12.2

6.9K 456 29
                                    

Uyku tutmadı ya sjkdfsdfds

<<<<<<<<<<<

"Su getir köle." Damla kraliçe, köle Emirhan'a buyurmuştu. Daha bir dakika önce su içmişti, maksat Emirhan'ı sinir etmekti. Başarmıştı da, Emirhan söve söve mutfağa gitti. Döndüğünde elinde bir buçuk litrelik su şişesi vardı.

"Al gö-" Damla'nın ters bakışı ile cümlesi yarım kaldı.

"Ilık istiyorum."

"Damla bence şansını fazla zorlama. Fırsat bulduğu ilk anda pençelerini gösterir, yanan sen olursun." Dedim kulağına doğru fısıldayarak.

Damla çok kısık sesle, "Zaten yanıyorum." Dedi. Bunu iki yanında oturan Gökçe ve ben duymuştuk sadece. Bu alanen Emirhan'a yürümeye mi başlamıştı, ben mi yanlış anlıyordum?

Sonunda Emirhan rahat bir nefes aldığında konuşmaya başladım. Saat öğleni biraz geçiyordu.

"Bugün şöyle etrafı bir gezelim diyoruz, bize katılmak isteyen?" diye sordum. Yaklaşık bir saat önce regl olduğumu keşfetmiştim. Yani bir hafta, elveda denizdi. Sıla sen yoksan bende yokum dediği için dışarı çıkmaya karar vermiştik.

"Ya gerçekten randevunuza üçüncü tekerlek olmak istemezdim ama ben geleceğim." Dedi Damla.

"Geri zekalı, istemesek gelen var mı diye sormazdık zaten." Omuz silkerek karşılık verdi.

"Bende geleyim madem." Dedi Gökçe.

"Emirhan da gelecek tabi." Dedi Damla sırıtarak. "Birinin poşetleri taşıması gerekiyor."

Hazırlanmak için odalara dağıldık. Bir saat sonra hepimiz hazır bir şekilde aşağıda toplanmıştık.

Emirhan şoförümüz olmayı teklif ettiğinde itiraz etmedik. Ve tabi ki öne Damla oturmuştu. Gökçe ile yaptıkları taş kağıt makası kaybetmişti. Hayıflanarak öne geçerken Emirhan sırıtıyordu.

Sıla ile sarmaş dolaş halimizi gören Gökçe, "Kazandım mı kaybettim mi şu an gerçekten kestiremiyorum." Dedi gözlerini kısarak bize bakarken. "Ya siz sıcaklamıyor musunuz? Gerçekten merak ediyorum yani hava bir 60 derece falan."

"Abartma." Dedi Sıla gözlerini devirerek.

"Soruma cevap alamadım?"

"Soruna cevap vermek istemedim çünkü."

İkisinin atışması devam ederken koltukta yayılıp pencereden dışarı bakmaya başladım. Regl olduğum zaman öyle karnım falan ağrımazdı ama gereksiz bir duygusallık çökerdi üstüme. Ters bir şeyler söyleyip Sıla'yı üzmek istemiyordum. O yüzden olabildiğince sessiz sakin bir hafta geçirmek istiyordum.

Antalya kazan bir kepçe, oradan oraya dolaştık. Sıcaktan iyice bunaldığımızda köşedeki dövmeci dikkatimi çekti. Uzun zamandır kaşımı deldirmek ve dövme yaptırmak istiyordum. İkisini bir arada görünce bayağı sevindim, zaten bir hafta denize de giremeyecektim tam üstüne gelmişti.

Regl olduğum için ani bir karar da veriyor olabilirdim. Aman, çokta umurumdaydı.

"Ben dövme yaptıracağım." Dedim pat diye.

"Ne?" Hepsi şaşırmıştı ama sesi en çok çıkan Sıla'ydı. Çünkü ona hiç bahsetmemiştim.

"Şu an yaptırmaya karar verdim. Aklımda hiçbir şey yok o yüzden gelip benimle dövme modellerine bakmak ister misin?"

"Yârim, ani karar verme bak iyi düşün, uzun süre vücudunda taşıyacaksın onu." Omuz silktim.

"Bir şey olmaz. Gel hadi." Diyerek elinden tuttum.

Dövmecide bir adam bizi karşıladı. Her klasik dövmeci gibi her yeri dövme doluydu.

"Dövme yaptırmak istiyorum." Dedim. Kaşımı delirmek daha sonraya kalabilirdi. Düşündüm de, ikisi birden Sıla'ya ağır gelebilirdi. Yavaş yavaş ilerleyelim.

"Aklınızda bir şey var mı?" diye sordu beklentiyle.

"Katalog gibi bir şeye bakabilir miyiz?"

"Tabii." Dedikten sonra öndeki dosyalardan uzattı.

Sayfaları çevirdikçe güzel şeyler çıkıyordu ama hiçbirini yaptırmak istemiyordum. Sonra onu gördüm. Daha gördüğüm anda istemiş, daha gördüğüm anda fark etmiştim. Tam olarak üstümde taşımam gereken dövme buydu, hem de üstüne 'Meu Vida' yazısıyla.

Sıla kilitlenip kaldığım dövmeye baktı. Sonra gözleri doldu. "Yaa İlaay." Dedi sessizce.

"Renkli yapabiliyorsunuz değil mi?"

"Elbette."

"Pekala, bu dövmeyi gökkuşağı renkleriyle istiyorum ve bir de en ortadaki çiçeğin yerine yazı istiyorum. Olur mu?" (Multiye koyuyorum ona göre hayal ediverin işte ya dkfsdsf)

"Ne yazılacak?"

"Meu Vida."

Adam bir saniye beklememizi söyleyerek gözden kayboldu. Sonra elinde Meu Vida yazısıyla çıkageldi. Biraz italik ve hoş bir şekilde yazılmıştı.

"Eğer beğendiysen bu şekilde yazabilirim."

"Evet beğendim." Diyerek adama yazıyı geri uzattım.

Sıla sessizliğini koruyordu. Bunun sebebi tamamen onun adı olduğu için çiçek dövmesi yaptırıyor olmam mıydı, yoksa 'Meu Vida' yani Portekiz'ce 'Hayatım.' yazdırıyor olmam mıydı bilmiyorum.

Kendi kuyruğunu yiyen yılan olayını da sevmiştim. Yanlış hatırlamıyorsam bunun anlamı, bazı yerlerde sonsuz döngü, bazı yerlerde yeniden doğuş olarak geçiyordu. Her ikisi de kabulümdü, ben Sıla ile yeniden doğmuştum ve aynı bir sonsuz döngü gibi, yeniden hayata gelsem yine Sıla'yı severdim.

İçinde pek çok anlamı barındıracak bir dövmeydi ve açıkçası çok hoşuma gitmişti.

"Nereye istiyorsun?"

Askımı indirip omzumu açtım. Sıla'nın sıklıkla başını koyduğu omzumu. Köprücük kemiğim ile omzum arasında kalan bölgeyi işaret ettim.

"Tamam, koltuğa geç hazırlanıp geliyorum." Dedi adam.

"Sıla?" diyerek kolunu okşadım.

"İlay, başka bir tane yaptırabilirsin." Dedi sesi çatlayarak. "Ben gerçekten bunu hak etmiyorum."

"Sana gelişine bir çarparım, neye uğradığını şaşırırsın. Çiçeğim, seni seviyorum. Bütün hayatımın senin elinde olduğunu da düşünüyorum. Benim hayatım sensin, tamam mı? Kendi üstüne bu kadar gitme."

"Hödük başlayıp, romantik bitirmek... Tam senlik." Dedi kıkırdayarak. Keyfi yerine gelmişti.

Koltuğa geçip oturdum. Pişman olacağımı hiç düşünmüyordum. Çiçeğimi bedenimde taşıyacaktım. Her zaman yanı başımda olduğunu hissedeceğimden emindim.

Aptalın Biri (GirlxGirl)Where stories live. Discover now