-75-

9.7K 216 45
                                    

Sürpriz yapayım dedim :D iyi okumalar Xx 

Multimedyada ki şarkıyla. Biterse başa sarın.

İğrenç hastane kokusu, başımda fısıltıyla konuşan iki aptal doktor ve bir hemşire. Hangi ara uyuyakaldım bilmiyorum ama Jeremy'e bir kez daha içimden küfrettim. Yol boyunca durmadan onu buraya getirmemesi için yalvarmıştım ama o inat edip beni getirmişti. Aslında neden bu kadar çok direndiğimi bilmiyorum. Kendimi uzun zamandır böyle hissediyordum ama Louis ile yemeğimizden sonra daha kötü olmuştum. 

"Bayan Brown?" 

Gitmeleri için içimden dualar etsemde uyandığımı fark etmiş olmalılar ki, bana seslendiler. Gözlerimi tamamen açtığımda, tavanda asılı olan ışık beni oldukça rahatsız etmişti. Odada yankılanan makine sesi aşırı derecede sinir bozucuydu. Ama benden gelmiyordu. Kolumda sadece bir serum bağlıydı. Tek kişilik odalarda kalmadığımı anlamıştım. Gözlerimi başımda dikilen aptal doktorlara çevirdim. İkisi de gözlüklüydü. Biri kel birisi oldukça kabarık saçlara sahipti. İkisi de gözlerini bana dikince oldukça komiğime gitmişti. Hemşireyse saçları olan -yakışıklı- doktorun içine düşecek şekilde onun yanında duruyordu. Ben nereye gelmiştim böyle? 

"Kendinizi nasıl hissediyorsunuz Bayan Brown?" 

Saçları olan doktorun yaka kartına bakıtğımda adının Alex olduğunu öğrendim. 

"İyi gibi." diyerek mırıldandım. "Bana ne oldu?" 

Doktorlar birbirlerine baktılar ve Alex yanıma oturarak elindeki kağıtlara baktı. 

"Durum şu ki bize göre midenizi üşütmüş gibi duruyorsunuz. Ama size yaptığımız kan testlerinden sonra neyinizin olduğunu tamamen öğreneceğiz." 

Başımla onayladım. Hangi ara kan aldıklarını bile bilmiyordum. Gerçeği söylemek gerekirse hastaneye girdiğimi bile hatırlamıyorum. Sanırım Jeremy'e gitmemek için yalvarırken, yorgun düşmüş ve uyuyakalmıştım. 

"S-Sonuçlar ne-ne zaman çıkar?" 

Zorlukla yutkunduğumda, dilimin kuruduğunu ve susadığımı fark ettim.

"Bir kaç saate çıkar." diyerek gülümsedi Alex. "Dinlenmenize bakın lütfen." 

Onlar odadan çıkarken yattığım yerden biraz doğruldum. Tam karşımda benim yaşlarımda genç bir çocuk yatıyordu. Kucağında duran dergiye bakarak gülümsüyordu. Kalbinin olduğu yere bir tane kablo koymuşlardı. Hastayken bile sapsarı saçlarını havaya dikmişti. 

Bir anda kusma isteği boğazıma kadar çıktığında ağzımı kapattım ve öğürdüm. Kusmak istemiyordum. Çünkü bundan kesinlikle nefret ediyordum. 

Karşımda yatan adını bilmediğim çocuk gözlerini dergiden kaldırıp bana baktı. Telaşla dergiyi kapatıp hafifçe öne eğildi.

"Hey." diye mırıldandı. 

Elimi ağzımdan çekerek kendimi nefes almaya zorladım. 

"İyi misin?" diye sordu. Başımla onayladım. "S-sanırım iyiyim." dedim ve ona burukça bir gülümseme gönderdim. O da bana aynı şekilde karşılık verdi. "Hemşireyi çağırmamı ister misin?" Başımı hızlıca iki yana salladım. "Hayır gerek yok." Dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı ve arkasına yaslandı. Bir süre daha elindeki dergiye baktı ve onu yanındaki küçük masaya koydu. 

"Sana neden o saçma şeyi taktılar?" diye sordum. Çünkü aletin sesi oldukça sinirime gitmeye başlıyordu. Adını bilmediğim sarışın çocuk omuz silkti. "Kalp ritimlerime bakıyorlar." dedi "Yani sanırım."

Impossible is nothing.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin