-8-

14.9K 363 33
                                    

   Sesi hala kulaklarımda çınlarken beni sıkıca kolumdan tutup arkasına aldı. 

"Seni uyarmıştım Harry." 

Sıkıca sıktığı dişlerinin arasından zorlukla konuşuyordu. Gözleri bir bana bir Harry'e bakıyordu. Sıktığı kolumu hala bırakmamıştı. Orada oluşak morluğu tahmin bile edemiyordum. 

"Bir daha sizi beraber görmeyeceğim. Beni anladınız mı?" diye bağırdı. İnsanların yüksek sesle söylediği şarkılar Louis'nin sesini bastırmasına rağmen sanki sessiz bir ortamdaymışız gibi sesi yankılanıyordu. Ya da kulaklarım öyle duyuyordu. Çünkü bu hareketleri beni korkutmuştu. Ağzımı açıp tek kelime edememiştim. 

"Onu koruduğunu anlayabiliyorum dostum ama Alicia'dan hoşlanıyorum." dedi Harry. Gözlerim kocaman açılmıştı. Harry.Benden.Hoşlanıyordu.Ha-ha. Louis ise sırıttı. Ve bu sırıtış iyiye işaret değildi. Sonra ellerini yumruk yaptığını gördüm. Bunun sonucunu düşünmek bile istemiyordum.

"Yeter." diye bağırdım en sonunda. İkiside şaşkınlıkla bana baktılar.

"Ben çocuk değilim Louis anladın mı? Değilim. Şu saçma sapan tavırlarından vazgeç. Beni korumanı istemiyorum. Biliyor musun? Tam tersi benden uzak durmanı istiyorum." Biraz durup nefes aldım. "Ve Harry, sen çok hoş ve tatlı bir çocuksun ama biz beraber olamayız." dedim başımı Louis'e çevirerek. "Ama ihtiyacım olduğunda yanımda olduğunu bilmeliyim." Harry gülümseyerek başını salladı. "Güzel. Her şey için teşekkür ederim Harry. " 

Orada bir saniye bile kalamazdım. Döndüm ve elimden geldiğince hızlı adımlarla çıktım. Hava daha kararmamıştı ve biraz yürümenin iyi geleceğini düşünerek ilerledim. Hava biraz esiyordu ama umursamadım. Şuan tek düşündüğüm içerde olanlardı. Umarım ben çıktıktan sonra kavga etmemişlerdir. Bu çok saçma. Tam eğleniyorum diyorum pat Louis karşıma çıkıyor. Beni neden bu kadar sahiplendiğine bir türlü anlam veremiyorum. Harry onun en yakın arkadaşı ve ona nasıl bir güvensizlik besleyebilir ki. Sonra bir an olduğum yerde durdum ve gece bana dediklerini hatırladım. 

"Seni istiyorum Alicia. Bunun içinde herşeyi yapacağım. Seni elde edene kadar vazgeçmeyeceğim."

Derin bir nefes alıp yürümeye devam ettim. Sevgilisi olan bir insan neden bunları söyler ki? Kafam o kadar dalgındı ki yolda birine çarptım. O bana bağırırken başımı kaldırdım. 
"Ö-özür dilerim." 
O ise sadece gözlerini devirdi. Ela gözleri ve harika kirpikleri vardı. Siyah saçlarını dikmişti. Önünde ki hafif sarılık onu daha çekici yapıyordu. 
"Tekrar özür dilerim." dedim ve yanından sıyrıldım. "Bir dahakine daha dikkatli ol." Sesi ciddiydi. Arkamı dönüp ona hareket çekmek istemiştim ama içimdeki karışık duygular bunu bastırmıştı. Zaten sokakta çarptığım birini bir daha nerede görecektim ki? Her neyse. 

 Uzun yürüşümün ardından daha fazla dayanamayıp taksiye atladım ve eve geldim. Taksiden indiğimde etrafa göz gezdirdim. Evin ışıkları yanmıyordu. Demek ki Louis evde değildi. Buna sevinerek kapıyı açtım ve salonun ışıklarını yaktım. Üstümde ki ceketi koltuğa fırlatıp mutfağa ilerledim. Soğuk bir su içip salona geri döndüm. Koltuğa yayılıp bacaklarımı sehpaya uzatmamla kapı çaldı. Lanet okuyarak yerimden kalktım ve kapıyı açtım.

"Eleanor?" 
"Merhaba." dedi çekingen bir halde. 
"Burada ne işin var?" 
"Louis buraya gelmemi istedi. Birazdan o da gelecekmiş."
Sıkıntıyla tuttuğum nefesimi geri bıraktım. "Pekala içeri gir." 

Çantasını kapının yanına bırakıp ceketini çıkardı. Salona doğru ilerledi. 

"Kahve ister misin?" diye sordum. 
"Hayır teşekkürler." 

Omuz silkip tekrar koltuğuma yerleştim. Sıkıntıdan kumandaya durmadan basıp kanalları değiştirdim. Eleanor'da bundan sıkılmış olmalı ki sık sık bana bakıp duruyordu. Bir kaç dakika sonra kapı kapandı ve Louis "Ben geldim." diye bağırarak içeri girdi. Eleanor'da oturduğu yerden kalkıp boynuna sarıldı. Bense televizyondan bir dakika olsun gözlerimi ayırmadım. Onların bu hallerini izlemek istemediğim için odama doğru adım attım. 

"Nereye?" diye sordu ciddi bir sesle. Gözlerimi sıkıp derin bir nefes aldım. 
"Sanane." 

Eleanor'da şaşkınlıkla bu halimizi izliyordu. Louis ona zorla gülümseyip bana döndü. 'Seninle sonra görüşeceğiz.' ifadesi vardı. Umursamadım ve odama girip kapıyı kilitledim. Ardından kendimi yatağa attım. Bugün olanları gözden geçirdim. Gerçekten deli olmama ramak kalmıştı. Ona bu davranışlarının nedeninin sormak istiyordum ama bir yandan da korkuyordum. Sanki cevabı biliyor gibiydim. O gün dedikleri tekrar aklıma gelince.. 
Kendimi toparlamak için başımı ellerimin arasına alıp masaj yaptım. Sonra aklıma Harry geldi ve ona mesaj atmam gerektiğini düşündüm. Hem bugün olanlardan sonra hem de Louis ona bir zarar vermiş mi öğrenmek için. Ah! lanet olsun ki numarasını yine almayı unutmuştum! Yataktan hızla kalkıp masamın üstünde duran laptopumu alıp kucağıma yerleştirdim. Harry ile tanıştığımız ertesi gün beni twitterda takip etmeye başlamıştı. Bende twitter aracılığıyla ona ulaşabilirdim değil mi?

@AliciaBrown : Styles! Sana ulaşabileceğim bir numara gerekiyor Xx @Harry_Styles 

Tweeti attıktan sonra bir süre bekledim ama cevap gelmedi. Yarım saat daha internette dolaştıktan sonra tekrar twittera baktım. 

@Harry_Styles : DM'yi kontrol et güzelim .xx @AliciaBrown

Attığı tweete gülümserken içim biraz olsun rahatlamıştı. Bana darılmasını isteyeceğim en sonra kişi Harry'di. Bu aralar Becky ve Kerry'den çok onunla görüşüyordum. Sanırım onu hiç sevgili olarak yanımda göremeyecektim. Ama bu durumda beni rahatsız etmiyordu. Yanımda olduğunu bilmek beni sevindiriyordu. DM'ye tıklayıp numarasını telefonuma kaydettim ve laptopu kapatıp yerine, masamın üzerin yerleştirdim. Tekrar yatağa uzanıp telefonu elime aldım ve Harry'e mesaj attım. 

"Ah hey merhaba! Benim Alicia. Sadece iyi olup olmadığını merak ettim. Xx "

"İyiyim. Merak etme. Sen nasılsın? .xx"

"İyiyim sanırım. Xx"

"Bir sorun yok değil mi ? .xx"

"Hayır. Sadece sıkılıyorum sorun yok Xx"


"Seni almamı ister misin Alicia? .xx"

"Çok isterdim ama Louis evde :( Bugün ben gittikten sonra sana bir şey yapmadı değil mi? Xx"

"Hayır. Sadece uyardı. Im ve ben uyarıları pek dikkate almam ;) .xx"

"Alsan iyi olur bence. Bu hareketleri normal değil. Xx"

"Sadece kıskançlık. Alıştım ben. İnsan kardeşini korumak ister Alicia. Onu gayet iyi anlıyorum.xx"


Kardeşi mi? Koca bir Ha-ha. Bunu nedense Harry söylemek istiyordum ama biliyorum yapamazdım. Yapmamalıydım. Lou ve benim adıma iyi şeyler olmazdı. Sıkıntıyla nefesimi verdim. 

