18.2

4.2K 316 4
                                    

"Bunları nereye koyayım?" diye sordum elimdeki resim albümünü göstererek.

"Bu kutuya." Önüme bir kutu uzattı Elçin abla.

Albümü koyarken elimden kaydı ve düştü. Sayfaları açılırken içine toplu bir halde koyulmuş fotoğraflar dağıldı. Dikkatimi çeken bir tanesini elime alıp inceledim.

"Bu..."

"Baban." Dedi Elçin abla gülümseyerek.

Yirmili yaşlarında gibi görünüyordu. Belki daha küçük.

"Üniversite mezuniyetinde. Benden üç yaş büyüktü."

İkisi de o kadar mutlu görünüyorlardı ki, şaşkınlıkla fotoğrafa baktım.

"Onunla çekindiğimiz son fotoğraf bu. Baban mezun olur olmaz evlendirildi. Biz de bir daha görüşmedik. Birkaç kere kapısına gitsem de hep geri çevrildim. Sanırım hemen yurt dışına yollamışlar."

Gözleri buğulanmıştı.

"Mutlu muydu?" diye sordum sesim titreyerek.

"Öyleydik." Diye yanıtladı. Fotoğrafı bir kenara koydum. Annem kendi bencil sevgisi yüzünden hem babamı hem de beni mutsuz etmişti. Ve etkisi hala tüm hayatımız boyunca sürüyordu.

Eğer babamdan boşanmış olsaydı, ben belki hiç sevilmeyecektim ama en azından babam Elçin abla ile mutlu olabilirdi. Hatta eminim ki, bir süre sonra babam beni yanına alırdı.

Ya... Ya Elçin abla annem olsaydı? Daha mutlu bir çocukluğum olur muydu? Okulda kavga ettiğim zaman, "Benim kızım yapmaz öyle şey." Diye savunacak biri olur muydu yanımda? Bilmiyordum. Hiç yaşamadığım için bilmiyordum.

Ben olmasaydım, acaba ben hiç doğmasaydım babam daha kolay mutlu olur muydu?

"İlay." Dedi Sıla yüzümü avuçlayarak. İkisi de bana bakıyordu. Sıla baş parmaklarıyla yanağımı silince ancak ıslak olduğunu fark ettim. Ağlama kelimesine o kadar uzaktım ki gözümden akan yaşları bile fark etmemiştim.

"Yanlış bir şey mi söyledim?" diye sordu Elçin abla telaşla. Kafamı iki yana salladım.

"Gereksiz şeyler düşündüm sadece. Önemli değil. Yüzümü yıkayıp geleyim."

Banyoda aynaya uzun bir süre baktım. Kafamdaki bütün düşünceleri bir kenara bırakıp yüzümü yıkadım. İş işten geçmişti. Dünü istesem de değiştiremezdim. O yüzden kafa yormanın, böyle olsaydı nasıl olurdu diye düşünmenin bir anlamı yoktu. Eminim ki düşündüğüm her şey beni üzecekti.

Geri dönüp toplanmaya yardım ettim. Kapı çaldığında Elçin abla koşarak açtı. Durduğum yerden holü görebiliyordum. Bulut annesine kocaman sarılıp "Ben geldim." Dedi neşeli bir sesle.

İçeri girince bizi gördü. "İlay abla gelmiş." Diyerek ellerini çırparak bir sevinç gösterisi yaptı. Onu yanan çorbadan kurtardığımdan beri bana farklı bir hayranlık besliyordu. Sanırım gözünde süper kahraman gibi bir şeydim.

"Sıla da burada." Dedi yine sevinçle. Abla ulan abla. Sıla değil Sıla abla.

"Ne yapıyorsunuz anne?"

"Eşyaları topluyoruz Bulut'cum. Hani konuşmuştuk ya seninle, başka bir yere taşınacaktık. Geçen gittiğin büyük evi çok sevmiştin, bahçesinde hep oynamak istemiştin."

"Evet, evet." Dedi. "Şimdi mi gideceğiz?"

"Hayır, bütün eşyalarımızı topladıktan sonra."

"O zaman bende toplayayım, hemen gidelim."

"Hadi gidip odanı toplamaya başla o zaman." Diyerek poposuna vurarak itekledi. Bulut kendi odasını toplamaya koyulmuşken, nedense ben daha çok dağıttığını düşünüyordum, biz de kalan yerleri toplamaya devam ettik.

"Bulut'a yardım lazım değil mi?" diye sordum.

Elçin abla kafasını iki yana sallayarak gülümsedi. "Ben yalnız bir anne olduğum için Yağmur ve Bulut hep kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kaldılar. Ben demesem bile çok yorulduğumu düşündükleri için evi toplayıp toparladılar. Bulut'u Yağmur büyüttü sayılır o yüzden alışkın bu şekilde etrafı toplamaya."

Neden yalnız olduğunu sormak istemedim ama o anlamış gibi cevapladı.

"Eski eşim Bulut doğduktan bir süre sonra vefat etti. O yüzden Bulut'un baba diyebileceği kimse olmadı etrafında. Eksik hissetmemesi için elimden geleni yaptım ama yeterli olup olmadığımı bilmiyorum. Elbette ki olamamışımdır."

"İkisi de mutlu görünüyor ve sevilerek büyümüşler." Dedim. "Şimdi farkında olmasalar bile büyüdüklerinde bunun için size teşekkür edeceklerine eminim." Diyerek gülümsedim.

Sessizliğe gömülen ortamdan sonra toplamaya devam ettik. Elimizden geldiğince yardım edip, Elçin abla yeterli diyene kadar bunu sürdürdük. Akşama doğru Yağmur geldiğinde artık gidebileceğimizi çok teşekkür ettiğini söylemişti. Oradan çıkmıştık ama tam trafik saatine denk geldiğimiz için kaplumbağa hızıyla ilerliyorduk.

"İyi misin, en sevdiğim?" diye sordu Sıla elini yanağıma koyarak. Başımı çevirip avuç içinden öptükten sonra cevapladım.

"İyiyim. Sadece birazcık sarsıldım. Babamı düşününce üzüldüm biraz." Sıla'ya söyleyemezdim. Hiç doğmamış olmayı düşünmek Sıla'ya haksızlıktı.

Saatlerce trafikte kaldıktan sonra sonunda eve girebilmiştik. İkimiz de aşırı yorgun olduğumuz için kafamızı koyduğumuz gibi uyumuştuk. Sıla'nın kâbusları azalmıştı ve bu iyiye gittiğine işaretti sanırım. O yüzden uykularımız eskisine nazaran daha rahattı.

Aptalın Biri (GirlxGirl)Where stories live. Discover now