18.6

4.4K 304 2
                                    

Tahmin edileceği üzere Sıla önce Dekan tarafından sonra disiplin komitesi tarafından sorgulanmıştı. Benim utangaç sevgilim tabi ki sonrasını düşünmemişti ve onların karşısında utancından tek kelime edememişti.

Devreye babam girmiş, gücünü kullanarak hepsine sadece uyarı verelim tarzında bir şeyler söylemişti. Bu torpildi fakat Sıla'nın ceza almasına göz yumacak değildik.

Zaten notlarının yüksek olması durumu biraz da olsa kurtarmıştı. Önce onların kavga çıkardığında dair kanıtlar da olunca olayı çok büyütmeden kapatmışlardı. Ayrıca diğerleri de sütten çıkmış ak kaşık değildi aileleri babama rüşvet teklif etmişti.

Ama ben bununla bırakacak değildim tabi ki de. Sağ kolum Orhan'a talimatlar vererek çocukların haşatını çıkarttırmıştım. Duyduğuma göre uzun süre hastanede kalmaları gerekiyordu.

"Buraya gel, iki hafta geçti ama morlukların hala geçmedi." Dedim Sıla'yı kucağıma çekerken.

"Bırak da yemek yapayım artık." İsyan edişi sevimli görünüyordu.

"Olmaz."

"İlay kaç gündür doğru düzgün beslenmiyoruz. Kilo bile aldık. İzin ver de mutfağa gireyim artık." Kafamı iki yana salladım.

"Olmaz, yemek yapmak için uzun süre ayakta duruyordun. Belindeki zedelenme yeni geçmek üzere. O riske giremem."

"Sevişirken hiç bunları düşünmüyorsun nedense?" diyerek göz devirdi.

"Yoo, düşünüyorum. Acı çekiyor musun hiç sevişirken? Çok dikkatli davranıyorum o sırada." Diyerek arsızca sırıttım.

"Hala pisliksin." Diyerek omzuma vurduktan sonra vurduğu yere kafasını koydu.

"Kız isteme iki gün sonraydı değil mi? Deden ve babaannen bugün geleceklerdi."

"Evet." Diyerek saate baktım. "Gelmiş olmalılar."

"Baban heyecanlı duruyordu." Diyerek kıkırdadı.

"İlk aşkına kavuşuyor, heyecanlıdır."

"İlerde, çok ilerde biz de kendi ailemizi kuralım." Diyerek iç çekti Sıla. "Alabilirsek birçok çocuk evlatlık alıp hepsine aile olalım."

"Oluruz bir tanem. Bunu daha önce de konuşmuştuk hamile kalabilirsin sen."

"Ben kalabiliyorsam sende kalabilirsin."

"Benden anne olmaz Sıla."

"Bal gibi de olur."

"Bu konu açıldıkça tartışmaya başlıyoruz o yüzden bırakalım." Diyerek kucaklayıp yatak odasına götürdüm.

Yatağa yatırıp bir süre yüzünü izledim. Ne kadar izlersem izleyeyim asla bıkmıyordum.

"Yatağa niye geldik şimdi?" diye sordu gülerek.

"Canım öyle istedi." Diyerek yanıtladım. Konuşmadan birbirimizi izledik.

"Berfin meselesi nasıl gidiyor?" Onu bırakmış değildim. Hala Orhan'ı gölge gibi peşinde gezdiriyordum.

"Uğraştığı tek insanlar biz değiliz. Lisede de aynı haltı yemiş ve birilerini cidden kızdırmış. Onlardan öyle korkuyor ki adını bile değiştirmiş. Gerçek adı Burçak. Bunları küçük bir araştırma ile öğrendim. Ve tahmin ettiğim gibi bana değil sana aşık. Bu yüzden bizim üniversiteye gelmiş. Küçük beyniyle küçük planlar yaparak bana zarar vermek istemiş, ben gidince de sana yapışacakmış. Bunu lisedeki kız anlattı. Aynı şeyleri yapıyormuş."

"Ne yapmış?"

"Bu kızlar sevgiliymiş, Berfin'de kızlardan birini seviyormuş. Diğer kız hakkında çaktırmadan okulda söylenti yaymış, yavaş yavaş kızın psikolojisi bozulmuş. Baktı araları gerçekten açılıyor dozu iyice arttırmış en son kız intihara kadar gitmiş. Ama şimdi iyiymiş ve barışmışlar. Kız buna çok sinirlenmiş, bulsa bir kaşık suda boğacak. Berfin korkusundan okulunu, adını her şeyini değiştirmiş sonra da buraya taşınmış temelli. İzmir'de yaşıyormuş normalde."

"Sen ne yapacaksın peki?"

"Kızla konuşup ikna ettim. Bir süre oymuş gibi davranıp Berfin'e mesajlar atacağım. Evine bir şeyler göndereceğim. Korkudan ödü patlayacak. O kız canına kıymaya çalışmış İlay, öyle bir noktaya getirmiş ki kızı canına kıymaya çalışmış. O yüzden bende acımayacağım Berfin'e."

"Bıraksaydın gebertseydim işte."

"O kızın ciddi tedaviye ihtiyacı var. Benden sonra kesinlikle hastaneye yatmasını sağlayacağım."

"Tamam bakalım." Dedim iyice sarılarak. Sıla'ya karışmayacak sadece arkasından destekleyecektim. Bunu kendisini yapmalıydı, ancak o zaman iyi hissederdi.

"Uykum geldi." Dedim saçlarını koklarken. Mis gibi kokuyordu yine.

"Uyu o zaman bir tanem." Kıkırtısı kulağıma doldu.

"Yarın alışverişe gideceğiz. Şimdiden yorgunluğunu hissedebiliyorum." Mırıldanarak konuşuyordum.

"Diğerlerine söylemek hataydı kabul et."

"Evet, hataydı. Damla, Gökçe ve Aslı üçlüsü yarın azıtacaklardı. Alt tarafı düğün için elbise bakmaya gidiyorduk. Onların düğünü bile değil salaklar gelinlik falan bakacaklar kesin."

Sıla yine kıkırdadı. "Yaparlar." Diyerek beni onayladı.

"O zaman uyuyalım." Dedim derin bir nefes çekerken. Gözlerim çoktan kapanmıştı.

"Uyuyalım." Dedi Sıla da. Saatin akşamüstü 6 olması bir şeyi değiştirmiyordu. Uyumak istiyorduk ve uyuyacaktık.

Aptalın Biri (GirlxGirl)Where stories live. Discover now