16.7

4.5K 340 20
                                    

Damla'dan

Direksiyonu sımsıkı tutmuş, aramızdaki gerginliği nasıl dağıtacağımı düşünüyordum. Gökçe'nin her seferinde reddetmesi bir yere kadar anlaşılabiliyordu ama artık acıtmaya başlamıştı. En kötüsü de gözlerine baktığım zaman bana duyduğu ilgiyi görebiliyor olmamdı. Eğer hiçbir şey hissetmeseydi çok daha kolay olacaktı ama hisleri olduğu halde yokmuş gibi davranması daha kötüydü.

Ama konuşmanın ne yeri ne zamanıydı. Şu an ortamı daha da gerecek en ufak bir şey söylersem kazaya yol açabilirdim. Sakinleşmeyi dileyerek derin derin nefesler aldım. Ortamdaki havayı biraz dağıtması için müzik çalara uzanıp telefonla bağladım. Oynatma listemden rastgele bir şarkı açarken bakışlarımı yola döndürdüm.

Çalmaya başladığında çok sevdiğim bir şarkı olduğunu fark ettim. Parti kızı olabilirdim ama sanılanın aksine duygulu şarkılar dinlemeye bayılırdım. Şarkı da isabet olmuştu, eşlik ederken bazı yerlerinde sesimi yükseltip Gökçe'ye alttan alttan mesajlar veriyordum.

"Only know you love her when you let her go." Derken sesimi yükseltmiştim. Demek istiyordum ki beni sevdiğini ancak beni gönderdiğinde anlayacaksın.

Gökçe de verdiğim mesajı anlamış olacak ki kafasını camdan tarafa çevirip dikkatle yolu izliyordu. Camdan yansımasını görebiliyordum.

"Staring at the ceiling in the dark
Same old empty feeling in your heart
Love comes slow and it goes so fast"
Aşk yavaş gelip hızlı giderdi Gökçe.

Gökçe'nin içli içli nefes alışını ve yanağından yavaşça süzülen yaşları gördüm. Hızla silse de kafasını benden tarafa çevirmemişti. Şarkı bitmeden önce şarkıdan bir parça alarak konuştum.

"Güneşi, yalnızca kar yağmaya başladığında özleme Gökçe, olur mu?"

Playlistime mi soksam ne yapsam yeni şarkı da tam mesaj verilecek türdendi. Bu sefer ilk başlarda Gökçe mırıldanmaya başlamıştı.

"I'm tryna pick myself up piece by piece
Little do you know
I need a little more time."

İstediğin zaman olsun güzelim. Gökçe şarkının kalanını söylerken ilk defa kafasını çevirip bana baktı.

"I've been holding back for the fear that you might change your mind" Fikrinin değişeceğinden korktuğum için kendimi geri çektim derken kesinlikle bana bir mesaj vermeye çalışıyordu. O yüzden ben Alex'in söylediği kısma eşlik ettim.

Defalarca kez bekleyeceğimi söyleyerek, korkmaması gerektiğini söyleyerek, acıyı unutturacak kadar onu çok sevdiğimi söyleyerek başını bana yaslamasını istedim. Şarkı biterken benim de gözlerim dolmuştu. Bir sonraki şarkıyı kaldıramayacağımı düşündüğümden müzik çaları kapattım.

"Neden ağlıyorsun?" Hala içli içli ağladığını görebiliyordum.

"Ağlamıyorum."

"Aşırı inandırıcıydı bu."

"Gözüme toz kaçtı."

"Buna da inandım."

Sessiz kaldı.

"Gökçe, biraz ele avuca sığmaz bir insan olabilirim. Bazı şeylerde çok heyecanlanıp çocuk gibi davranabilirim. Ama yaslarsan başını bana, omzumu hiç çekmem."

Dirseğini cama dayayıp başını elinin üstüne aldı ve kalan yol boyunca beni izledi. Bir şeyler söylemek ister gibiydi ama hiç konuşmadı. Sadece izledi ve ben bakışları altında ilk defa ezildim. Gökçe'nin böyle bakabileceğini bilmiyordum, eğer böyle baktığında böyle hisler oluşuyorsa içimde, bu kız beni sevdiğinde bambaşka hissedebilirdim.

Aptalın Biri (GirlxGirl)Where stories live. Discover now