-30-

12.9K 255 32
                                    

Multimedyada ki şarkıyla okuyun. Biterse başa sarın.

(One Direction-Last First Kiss)  

Duyacaklarıma kendimi hazırlamıştım. Hala da doktorun ağzından çıkacak tek bir kelimeyi bekliyorum. Ama doktor ağzında aptal saptal şeyler geveliyor ve bu beni çıldırtma noktama getiriyordu. Becky ellerini yumruk yapmış bir şekilde doktorun masasına koymuştu. Doktorun alnından damla damla akan terler mide bulandırmakla beraber önünde ki belgelere akıyordu. Biz Eleanor'un arkadaşlarıyız diye içeri dalmış, hamile belgelerini istemiştik. Tam aptalca bir durumdu. Normalde böyle şeylerin yasak olduğunu hepimiz biliyoruz. Ama doktor bunu pek umursamamış elindeki kağıtları bir ordan oraya atıp sanki istediği belgeyi bulamıyormuş gibi bir durum sergiliyordu. Becky durumların farkına varmaya başlamıştı. Doktor en sonunda alnındaki teri koluna sürüp, gözlüklerini çıkarıp gözlerini ovuşturdu. 

"Üzgünüm ama bu belgeyi size gösteremem." gibisinden birşeyler zırvaladı. 

Bir insanın hamile olduğunu anlaması için ultrason resimleri, değerleri falan gerekmez miydi? Benim bildiğim gerekir. Hem kendinde hemde doktorda bulunması da lazım. Ama gelin görün ki sadece birkaç gün önceki hastasının belgelerini bulamamış, bize gösteremem gibisinden  gevelemeye başlamıştı. Sabrım taşmaya başlıyordu. Ben buraya bu aptal gevelemeyi değil gerçeği öğrenmek için gelmiştim. Doktor zaten bildiğin pısırığın teki. Geriye tek bir çözüm kalıyordu. 

Tehdit.

Çantamı oturduğum koltuğa bırakıp doktorun yanına gittim. Dönen sandalyesini kendime doğru çevirip ellerimi boynuna yapıştırdım. 

"Eğer şimdi o belgeleri bulmazsanız sonuçlarına katlanırsınız." Adamın soyadını bilmediğim için yaka kartına baktım. "Bay Caldon." 

Adam yutkunup belgere geri döndü. Becky bana şaşkınlıkla baktıktan sonra gülümsemiş, ardından da göz kırpmıştı. O kesinlikle haklıydı. Bu işin içinde bir bokluk vardı. 

Hamile olmasın.. 

Ne olur hamile olmasın.. 

Adamın başında dikilip ne yaptığını izlemeye devam ettim. Ama doktor kağıtları karıştırmaktan başka hiç birşey yapmıyordu. En sonunda kağıtları fırlatıp yeter diye bağırdı. Korkuyla gerileyip Becky'nin yanına geçtim. Adam dönen sandalyesinden ayağa kalkmış, ellerini masaya koyarak destek almaya başlamıştı. Becky ile birbirimize şaşkınlıkla bakarken duyduğum cümleyle yüzümdeki gülümseme gittikçe yayılmıştı.

"Bayan Calder hamile değil." 

Hamile değil.

Şuan vereceğim tepkinin adını bir türlü bulamıyordum. Becky kahkahalarla gülerken ben sadece gülümsüyor ve içimde kopan fırtınaların mutluluğunu yaşıyordum. 

"O zaman sevgilisine neden hamile dediniz?"

Benim aklıma gelipte, sevinçten dilime dökemediğim soruyu Becky sormuş ardından doktordan cevap beklerken koltuğa geri oturmuştu. Doktor gözlüklerini tekrardan takıp dönen sandalyesine oturmuş, başını ellerinin arasına alıp ovalamaya başlamıştı. Bende bu durumu merak edip Becky'nin karşısına oturdum. 

"Onu geri kazanmak için küçük bir yalan söylememiz gerektiğini söylemişti bana. Zaten sonra hamile kalacağını bildiği için, benden sadece evet hamile dememi istedi." dedi sıkıntıyla. "Bende bir cümlenin başıma bu kadar iş getireceğini düşünmediğim için kabul ettim."

Adam resmen bize bela demişti. Haklıydı. Buradan çıkınca ilk işim Becky'e kocaman sarılıp teşekkür etmek olacaktı. Çünkü ben günlerce sadece ağlamış ve beynimin uyuşmasını sağlamıştım. Bu durumda da hiç bir şey düşünememiştim. Becky ise tek seferde durumda gariplik olduğunu anlamış, ardından beni doktora sürüklemişti. 

Impossible is nothing.Where stories live. Discover now