızdır. Yoksa başka türlü buraya gelemezdik. Jeremy'nin dediklerini duymak ve pişmanlığını kendi gözlerimle görmek istiyordum. Lou'ya arabada beklemesini ve benim ihtiyacım olmadığı sürece yanımıza gelmemesini istemiştim. Çünkü biliyordum ki, Jeremy'nin her dediği lafa atlayacak ve bir türlü konuşmamıza fırsat vermeyecekti.

Kahvemi geri masaya koyarken, Jeremy'e baktım. Bacaklarını durmaksızın sallıyordu. Ellerini birbirine kenetlemiş ve başını öne eğmişti. Bacak bacak üstüne atıp, kollarımı göğsümde birleştirdim ve onu izlemeye başladım. Uzun bir süre sessizlik oldu. Bir şey söylemek istiyor ama bir türlü konuşamıyordu. Ben ise sessizce böyle otururken tek bir şey düşünüyordum.

Acaba gerçekten kardeş olarak anlaşabilir miyiz?

Aslında isterim, yaptıklarına rağmen fazlasıyla isterim. Çünkü o da ailemden biri ve benimle olmasını gerçekten isterim. Onunla gezebilmeyi, eğlenmeyi, birlikte vakit geçirmeyi hep hayal ettim. Okulum olduğu için pek fazla fırsat bulamıyorduk. Okulum bittiği anda, olanlar belli. Beni mahvetmişti, bizi mahvetmişti. Onu her gördüğümde bize yaptıklarını hatırlayacak olsamda eskisi gibi olmayı istiyorum. Bazen çok saf olabiliyorum evet ama onunda bunları yapması için bir neden vardı. Babasını, daha doğru babamızı yeni tanımışken üstünden çok süre geçmeden kaybetmişti. Onunla bir kez ilgilenmese bile yine de onu seviyordu. Sanırım aynı durumda ben olsam, bende kendimi kötü hissederdim. Ama böyle aptal birşeyi kesinlikle yapmaz ve yardım alırdım.

“Jeremy.” diye mırıldandım.

Bakışlarını ellerinden çekip bana baktı.

“İçinden gelenleri söyle.”

“Nasıl?”

“Birşeyler söylemek istiyorsun biliyorum. Onları çekinmeden bana söylemeni istiyorum.”

“Alicia.” dedi ve zorlukla gülümsedi. “Yapamam.”

“Neden?”

“Söyleyecek yüzüm yok.”

“Pekala.” dedim tekrardan kahvemden yudum alıp. “Annenle konuştun mu?”

Başıyla onayladı. “Seninle tanışmayı istediğini ve beni özlediğini söyledi.”

“Benimle tanışmak mı?”

“Evet. Dediğini yaptım ve senin dediklerini ona söyledim.”

“Sen ciddi misin Jer?”

“Jer.” diyerek gülümsedi. “Bana kızgın değilsin Alicia.”

Ona her zaman Jer derdim ve bu onun hoşuna giderdi. Ya da oyunun bir parçası olarak, bunu öyle gösterirdi.

“Sana kızgınım.” dedim. “Sana gerçekten kızgınım ama kendince haklı nedenlerin var. Neden böyle düşündüğümü bile bilmiyorum. Senden nefret etmem, belki de canına okumam gerekiyor ama yapamıyorum Jeremy. İçimden bir ses böyle bir aptallığı yapmamamı söylüyor. Çünkü sen benim kardeşimsin ve içindeki gerçek seni hissediyor gibiyim. Babamızı kaybettiğin için böylesin. Benden intikam alan gerçek Jeremy değildi. Öyle değil mi?”

Başını evet anlamında salladı ve derin bir nefes aldı. Ellerini saçlarından geçirip aldığı nefesi geri bıraktı.

“Annenle tanışmayı istiyorum.” diyerek devam ettim. “Bunu gerçekten istiyorum. Belki benim ikinci annem olabilir Jeremy. Onunla iyi anlaşabilirim. Ya da benden nefret eder, bilmiyorum. Ama denemeye değer. Şuan benim annem benden nefret edi-”

“Alicia, lütfen. Bak hepsi benim hatam. Annen senden nefret etmez. Ben bir aptallık yaptım. Düşünmeden, seni zora soktum. Babam öldüğünden beri tek isteğim seni bulup, acı çektirmekti. Yapmazsam rahat edemeyecek gibi hissediyordum. Hakkında herşeyi öğrendim ve seni buldum. Seni tanıdıkça, bu işten vazgeçmeye başlamıştım ama kendimi yapmak zorunda hissediyordum. Ve yaptım da. O aptal mesajı annene ve üvey babana gönderdim. Belki biraz olsun çektiğim acıyı çeker, beni anlarsın diye düşünmüştüm. Bana yardım edebileceğin aklıma bile gelmemişti. Hatta en başta beni reddedeceğini düşünmüştüm ama öyle olmadı.” Gözlerinden akan birkaç damla yaşı elinin tersiyle silip devam etti. “Sanırım bunu söyleyebilirim.” diye kendi kendine mırıldandı.

