-33-

12K 241 39
                                    

Multimedyada ki şarkıyla okuyun.

Sabah gözlerimi açar açmaz aşağıdan kırılma sesi duyuldu. Zaten zorlukla açılan gözlerim bir anda kocaman olmuştu. Bunu hissedebiliyordum. Sağ tarafıma döndüğümde, saçları birbirine karışmış ve melek gibi uyuyan Louis ile karşılaştım. Üstü her zaman ki gibi kızlık hormonlarımı azdıran bir şekilde, çıplaktı. Göğsüne, boynuna ve dudağına bir öpücük kondurup yataktan kalktım. Ama kalkmamla geri yatmam bir oldu. Lou'nun eli kolumu sıkıca sarmış, ardından yatağa geri yatırmıştı. 

“Beni tahrik edip kaçabileceğini mi sanıyorsun?” diye sordu gözlerini  açmadan.
“Ufak bir öpücükte tahrik oluyorsan bu benim suçum mu?” Kıkırdadım.
“Alicia.”
“Louis, kapa çeneni ve uyumaya devam et.” 

Kolumu elinin arasından çekip yataktan kalktım. Dediğimi yapıp uyumaya devam etti. Saçlarımı sağ omuzumda toplayıp banyoya ilerledim. Yüzüme birkaç kez su çarptıktan sonra aşağıdan yine bir kırılma sesi geldi. 

“Jeremy.” diye fısıldadım kendi kendime. 


Yüzümü kurulayıp, hızlı adımlarla aşağı indim. Tahmin ettiğim gibiydi. Jeremy, mutfakta birşeylerle uğraşıyordu ya da kırıyordu. Mutfağın kapısına yaslandığım da masayı inceledim. Kahvaltı masası hazırlamıştı ama bence hazırlamaya çalışıyordu. Kendi kendime güldüm. 

“Jeremy.” dedim gülümsemi bastırarak.

“Ah Alicia, uyandırdım değil mi?” dedi yüzünü buruşturarak. 

Başımı hayır anlamında salladım. “Zaten uyanmıştım. Ne yapıyorsun? Ya da yapmaya çalışıyorsun mu demeliyim?”

“Gülmeyi keser misin? Ben sadece kahvaltı hazırlamak istemiştim ama bir tabak ve bir bardak kırarak doğru düzgün bir şey yaptığımı söyleyemeyeceğim.” 

Güldüm. O da bana ufak bir sinirli bakışı atıp ardından bana eşlik etti. Kahkahamız bütün evi sarmıştı. 

Ah, iyi ki cesaretine yenilip buraya gelmişti.
Beni mutlu ediyordu. 

“Sana yardım etmemi ister misin?”

“Im şey iyi olur Alic.” 

Onun bu haline gülmeye devam ederken, ayrıca masayı kurmasına yardım ettim. O kırdığı parçaları dikkatle bir şekilde toplarken ben çoktan masayı hazırlamayı bitirmiştim. Biz yerlerimize geçtikten birkaç saniye sonra, üstsüz bir şekilde Louis mutfağa girdi. Bu çocuk bana inat mı yapıyor bilmiyorum ama gerçekten onu böyle görünce dayanamayıp üstüne atlayasım geliyor. Uykulu gözlerle bize gülümserken ben ona hiçbir tebessüm etmemiş hatta bakışlarımla üstünü giyin gibisinden bakmıştım. Ve o da bunu anlayıp gülümsemiş ardından başını iki yana sallayıp sandalyeye oturmuştu. 

Gözlerimi devirip tekrar önümde ki yemeğe döndüm. Şuan durumuma bakılırsa, bence Jeremy'nin gelmesi hiç doğru değildi. İstediğimiz gibi davranamıyorduk! Ah ben ona abi diyordum düşünebiliyor musunuz? Bu da beni garip hissettiriyordu. 

“Senin gitmen gereken bir okul yok mu küçük kız kardeş.”

Küçük kız kardeş? Gerçekten mi Louis? 

Birde üstüne basa basa söylemiş, ben gözlerimi ona çevirince alayla sırıtmıştı. 


“Var sevgili abicim.” 

Gözlerimi kısıp ona gülümsedikten sonra Jeremy'e baktım. Hem bize gülüyor, hem de yemeğini yiyordu. 

“Sen.” diyerek bana bakmasını sağladım. “Benimle okula geliyorsun.”
Şaşırdı, ardından sordu. “Neden?”
“Okumayı düşünmüyorsun sanırım?”
“Düşünüyorum ama-”
“Aması yok, eğer benimle burada yaşayacaksan o okula gitmek zorundasın.”

Impossible is nothing.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin