14.7

5.4K 365 20
                                    

Soft oldum aq

<<<<<<<<<<<

Heyecanlıydım. Fazlasıyla.

Kuyumcudan içeri girerken dudaklarımı dişledim. İlk başta çok önemsemiyordum ama yüzükler bize bambaşka bir anlam yükleyecekti.

"Hoş geldiniz İlay Hanım." Diyen tanıdık kuyumcuya selam verdim. Kadife bir kutunun içindeki ince alyansları gösterirken hayranlığımı gizleyemedim. Birinin üstüne, 0958 yani Sıla'nın fazlasıyla taktığı beni ilk gördüğü zaman işlenmişken diğerine de 2323 işlenmişti. Evet, o lanet uygulamayı geri yükleyip Sıla'nın bana attığı ilk mesaja kadar gitmiş ve hayatıma girdiği saati öğrenmiştim. Allah'tan mesaj silmek gibi bir huyum yoktu. Sıla da psikopat gibi o saati mi bekledi ne yaptı... Ama ben malımı biliyordum sırf 22:22'yi kaçırdığı için 23:23'ü beklemiş olabilirdi. O potansiyeli görüyordum onda.

Alyanslar beyazdı. Sıla beyazı severdi. Bunları da seveceğini düşündüm. O güzel parmağına çok yakışacaktı. Kutuyu alıp çantama koyarken son bir kez baktım. Üstümdeki gereksiz heyecanı bir türlü atamıyordum.

Sırf bunları alabilmek için okulu kırmıştım çünkü Sıla'dan habersiz tek bir adım dahi atmıyordum. Gökçe'yi sıkı sıkı tembihlemiştim ve söylerse kafasını koparmaktan çekinmeyeceğimi net bir şekilde anlatmıştım. Gözlerinde uzun zamandır görmediğim korkuyu gördüğümde onu kendi tarafıma çektiğimi anlamıştım. Tehditle olsa da.

Şimdiyse okula geri dönüyordum. Dersler bitmek üzereyken yetişebilmiştim. Sınıfın dışında Gökçe'yi bekledim. Çıktığında kolundan tutup kenara çektim.

"Ne yapıyorsun manyak, korkuttun." Dedi kalbini tutarken.

"Sıla beni sordu mu?"

"Sordu tabi ki."

"Ne dedin?"

"Derse giriyor, çıkıyor bir aksiyon yok dedim."

"Tamam, sağ ol."

"Nereye gittin ki sen Sıla'dan gizli?"

"Ne yapacaksın Gökçe?"

"Merak edemez miyim? Belki aldatıyorsun arkadaşımı? Bilelim de ona göre tavrımızı alalım."

"Saçmalama." Diyerek gözlerimi devirdim. "Bile isteye kendi mezarımı neden kazayım?"

"Sıla onu aldattığın için seni öldürmez ki, neyin korkusu bu?"

"Hayır, ama çok üzülür. Ve ben onu üzdüğüm için kendimi öldürürüm. Bu sorunu yanıtladı mı?"

"Hastasınız siz. Yemin ediyorum ikiniz de hastasınız."

"Bana bilmediğim bir şey söyle." Derken yürümeye başlamıştık.

"Damla'yla sizden ne haber?" Ağzını aramak için sormuştum. Çünkü Damla geri zekalısı resmen kapalı kutu gibiydi birkaç gündür.

"Bir şey olması mı gerekiyordu?"

"Alooo, öpüştünüz siz."

"Damla beni öptü."

"Haspam, sanki sevmedin."

"Anıl, Oğuzhan derken bir de Damla çıktı. Ben kesinlikle Allah'ın sevdiği kulu falanım bence, beni böyle sınamasına bakılırsa. Buradan sağ çıkarsam cennete gidebilirim diye düşünüyorum."

"Anıl'ı da mı seviyorsun, çüş." Dedim gözlerimi kocaman açarak.

"Ya bana sayıyla mı geliyorsunuz? Başımdaki belalı kast ettim İlay. Anladın mı? Hani en büyük sorunum Anıl, sonra garip duygular içindeki Oğuzhan, gelip birden beni öpen Damla? Tanıdık geliyor mu?"

Aptalın Biri (GirlxGirl)Where stories live. Discover now