17.6

4.6K 312 12
                                    

Normalde haftada iki üç sefer kabus gören Sıla'nın bugün 4. Kalkışıydı. Aynı anda yataktan doğrulduk, doğrulur doğrulmaz kollarımı ona sardım.

"Allah kahretsin, Allah kahretsin." Derken kime bela okuduğunu bilmiyordum ama umarım kendisine değildi.

"Yüzümü yıkamak istiyorum." Dedi geri çekilirken. Banyoya kadar ona eşlik ettim. Aynada dağılmış olan görüntüsünü görünce bir kere daha lanet etti. Banyodan çıkıp yatağa oturdu ama hemen kalktı.

"İçim daralıyor, balkona çıksak olur mu?"

"Bir de sigara al yanına."

Havanın soğuk olacağını düşündüğüm için üstümüze birer ceket aldım. Sıla'ya onu giydirip önünü kapattıktan sonra salonda sarmaş dolaş uyuyan ikiliyi uyandırmamaya çalışarak balkona çıktık.

Sigarayı yakıp Sıla'ya verdikten sonra kendim için de yaktım. Eskisi gibi öyle çok aradığım söylenemezdi ama arada sırada içiyordum. Sallanan koltuğa oturup gökyüzüne bakmaya başladık.

"Artık iyiyim." Dedi Sıla iç çekerek. "Bütün bunlar biraz fazla gelmişti, ama artık iyi olabilirim."

"Ben yanındayım güzelim."

"Biliyorum, zaten sen olmasaydın mahvolurdum. Ben iyi ki seni sevdim İlay, başkasını değil de iyi ki seni sevdim." Yine gözleri dolunca sarıldım.

"Şşşt, tamam. Geçecek hepsi."

"Psikoloğa gideceğim. Eğer çözülmezse psikiyatriye. Henüz ilaç kullanmak istemiyorum. O yüzden ondan önce psikoloğu denemek istiyorum."

"Sen iyi olacaksan istediğini yapabilirsin. Yeter ki iyi ol."

"Olacağım. Hem senin için hem kendim için olacağım."

Başını omzuma koydu. Gökyüzünü izlerken uyuyakaldı. Kolumu omzuna sararak daha rahat bir pozisyona getirdim ve başının üstüne başımı koydum. Koltuğu hafifçe sallayarak Sıla'nın iyice uykuya dalmasını istedim. Sabaha kadar bir kere daya uyanmazdı inşallah.

"Uyandırmayalım." Diyen Gökçe'nin sesini duydum.

"Hava soğuk, tutulur her yerleri. Uyandıralım içeri geçsinler." Dedi Damla.

Gözlerimi açarak işaret parmağımı dudaklarıma koyduğumda sustular.

"Siz gidin okula, evdeyiz bugün biz." Dedim fısıldayarak.

"Dersler bitince geliriz yine." Diyen Damla'ya başımı salladım. Sıla'nın uyanmamış olması güzeldi ama Damla'nın da dediği gibi burada uyumaya devam edersek her yerimiz tutulacaktı.

Sıla'yı kucaklayıp ayağa kalktım. Damla ve Gökçe sessizce hazırlanırken evin anahtarını alıp onlara uzattım.

"İstediğiniz zaman gelirsiniz."

Odaya girip Sıla'yı yavaşça yatırdıktan sonra ceketini çıkardım. Yanına uzanıp uyanmamasına dikkat ederek başını boynuma koydum. Kollarını bana dolayıp derin derin nefesler almaya devam edince tuttuğum nefesi bırakıp bende gözlerimi kapattım.

Mutfaktan gelen kokulara uyanmıştım. Telefona uzanıp baktığımda öğlene yaklaştığını gördüm.

Ne yalan söyleyeyim Sıla'yı mutlu bir şekilde kahvaltı hazırlarken görmeyi beklemiyordum. Yüzü gülüyordu ama eski Sıla gibi değildi. Ama dün gecekine göre çok daha iyi olduğu bir kesindi.

"Günaydın, en sevdiğim." Dedi neşeli bir sesle.

"Günaydın, çiçeğim." Diye yanıtladım.

"Madem okula gitmemişiz, bende güzel bir kahvaltı hazırlayayım dedim."

"Muhteşem görünüyor." Diye yanıtladıktan sonra elimi yüzümü yıkayıp sofraya oturdum.

Sıla'nın hazırladığı her şeyi yerken arada sırada ona bakıp gerçekten iyi olup olmadığını kontrol ediyordum. İyi gibi görünüyordu.

"Bugün bir şeyler yapalım." Dedim ortaya bir fikir atarak. "Ne yapmak istersin?"

"Bilmiyorum ki." Dedi elini çenesinin altına koyup dirseğini masaya dayarken. "Sen karar ver. Sora'yı veterinere götürecektik."

"Dolaşalım mı öylesine? Bir şeyler yapmak için çıkmayalım. Dolaşırken eğer istersek bir şeyler yaparız. Öncesinde Sora'yı veterinere götürüp gelelim" Dedim.

"Beşiktaş-Taksim tarafına gidelim o zaman."

"Nasıl istersen." Diyerek yanağından makas aldım. Kahvaltı sofrasını toplamasına yardım ettikten sonra hazırlanmaya başladık.

Koskoca iki kişi bir kediyi kutuya sokamamıştık. Sora Sıla'nın bile elinden kaçarak ulaşamayacağımız yerlere tırmanıyordu. En sonunda kutusuna koymayı başardığımızda yorgunlukla koltuğa çöktüm.

"Bunun..." nefeslendim. "Bunun bir de dönüşü var."

Evden çıkıp arabaya ilerledik. Sıla, Sora'nın kutusunu alıp yolcu koltuğuna geçince şoför koltuğuna oturdum. Sürekli iletişim halinde olduğumuz veterinere doğru sürdüm.

Şükür ki bir sorunu yoktu. Hepsinin üstüne bir de bu gelseydi ikimiz de mahvolurduk. Sora umduğumuzdan daha uysal davranmıştı. Hatta veterinerdeyken kutusuna girmek için can atmıştı.

Onu eve bıraktıktan sonra tekrar dışarı çıktık. Bugün hiçbir şey düşünmeyip sadece sokak sokak gezecektik. Bazı sokaklarda kaybolup, bazı sokakları ezberleyecektik. Bugün sadece biz olacaktık.

Aptalın Biri (GirlxGirl)Where stories live. Discover now