"Umrumda değil Harry. Sadece sana bir şey yapacak diye telaşlandım. Xx" 

"Telaşlanmaa bebeğim. Sorun yok. Yarın okulda konuşuruz .xx"

Bana bebeğim mi demişti? Yanaklarımın kızardığını hissediyorum. 

"Pekala görüşürüz. Xx" 

Telefonu kapatıp yatak ucuna doğru fırlattım. Telefona bakmaktan ağrıyan gözlerimi ovalayıp banyoya girmek için ayaklandım. Üstümdekileri çıkarıp kendimi sıcak suya bıraktım ve uzun süre öylece durdum. Kafamda dolaşan saçma sapan sözleri, düşünceleri atmak için çabaladım. İşe yaramayacağını bilsem de kendimi rahatlatmak için elimden geleni yapıyordum. Saçlarımı güzelce şampuanladıktan sonra banyodan çıktım. Saçlarımı havluyla sarıp bornozumu giyip çıktım. Karnımdan çıkan sesler beni rahatsız edercesineydi. Merdivenin ucundan Louis ve Eleanor'a göz atıp uygun durumda olup olmadıklarına baktım. Tamam sadece televizyon izliyorlardı. Mutfağa gitmek için aşağı indim. İkisininde başı aynı anda bana döndü. Louis yudumladığı suyu geri çıkarırken öksürüklere boğuldu. Eleanor'sa ağzı bir karış açık bakıyordu. Bu kadar abartılacak ne olduğunu düşünürken üzerimde ki bornozun kısa olduğunu hatırladım ve onlara gülümseyip mutafağa ilerledim. Dolapta bulunan bir kaç malzemeden kendime sandviç yaptım. Bir ısırık alıp tabağa geri bıraktıktan sonra odama gitmek için arkamı döndüm ve Louis ile çarpıştım. 

"Çekil önümden." 

Dudaklarını büzüp başını iki yana salladı. Yüzünü boynuma gömüp beni kokladı. 

"Tanrım! harika kokuyorsun." diye fısıldadı. 
Onu ittirip benden uzaklaşmasını sağladım. "Sevgilin içerdeyken bunları yapman hiç hoş değil Louis." Kaşlarımı çatıp yüzüne baktım. " O zaman sevgilim yokken yapacaklarıma hazırlı olsan iyi olur güzellik." 
Elimdeki tabak elimden düşerken Louis kahkaha atıp bana göz kırptı ve içeri gitti. Ağzım açık kalmıştı. Sanırım fena halde gerilmiştim. Evet kesinlikle gerilmiştim. Tırnaklarımı avuç içime bastırıp kendimi nefes almaya zorluyordum. 

O zaman sevgilim yokken yapacaklarıma hazırlı olsan iyi olur güzellik.

Söyledikleri hala kulağımda yankılanıyordu. Bunun çok sık olduğunun farkındayım ve iyi bir şey olmadığını söyleyebilirim. Resmen bana benimle yatacağın söylemişti. Belki arada onun sesini duyunca, gözlerini, kalçasını görünce kendimi kaybediyor olabilirim. Ama bu onunla yatacağım anlamına gelmezdi ki! Galiba midem bulanıyor. 

Louis'nin yüzünü görmeden hızlı adımlarla odama çıkıp kapıyı kapattım. Nefes egzersizlerini yapıp kendimi rahatlatmaya çalıştım. Ve ağzımdan hiç çıkmayacak sözleri tekrarlamaya başladım.

Eleanor lütfen gitmesin..

Miğdemin kasıldığını hissettim. Hızla üstümü giyinip yatağımın kenarına fırlattığım telefonu elime aldım. 

"Alo?"  Gelen sesle kendimi toparlayıp odamın kapısını açtım. 

"Harry, çabuk beni evden al. Hemen."

Impossible is nothing.Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon