-32-

12.6K 266 29
                                    

Multimedyada ki şarkıyla okuyun. 

Fotoğraftaki de Jeremy. 

Üvey kardeş.

Bir tane daha?

Şaka mı bu?

Resmen şoka uğramıştım. Şaşkınlıktan açılan ağzımı bir türlü kapatamıyordum.

“İçeri geç.” dedi Louis soğukkanlılıkla.

Benide kolumdan tutup içeriye sürükledi. Jeremy yavaş adımlarla bizi takip ediyordu. Nasıl bir boka düştüm ben. Acaba daha başka üveylerim var mıydı? Eğer varsa şimdiden çıksa çok iyi olur. Gerçekten. Çünkü hepsini teker teker kaldıramayacağım. Anlaşılan tek şaşıran ben değildim. Lou'da affalamıştı. Sersem gibi olmuştu. Acaba ona rakip falan geldi diye mi düşünüyordu. Ah kahretsin. Bu düşünce beni kahkahalara boğmuştu. Ciddiyim. Şuan kahkahalarla gülüyorum. İki üvey de bana şaşkınlıkla bakıyor. Ne yapabilirim? Kendimi tutamadım. Tamam bu tam bir aptalca bir davranış ama bir anda aklıma geldi. Ama ciddileşmem sadece birkaç saniyemi almıştı. Çünkü ikiside bana aptalmışım gibi bakıyordu. En iyisi bu düşünceyi sonraya saklamalıydım. Jeremy'nin ağzından duyacaklarıma kendimi hazırlamalıydım.

“Evet.” dedi Louis aynı soğukkanlılıkla. “Anlat bakalım.”

Lou'yu başımla onaylayıp Jeremy'e döndüm.

Bir yakışıklı üvey kardeş daha! Aha.

Üzgünüm kızlık hormonları..

“Babam.” dedi. “Yani babamız Jackson, annenden boşanmadan önce annem Jessica ile beraber olmuş. Seneler önce. Annem bunu ondan saklamış.” Derin bir nefes alıp devam etti. “Annem birkaç yıl önce annenle babamın boşandığını öğrenmiş ve onu bulmak için elinden geleni yapmış. Ben geçen seneye kadar babamın kim olduğunu bile bilmiyordum. Babasız büyüdüm. Ama geçen senelerde sanırım hazirandı, annem bir adamla eve gelmişti. Beni yanlarına çağırıp bir şey söylemek istediklerini ve oturmamı söylemişlerdi. Ve sonra annem bu adamın gerçek babam olduğunu, artık benimle ilgilenmek istediğini söylemişti. 19 yaşında olmama rağmen içimdeki heyecanı kendime bile anlatamamıştım. Mutluydum. Yıllar sonra babamı bulmanın mutluluğu ile yaşıyordum. Ona hiçbir şey sormadım. Normalde merak edip sormam gerekirdi. Sormadım daha doğrusu soramadım. Sadece korkmuştum. Bizi neden bırakıp gittiğini öğrenmek istemiyordum. Sadece birkaç ay önce bu korkumu yenip babamla konuştum. Bana herşeyi anlattı, eskiden evli olduğunu bir kızı olduğunu.” dedikten sonra yerden bakışlarını kaldırıp bana baktı. Tepki veremedim. “Bir kız kardeşim olduğunu öğrendiğimde sevinmiştim. Bana nerede yaşadığını, nerede oturduğunu, okulunu herşeyini söyledi. Sa-sadece cesaret edip gelemedim. Beni istemezsin diye düşünmüştüm. Hala da öyle düşünüyorum ama ba-bam..” Duraksadı.

Tanrım, ağlıyordu. Kötü bir şey olduğu kesindi. Yıllar önce nefret ettiğim adama nefretim bugün daha çok artmıştı. Annem hamile kaldığında, başka bir kadınla yattığını öğrendim. Nasıl olmamı bekliyordunuz? Gerçi Jeremy'nin bir suçu yoktu. O babasız büyümüştü.

“Babama ne oldu?” diye sordum.

Ağlamamalıydım. İnsan nefret ettiği biri için neden ağlar ki? Kızını bırakıp giden bir baba için neden ağlar?

“Bir kaç hafta önce kalp kr-”

“Sus.” diye bağırdım. “Vazgeçtim söyleme.”

Kesinlikle duymak istemiyordum. Buna dayanamazdım. Yokluğuna alışmıştım ama tamamen yokluğunu hiç düşünmemiştim. Jeremy ağlıyordu. Başını ellerinin arasına almış ağlıyordu. Hemde hıçkıra hıçkıra. Louis ise şaşkındı. Bunu görebiliyordum. Ona baktığımı fark edince zoraki bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. Ardından beni kollarının arasına alıp göğsüne yasladı. Ağlayamıyordum. Sadece bakıyordum. Boş duvara. Bir kardeşimin olmasına mı yoksa babamın ölümüne mi tepki gösterseydim. Duygu karmaşası yaşıyordum. Bir taraftan aynı kandan olduğunu öğrendiğim bir kardeşimin olmasına sevinirken, içimdeki burukluk babamın ölümü ile harekete geçiyor beni ağlatmaya çalışıyordu. Ama yapamıyordum. Boğazım düğümlenmişti ve zorlukla yutkunuyordum.

Impossible is nothing.Where stories live. Discover now