-59-

10.8K 238 29
                                    

Multimedyada Alicia'nın çekildiği fotoğraf var. Ve şarkıyla okuyun!

Öptümmmm Xx 

1 Hafta Sonra

Fransa.

Aylardır hayalini kurduğum şehir.

Geleli bir hafta olmuştu ama ben hala bir çocuk gibi içimdeki sevinci söküp atamıyordum. İşin içinde Louis ile beraber ilk tatilimiz olduğu içinde olabilir. Üstelik gizli saklı hiçbir şey olmadan. Rahatça gezip tozabiliyor ve evde istediğimiz gibi davranabiliyorduk. Ama gerçeği söylemek gerekirse, hala içimde huzursuzlık var. Annem bu duruma alışmış gibi gözüksede değil biliyorum. Bakışları o kadar çok şey anlatıyor ki. Troy'un da öyle. Louis ile eskisi gibi olsalar bile onunda bakışları garipti işte.

Bunu bu kadar uzatacak ne olabilirdi ki? Buraya geldiğimizden beri bunu düşünüyorum. Herşey bir kenara gerçekten mutluyum.

Ve bir şey daha.

Jeremy'i iki gün önce bizim yanımıza gelmiş ve herşeyin yolunda olup olmadığına bakmak istemişti. Yani sırf nasıl olduğumuzu görmek için Fransa'ya gelmişti. Sanırım bazı şeyleri atlatıyorduk. İki gün boyunca onunlada Fransayı dolaşmış ve çocuklar gibi eğlenmiştik. Ama iki günün ardından onu annesinin yanına göndermiş ve biz eve döndükten sonra annesiyle beraber bize gelmesini istemiştim. O da itiraz etmeden kabul etmişti.

Tabağımda ki son peyniride ağzıma attıktan sonra peçeteyle ağzımı sildim ve masadan kalktım. Bugün Louis ile Eyfel kulesine gitmeyi planlıyorduk. Evet, geleli bir hafta olmuştu ama biz oraya gitmeye fırsat bile bulamamıştık. En sonunda Louis koca kıçını kaldırıp beni oraya götürmek istediğini söylemiş ve bende itiraz etmeden isteğini kabul etmiştim.

Bizim için ayrılan odaya ilerlerken arkamdan annemin sesini duyup mutfağa geri döndüm.

“Bugün bir yemeğe gideceğiz çocuklar.” dedi çatalını tabağın kenarına bırakırken.

Louis ile bakışlarımızı anneme yönelttik. “Ne yemeği Katherine?”

“Benim şirketimin yemeği. Büyük bir organizasyon ve sizinde gelmenizi istiyoruz.”

Hem insanların bizim ilişkimizi blmelerini istemiyorlar, hem de büyük şirketin yemeğine mi davet ediliyoruz.

Ne kadar ironik.

“Pekala.” dedim başka bir şey söylemeyerek.

“Akşama geç kalmayın.” diye uyardı Troy.

Louis onu başıyla onayladıktan sonra masadan kalktı ve yanıma geldi. Elini belime yerleştirip beni odaya doğru ilerletti. Odaya girdiğimizde arkamızdan sessizce kapıyı kapattı ve kilitledi.

Kollarımı göğsümün altında birleştirip ne yaptığını anlamaya çalıştım.

“O yemeğe gitmeli miyiz?” diye sordu.

Başımla onayladım. “Neden olmasın?”

“Biliyorsun Alicia. Yani bizden utandıklarını anlamak çokta zor değil güzelim.”

“Belki de bunu atlatmışlardır Louis.”

Omuz silkti. “Bence evde kalıp, yalnız kalabiliriz.” dedi sırıtarak.

“Hayır. O yemeğe gideceğiz.”

“Bir hafta.” dedi. “Tam bir haftadır, sana dokunmadım Alicia! Benimde bir sabrım var.”

Evde rahatça davranabiliyoruz derken, zaten bunu kastetmemiştim. Çünkü haklıydı. Buraya geldiğimizden beri bir kere olsun sevişmemiştik. Hiç yalnız kalmamıştık ve hep dışarıdaydık. Aslında yapabilirdik. Bir keresinde annemler evdeyken denemiştik ama bu sefer farklıydı. Sonuçta gözleri sürekli bizim üzerimizdeydi ve akşam yatarken kapıyı açık bırakıyorduk. Bu bizim isteğimiz değil, sevgili aile üyelerimizin isteğiydi. Buraya gelince pekte rahat değildik aslında ama mutluyduk. En azından annemlerden başka bir odaya gidip öpüşebiliyorduk. Ya da akşam yatmadan beni öpüyordu. Hepsi bu.

Impossible is nothing.Where stories live. Discover now