-34-

11.6K 240 51
                                    

Multimedyada ki şarkıyla okuyun.

Jeremy tam bir boş boğaz! Tanrım, resmen Harry ve Lou'nun arasındakileri biliyormuş gibi bugün konuştuklarımızın hepsini anlattı. İnanamıyorum! Lou'nun bakışları beni resmen baskı altına almış gibi. Bu durumdan kurtuluşum kesinlikle yok. Sadece küçük bir yalan uyduracağım. Çok küçük. Her zaman yaptığım gibi.

Birkaç saat boyunca Jeremy bizimle oturmuş ardından dışarıda gezmek istediğini söyleyip dışarı çıkmıştı. Sanki inat yapıyordu. Aramızda birşeylerin olduğunu anlamış olabilme ihtimali kaçtır? Tamam, en azından bilse bile Harry'i bu kadar çok anlatma gereği neden duymuştu? Lanet olsun sadece bir tanışma.

Jeremy giderken sadece arkasından bakakalmıştım. O kapıyı kapatıp gittiğinde ise büyük bir şekilde yutkunmuştum.

Louis ile evde başbaşayız.

Hemde o çok sinirli!

Çok fazla!

“Demek ki bazıları hala akıllanmamış!” dedi dişlerini sıkarak.

Hayır, ben kesinlikle akıllanmam.

“Bu oyundan ne zaman vazgeçeceksin Alicia? Ne zaman benden bir şey saklamayacaksın!”

Sesi çok fazla çıkıyordu. Çok fazla.

Cevap vermek istiyor, ardından korku sanki bütün bedenimi ele geçirmiş gibi konuşmamı engelliyordu.

“Sana güvendiğimi sanmıştım. Aynı şeyi ben yapsam günlerce yüzüme bakmassın!”

Haklıydı.

“Şimdi de aynısını ben yapacağım.”

Ne yani yüzüme bakmayacak mı?

Sinirle koltuktan kalktı ve gitti.

Arkasından hızla kapıyı çarptı ve gitti.

Gitti.

Yine.

Louis

Yeter! Cidden yeter.

Benden hala bir şeyler sakladığına inanamıyorum. Her defasında aynı şeyi yapıyor ve her defasında affediyorum.

Artık yoruldum.

Zaten onu tanıdığımdan beri eskisi gibi güçlü değilim.

Annemi, kardeşlerimi özlüyorum. Bu katlanılmaz bir durum. Anneme Alicia'yı anlatmak istiyorum. Onu ne kadar sevdiğimi söylemek istiyorum. Ama yapamıyorum. Ona anlatmak istediğim o kadar çok şey var ki. Buna cesaret edemiyorum.

Onu özledim.

Ve Alicia.

Beni hiç dinlemiyor. Dediklerimi bir gün olsun ciddiye almıyor. Ben bir hata yapınca yüzüme vurmaktan hiç kaçınmıyor. Onu her hatasında affediyorum, bir daha yapmaz diyorum ama o ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi devam ediyor.

Bundan nefret ediyorum!

Beni mahvediyor.

Ben bir kız için hiç böyle şeyler hissetmemişken, onun bana yaptıkları canımı yakıyor.

Onu kırmamak için elimen geleni yapmaya çalışıyorum.

En ufak hatamda bana tavır alır, günlerce yüzüme bakmaz.

Ama şimdi, Harry konusu tekrardan açıldı. Her hafta onunla ilgili olarak kavga ediyoruz.

Beni dinlemiyor! Ben zaten onun için neyim ki? Dediklerimi bile dinlemeyen bir kızdan beni sevmesini nasıl bekleyebiliyorum ki?

Ya gerçekten sevmiyorsa?

Yapma Tommo, sevdiğini biliyorsun.

Hiçbir şeyi bilmiyorum. 

Şuan tek bildiğim, sarhoş olup hiçbirşeyi hatırlamak istemediğim.

Alicia

Saat gece üçe geliyordu ve Louis hala eve gelmemişti. Jeremy bir saat önce sarhoş bir şekilde eve gelmiş, bir kızla tanıştığını onun çok tatlı biri olduğunu söyleyip durmuştu. Daha gelir gelmez yaptığı şeye bak. Başım Jeremy ile kesinlikle dertte.

Hala uyuyamadım. Louis eve gelir diye bekliyorum ama yok, yok, yok! Birkaç kez aradım ama telefonlarıma cevap vermiyor.

Bu sefer hakettin Alicia..

Biliyorum. Kesinlikle hakettim. Ama o beni daha dinlememişti bile! Gerçi ne değişir ki, gerçekleri Jeremy'nin ağzından bir bir dinlemişti. 

Bu Harry olayı artık fena halde can sıkmaya başlamıştı. Harry'nin beni sevmediğini, arkadaş olduğumuzu biliyor olması bile durumu bir türlü değiştirmiyordu. Tam bir bok çukurundayım!

Annemle bugünde konuşamadım. Hep bir aksilik çıkıyor ve konuşamıyorum. Aslında konuşmaya pekte hevesli değilim. Kalbini kıracağım biliyorum. Benden hiç birşeyi saklamayan annem, babamın öldüğünü saklamıştı. Saçma değil mi? Böyle bir şeyi neden söylemez ki?

Eminim ki bahanesi, üzülmeni istemedim Alicia olacaktır.

Gerçekleri duyduğumda da üzülmemiştim. 

Dikkatimi dağıtan kapının kilit sesi olmuştu.

Gelmişti.

Yatağın içine girip, gözlerimi kapadım. Onu beklediğimi düşünmesini istemiyorum.

Birkaç dakika sonra kapı açıldı. Adım seslerinden önüme doğru geldiğini duyabiliyordum. Sonra önümde diz çöküp alnıma öpücük kondurdu.

“Beni hiç dinlemiyorsun.” dedi fısıldayarak. Ağzı içki kokuyordu. Yine sarhoştu.

“Dediklerimi hiç umursamıyorsun. Ben senin için neyim Alicia? Bence bir ağaçtan farkım yok. Seni sevdiğimi göremiyor musun? Sana değer verdiğimi, senin için neler yaptığımı görmüyorsun. Sen be-beni önemsemiyorsun.” dedi.

Ağlıyordu.

Gözlerimi açacağım sırada ağzından çıkan cümleyle uyumaya devam ettim.

“Ben büyük bir hata yaptım, çok büyük bir hata. Yine yaptım Alicia.” dedi.

Karanlıkta göremeyeceğini bildiğim için yutkundum.

Tamam bu da neydi şimdi? Korkmaya başladım.

“Ben seni hep affediyorum. Sende beni affedersin değil mi?”

Sarhoştu ve saçmalıyordu öyle değil mi? Söyleyeceği şeyi duymak istiyordum ama bunu kaldıramayacağım gibi bir his vardı.

“Sadece bir hata yemin ederim.”

Konuşması gittikçe zorlaşıyordu.

“Senin gibi çekik gözleri ve yumuşak saçları vardı.”

Hayır, Louis.

Düşündüğüm şeyi yapmış olma.

“Sarhoştum ye-yemin ederim.” dedi.

Daha fazla bunları kaldıracak gücüm yoktu.

“Sus.” dedim mırıldanarak.

Baş ucumda duran ışığı açıp bana baktı. Tanrım, gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu.

“Seni Harry ile yan yana görmeye dayanamadığımı biliyorsun.” dedi. “Ama hep onun yanındasın.”

“O benim sadece arkadaşım Louis. Senin yaptığın hatalar, bunun yanında hiç kalır.” diyerek yatakta doğruldum. “Ne halt yedin Louis?”

Pekala, belki de duymaya hazırdım.

“Öz-zür dilerim.”

“Ne yaptın Louis!”

“Başkasını.” dedi. “Altımda inletene kadar becerdim!” 

Impossible is nothing.Where stories live. Discover now