3.1

10.2K 722 21
                                    

Ne demek geliyordu? Evime mi geliyordu akşamın bu saatinde? Ne kadar süre bilmiyorum elimde telefon öylece dikildim. Sonra mesaj attım.

İlay: Neredesin? Nereye geliyorsun?

Çiçeğim: Taksideyim sana geliyorum

İlay: EVİME Mİ

Çiçeğim: Evet

İlay: Gelme lan

Çiçeğim: Konuşmamız gerek

Çiçeğim: Sana korkularının yersiz olduğunu kanıtlamam gerek

Çiçeğim: On beş dakikalık yolum kaldı.

Babam bir yemekteydi. Evde ben ve hizmetliler dışında kimse yoktu, zaten bir arkadaşımın gelmesi hiçbir şekilde sorun olmazdı. Ama o sıradan bir arkadaşım değildi ki!

Aşağı inip Zahide ablayı buldum.

"Zahide abla bahçede arkadaşımla konuşacağım evdeki kimsenin rahatsız etmesini istemiyorum. O gidene ya da biz eve girene kadar bahçeye kimse çıkmasın." Dedim. İkinci seçenek konusunda pek emin değildim. En kötü senaryoda Sıla bayılırdı bende onu içeriye taşımaya çalışırdım.

"Tamam kızım." Diyerek onayladı beni. Ona neden abla dediğimden emin değilim yaklaşık 40'lı yaşlarındaydı. Ama küçüklüğümden beri alışkanlık olmuştu.

Bahçeye çıktıktan sonra doğru güvenliğe gidip birazdan arkadaşım geleceğini sorgusuz eve almalarını söyledim. Sonra bahçedeki salıncağa doğru çimleri eze eze ilerlemeye başladım.

Geniş bahçedeki salıncağa oturup parmaklarımı birbirine kenetledim. Dirseğimi dizlerime dayayarak ellerimi enseme koydum. Ne zaman gergin olsam bu duruşu yapıyordum. Ve şu an fazlasıyla gergindim.

Bahçenin dışından bir arabanın fren sesini duydum önce. Kafamı çevirip güvenliğin tarafına baktığımda Sıla'ya kapıyı açıyorlardı. Gerginliğim ise had safhaya çıkmıştı. Sıla'nın klavyenin arkasına saklanmasına hak vermeye başlamıştım. Bir saat önceki İlay'dan eser yoktu şu anda.

Sıla'ya bakmamak için gözlerimi kaçırdım ama onun bakışlarını üstümde hissediyordum. Rolleri mi değiştik ne oldu ben anlamadım.

"İlay." Dedi çok hoşuma giden sesiyle.

"Evet." Dedim ama sesim titredi. 'Siktir.' Dedi iç sesim. 'Kendine gel lan.' Sürekli beni uyarmaya başladı. Şimdilik bütün görevi buymuş gibi beni kendime getirmeye çalışıyordu.

"İlay bana bak lütfen." Sesinde sezdiğim şey kırgınlık değildir inşallah. Kafamı yavaşça çevirip ona baktım. Gülümsüyordu ama buruktu gülümsemesi. Böyle olmasını sağladığım için oracıkta kendimden nefret etmeye başlamıştım. Henüz hiçbir şey bile olmamıştık ve ben daha başından onu mutsuz etmeyi başardım. İnanılmaz. Kendimle gurur duyuyorum resmen.

Salıncağa gelip yanıma oturdu. Ben ise şaşkınca onu izliyordum. İki gün önce beni gördüğü için bayılan kız değil miydi bu? 'Keşke bayılsa da şu konuşmadan kurtulsam.' Diye düşünmeden edemedim.

"Eminim kalbimin sesini duyuyorsundur. Göğüs kafesimi delecek gibi atıyor ve ben kendimi kontrol etmekte zorlanıyorum." Dediğinde bir şeyi fark ettim ve bunu sesli dile getirmekten çekinmedim. Çünkü salağım.

"Yalnız o kalp benimki."

İkimizde bir süre sustuk ve kalp atışlarımızı dinleyerek biraz sakinleşmesini bekledik. Ama ortamdan dolayı sanki mümkünmüş gibi daha hızlı atmaya başladılar.

Sıla utanmaya başladığı için gözlerini benden kaçırmıştı.

"Sana söylediklerimi biliyorum Sıla." Diye konuşmaya girdim. "Hala da arkasındayım ve ben bunu yapamam sana. Sen beni böyle severken seni üzmek istemiyorum. Sana seni sevebileceğimin garantisini veremiyorum." Dedim çaresiz bir sesle. İçimde bir parçam onunla olmak için haykırıyordu. Ne yapacağımı bilemiyordum, göz göze üzülmesine izin vermek onu da beni de paramparça yapardı. Tam olarak bu benim istediğim son şeydi.

Aptalın Biri (GirlxGirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin