14.9

5.4K 382 25
                                    

Uyuyamadım aq.

<<<<<<<<<<<

Aslıhan ve Elif lavabodan döndüklerinde aralarında bir şey olduğunu anında anlamıştık. Ama hiçbirimiz bir şey demedik. Aslında ben çok demek istemiştim ama Sıla kolumu cimcikleyip susturmuştu. Nasıl kıydı bu bana? Neyse, yakında çıkardı kokusu zaten. Aslıhan ve Batuhan arkadaşlarıyla konuşup bizim yanımıza geçmişlerdi.

"Kral, yüzükler efsane olmuş." Dedi Gökçe sırıtarak.

"Hah." Diyerek saçlarımı savurdum. "Ben yaptırdım çünkü."

"Ee, nişanı nerede kutluyoruz?" diye soran Emirhan'a mal mal baktım.

"Ne nişanı?"

"Lan yüzük takmışsınız işte. Nişan sayılır bu. Nereye gidelim? Loca kapatalım mı bir tane?"

"Bu da eğlenceye yer arıyor." Diyerek gözlerini devirdi Damla. Araları hala eskisi gibiydi, atışıyorlardı, kavga ediyorlardı sadece oynaşmıyorlardı.

"Sana ne kızım, ben eğlenceme düşkün bir insanım."

"Bencil pislik."

"O konuda eline su dökemem kusura bakma." Damla gözlerini kısıp Emirhan'a baktıktan sonra kollarını göğsünde kavuşturup arkasına yaslanmıştı. Verecek cevabı yoktu çünkü Emirhan 12'den vurmuştu.

"Her neyse, eğlenceye falan gerek yok." Dedim ortaya atlayarak.

"Gidelim işte kafa dağıtırız." Gökçe, Emirhan'a katıldığını belli etmişti.

"Dağıtın işte, illa bir sebebe mi ihtiyacınız var? Tövbe ya."

"Sen niye buna bu kadar karşısın?" diye sordu konuyu didiklemek isteyen Damla.

"2 gün sonra Almanya'ya gidiyor birkaç günlüğüne. Heyheyleri üstünde o yüzden, fazla elleşme." Dedi Sıla kolumu okşayarak.

"Neden?"

"Babamın bir işi." Diye söylendim. "Biliyor musunuz? Pasaportlar iki günde çıkmıyormuş. Böyle sisteme sokayım ben."

"Pasaportum yok." Diyerek altyazı geçti Sıla.

"İstersen ben geleyim seninle?" diye soran Damla'ya baktık.

"Seni ne yapayım be?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Birkaç günlüğüne uzaklaşmak istiyorum, cidden İlay götürsene beni de."

"İyi, gelirsen gel. Sıla'sız bana katlanabilecek cesaretin varsa..."

"Şekerim ben seni dört yıldır çekiyorum, üç gün su gibi akıp gider merak etme."

"Damla olursa benim de aklım kalmaz." Dedi Sıla gülümseyerek. Ya sen hep gül böyle, iste Damla'yı kimliğimize bile alırım ben evlatlık olarak.

"Vizen var mı? Yoksa bir de onunla uğraştırma."

"Var, teyzem Almanya'da yaşıyor, hatırlatırım." Dedi sitem ederek.

"Tamam be." Gerçekten gergin ve sinirliydim. Sıla'yı bırakıp gidecek olmam sinirime dokunuyordu. Hele de Berfin belası başımızdayken. Damla'nın ciddi ciddi çekeği vardı benden. O beni hala tanıyamamıştı, Sıla'sız ben zamanlı bombaya benziyordum, nerede ne zaman patlayacağım hiç belli olmazdı.

"Haydi kalk bir şarkı patlat da sinirlerin yatışsın." Dedi Batuhan gülerek. Aslıhan ve Elif'ten çıt çıkmıyordu. Bunlarda bir haller vardı ama...

"Aslı, kalk kız senin sesin güzel. Beraber söyleyelim?"

"Ne?" dedi yüzüme bakarak.

"Kalk şarkı söyleyelim."

"Yok ya, sen söyle."

"Aslı söylemiyorsa bende söylemiyorum." Diyerek omuz silktim. En sonunda baskılara dayanamayan Aslı kalktı. Bende arkasından kalkarken sırıtıyordum.

"Ne söyleyeceğiz?" diye sordu sahneye yürürken. Zaten sesi güzel olan varsa gelip söyleyebilir demişlerdi. Emirhan'da hemen gidip konuşmuş bizim kızlar söyleyecek demişti.

"Aç kapıyıı giiir iiiçeri gönlüm bekliyor seni." Dedim mırıldanarak. Bir yandan da sırıtıyordum.

"Bana platonik şarkısı mı söyleteceksin? Gerçekten mi?" diyerek gözlerini devirdi.

"Ne söyleyeceksiniz?" diye sordu gitar çalan çocuk.

"Müsaade varsa gitarı ben çalayım." Dedim elimi uzatarak. Sıla'ya doğum gününde şarkı söylediğimden beri arada sırada bana serenat yaptırıyordu. Alışmıştım gitar çalmaya. Şarkının akorlarını da biliyordum.

Adam gitarı bana uzattığında alıp sahnedeki taburelerden birine oturdum.

"Bana bak, şarkıyı biliyorsun değil mi? Rezil rüsva olmayalım sonra."

"Biliyorum. Başla sen."

Gitarı çalmaya başladığımda aynı anda şarkıya girdik, düet versiyonuydu zaten.

"Bugünlerde bir şeyler oluyor bana acep neden
Yalnızlık geçiyor gönlümdeki ıslak caddelerden
Bakarsan buğulu penceremden
Dünyam kapkaranlık neden bilsen
Aç kapıyı gir içeri gönlüm bekliyor seni
Aç kapıyı gir içeri gönlüm bekliyor seni."

Hareketli bir şarkı olduğundan millet eğleniyordu. Baştaki kısmı gitara bakarak söylemiştim. Aslı'nın gözleri ise tek bir noktaya kilitlenmişti. Kalan kısımda Sıla'ya baktım.

"Bana ne şu yalan dünyadan yanımda sen olmazsan
Gözlerim kapanmaz seni sinemde uyutmazsam
Sevmeyince hayat bomboş dedim
Yaşamayı bana sen öğrettin
Aç kapıyı gir içeri gönlüm bekliyor seni
Aç kapıyı gir içeri gönlüm bekliyor seni."

Nakaratı bir kere daha tekrar ettikten sonra şarkıyı bitirdik. Sıla'nın aşk dolu bakışlarından sonra gaza gelip yeni bir şarkıya girdim. El mahkûm Aslı da bana eşlik etti. Birkaç şarkı söyleyip sahneden indik.

Telefonuma arka arkaya gelen bildirimden rahatsız ettiğinden açıp kontrol ettim. Yuh, her yerde videomuz dolaşıyordu ve anında binlerce takipçi gelmişti. Aslı da kaşlarını çatmış telefonuna bakıyordu. Onun da aşağı kalır yoktu demek ki.

"Sesine kurban olduğum." Dedi Sıla sırıtarak. Telefonu masaya bırakıp Sıla'nın yanağını öptüm.

"Seni şarkıcı mı yapsak acaba?" dedi düşünür gibi. İnşallah ciddi düşünmüyordur şu anda. Gerçi ben onun hevesini kırmayı biliyordum.

"Bilmem belki olmalıyım." Diyerek güldüm. "Bir sürü hayranım olsun, kızlı erkekli videoların altında bana yürüsünler fal-" Eliyle ağzımı kapatarak sözümü kesti.

"Ağzından yel alsın aptal."

Kıkırdayarak sohbete döndüm. Yanımıza yaklaşan bedenle Elif kaskatı kesildi. Onu izleyen Aslı da kaskatı kesilmişti.

"Merhaba, görüşmeyeli nasılsınız?" diye sordu Tuğçe gülümseyerek. Oh, artık masadaki tek bomba ben değildim. Garson'a elimi kaldırıp masaya çerez istedim. Geçen sefer yapamamıştım içimde kalmıştı. Bu sefer eğlenceyi kaçırmadan izleyecektim.

Aptalın Biri (GirlxGirl)Where stories live. Discover now