14.1

5.2K 359 36
                                    

Eh, görünen o ki artık yazabiliyorum sjdklsfsdfds birkaç problemim vardı çözdüm bu aralar biraz meşgulüm ama fırsat buldukça yazmaya çalışacağım sizi seviyorum <3 <3 

<<<<<<<<<<<<<

Olabildiğince sakin bir şekilde ve dikkat çekmeden odama çıktık. Sabahki olaydan dolayı Yağmur'un moralinin bozuk olduğunu görebiliyordum. Herkese gülümsemeye çalışıyordu ama dokunsam ağlayacak gibiydi. Kızlara sorarak onu da yanımıza aldım. Bu eve giren insanların psikolojileri bozulmaya meyilliydi ve ben kendim gibi daha fazla insan istemiyordum. 15-16 yaşlarında bir genç kızın da kendince sorunları vardı elbet hatta belki daha fazlaydı. Sabah anneannemin, annesine karşı davranışı onu oldukça yaralamış olmalıydı. Bunun beni üzmesinin sebebi de yine Sıla'ydı. Sıla hayatıma girdikten sonra gerçekten çok değişmiştim ve bu değişimi kendim de hissedebiliyordum.

Yağmur'u yanımıza aldığımda hem Elçin abla hem de Yağmur bana minnet dolu gözlerle baktılar. Onu o ortamdan kurtardığım için olsa gerekti. Çünkü çok yalnız görünüyordu. Kızların da Yağmur'a hemen kanı ısınmıştı zaten. Sosyallik kraliçeleri Damla ve Gökçe başı çekmişlerdi.

Aslıhan da akraba kontenjanından yararlanıp Yağmur'a sıcak davranmıştı. Odamdaki sehpayı bir köşeye çektik ve halıya yayıldık. Bu aktiviteyi ilk defa yaptığımızdan kimse nasıl davranması gerektiğini kestiremiyordu. Birinin başı çekmesi ve olaya girmesi gerekiyordu. O görevi Sıla üstlendiğinde neredeyse gözümden yaşlar akacaktı. Benim utangaç sevgilim sınırlarını zorluyordu ve bu benim çok hoşuma gidiyordu.

"Tabi ki daha önce böyle bir ortamda bulunmadım. Yani birilerine sorunlarımı açabileceğim, rahatça konuşabileceğim bir ortamda. Biliyorsunuz ki neredeyse hastalık düzeyinde bir utangaçlığım var. Öyle ki kendi arkadaşlarımı edinmekten bile acizim. Okul açıldığından beri ilerleme kaydettiğim tek kişi var o da Berfin. Fakat bu İlay'ı rahatsız ediyor, haklı olarak."

"Öyle bir şey yok." Diyerek araya girdim. Evet, vardı. Elimde olsa o kızı bir kaşık suda boğardım Sıla'ya bakışları için.

"İlay ben seni neredeyse 4 yıldır izliyorum ve yüz ifadelerini anlamakta uzmanım. Adını andığımda dahi yüzündeki nefreti görebiliyorum. Bunun sebebini de anlayabiliyorum. Beni kıskanıyorsun ve kıskanmakta da haklısın çünkü Berfin'in bana olan ilgisinin bende farkındayım. Sadece onu tutunacak ufacık bir dal olarak gördüm ve kendi hislerimi bastırmak için ona tutunuyorum. Çünkü o da yerle bir olursa kendime hiçbir şekilde güvenim kalmayacak. Bu sefer de seni hak etmediğimi düşünmeye başlayacağım. Sadece toparlanmam için biraz zamana ihtiyacım var. İlişkimize zarar verdiğim için üzgünüm. Bu konuda içimi açmak istemiştim. İlay'ı her şeyden çok seviyorum ve o benim bütün dünyam. Onu kaybetmek istemiyorum." Sıla konuşmasını büyük bir iç çekişle bitirdi.

Beni asla kaybetmeyecekti ki. Sıla böyle düşünmemeliydi. Asıl onu kaybetme konusunda korkması gereken bendim. Tüm hayatımı değiştirmiş ve bambaşka bir ben çıkarmıştı ortaya. Eğer benim için orada olmazsa beni bir daha kimse toparlayamazdı.

"Söyleyebileceğim çok bir şey yok." Diyerek Sıla'nın ardından konuşmaya başladım. "Beni üzebilecek ya da canımı sıkabilecek şeyler sınırlıdır, sınırlıydı. Eskiden. Şu an her şeye farklı tepkiler verebiliyorum, beni üzmeyecek bir şey beni ağlatabiliyor. Artık duygulu bir insanım. Gerçekten lan duygularım var. Vay be." Diyerek güldüm. "Bildiğiniz üzülüyorum lan, aslında bu kutlanması gereken bir şey."

"Mal." Dedi Damla kıkırdayarak.

"Mesela Damla bana hayatta mal diyemezdi. Bana karşı hiçbir kötü söz söyleyemezdi korkusundan. Ay bi de şey var. Sorunlarımın en başını çekiyor şu anda. Bizim kedi var ya Sora. O. Beni sevmiyor ya. Ama Sıla'ya bayılıyor."

Aptalın Biri (GirlxGirl)Where stories live. Discover now