“Özür dilerim Alicia. Sana yaptıklarım için, sana yaşattıklarım için, yaptığım herşey yüzünden özür dilerim kardeşim. Sadece babamı düşünüp, bu aptallıkları yaptığım için binlerce kez özür dilerim. Ve annenle konuşup durumu düzelteceğime, sizi kabul etmeleri için elimden geleni yapacağım. Birbirinize nasıl aşık olduğunuzu ve sizi böyle kabul etmelerini söyleyeceğim. Hepsinizi yapacağım Alic.” dedi. “Söz veriyorum.”

Ve sabahtan beri söylemek isteyipte söyleyemediklerini sonunda anlatmış ve gözyaşlarını serbest bırakmıştı. Onunla beraber bende ağlamaya başlamıştım. Sanırım iyi anlaşabilirdik. En azından deneyebilirdik. Annesiyle tanışıp, onlarla da bir aile gibi olabilirdik. Annem bu durumdan nefret ederdi, belki istemezdi ama ben onları görmeye gidebilirdim. Hatta arada onlarda bile kalabilirdim. Bilmiyorum. Sadece bunların olmasını ve başka bir bokluk çıkmamasını diliyorum.

“Jeremy.” diye söylendim. Kızarmış gözlerini bana çevirince ona gülümsedim. “Kalk ve bana sarıl gerizekalı.”

Yüzüne yerleştirdiği mutluluk gülümsemesiyle yerinden kalktı ve bana elini uzattı. Elini tutup beni kaldırmasına izin verdim. Ve ayağa kalkar kalkmaz beni kollarının arasına alıp sıkıca sardı.

“Çok özür dilerim.” diye tekrarladı.

“Seni hala affetmedim.” dedim kollarının arasından çekilirken. “Zamanla kendini affettireceğini ve gerçek bir kardeş gibi olacağımızı düşünüyorum.”

“Mm.. Sanırım olabiliriz.” dedi. “Ve beni affetmen için elimden geleni yapacağım Alic.”

Tekrardan kollarımı boynuna doladım ve ona sarıldım.

“Yaparsan iyi edersin gerizekalı.”

İkimizde birbirimize sarılmış bir şekilde gülerken, yanımızdan gelen öksürme sesiyle birbirimizden ayrıldık. Louis, bir elini siyah pantolonun arka cebine koymuş, diğer eliylede ensesinin ovalıyordu.

“Sanırım birileri barıştı ha?”

Gözlerini Jeremy'nin üzerinen bir dakika olsun ayırmıyordu.

“Üzgünüm Lou.” dedi Jeremy ona doğru ilerleyerek. “Yaptıklarım için gerçekten üzgünüm.”

“Umarım öylesindir.” Louis elini Jeremy'nin omzuna koydu. “Eğer buda bir oyun çıkarsa, yemin ederim seni öldürürm Jeremy.”

“Louis!” diye çemkirdim.

“O haklı Alicia.” dedi ardından bakışlarını Lou'ya çevirdi. “Ama öyle bir şey olmayacak. Yaptıklarım için gerçekten pişmanım ve kendimi affetirmek içinde herşeyi yapacağım.”

“Buna sevindim adamım ama bundan sonra daha dikkatli olacak ve gözümü üstünden ayırmayacağım.”

Jeremy, onu başıyla onayladıktan sonra gülümsedi. Biliyorum, Louis onu asla affetmez ve şuan onu yerle bir edebilirdi. Ama yapmadı, çünkü sarıldığımızı görmüş ve aramızın düzeldiğini anlamıştı. En azından kararlarıma saygı duyuyordu. Onunda Jeremy ile iyi anlaşacağına eminim ama bu sefer daha dikkatli olacağını biliyordum.

Bu kararı aldığım için umarım pişman olmam. Bu kadar kolay barıştığım için kendimi yiyip bitirmem. Ama pişman olduğunu görmek bile bana yetmişti. Ağlaması bile gerçekçiydi. Sanırım bazı şeyleri beraber atlatabilirdik. Gerçek bir kardeş olup, hayatımıza öyle devam edebilirdik.

Tüm bu olanlara rağmen, denemeye değer.

Impossible is nothing.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin