8.3

8.8K 556 62
                                    

Oh sonunda yazabildim. Dün yolculuktan dolayı fırsat bulamamıştım :( Normalde hiç planım yokken babam süprayz biçız dercesine bana bilet almış :( O yüzden sanırım bayramda bölüm paylaşamayacağım, şöyle bir haftalığına küçük bir tatile giriyoruz diyelim :D

Bu gece yine 3-4 tane bölüm atmaya çalışacağım hepinizi çok seviyorum, bayramınızı da şimdiden kutluyorum <3

<<<<<<<<

Markete girdiğimizde Sıla alışveriş sepetini aldığım gibi içine girdi. Alışveriş listesini eline tutuşturup bana yön vermesini söyledim.

"Sevdiğim geri gel geri." Dediğinde durup geriledim. Kolunu uzatıp raftan makarna alıp önüne koydu. "Gidebiliriz!" dedi coşkuyla.

"Sola dön." Diyen Sıla'nın sesiyle sola döndüm. "Bekle."

Bütün komutları Sıla veriyordu, ben sadece ona uyuyordum. Sepet dolduğunda Sıla inmek zorunda kaldı. Yer kalmamıştı.

"Eğlenceliydi." Dedi gülerek.

"Çok eğlenceliydi." Diyerek ona katıldım.

Ben aldıklarımızı öderken Sıla poşetlere yerleştiriyordu. Ben olsam nasıl yerleştirdiğime hiç dikkat etmez elime ne geldiyse poşete sıkıştırırdım. Ama Sıla aynı tarz yiyecekleri bir poşete, içecekleri başka bir poşete koyuyor onları düzenliyordu. Sıla'ya dair dikkat ettiğim bu ufacık detay bile hoşuma gidiyordu.

Eve dönüş yolunda yine elimi tutmuştu. Ben değil, Sıla tutmuştu. Bu küçük adımlar bizi birbirimize daha çok yaklaştırıyordu.

Güvenlik poşetleri arkamızdan taşırken mutfağa girdik. Zahide abla anında söylenmeye başladı.

"Kızım niye yoruldunuz ben gidecektim işte markete. Haber de vermeden çıkıp gitmişsiniz. Bilseydim gönderir miydim sizi hiç?"

"Geldik işte Zahide abla. Mutfakta işin varsa hallet, Sıla bana pankek yapacak." Dedim Sıla'ya göz kırparak. Sıla utanıp kızarırken tekrar Zahide ablaya döndüm.

"Tamam kızım, şu poşettekileri yerleştireyim çıkarım mutfaktan."

Sıla'nın elini tutup odama çıkardım. Kapıyı kapattığım gibi de kolundan çekip sarıldım. Elim belinde geriye doğru yürüyerek koltuğa oturdum. Sıla'da kucağıma düştü. Kucağımda daha rahat bir pozisyon ararken beni iki bacağının arasına alıp kucağıma yerleşti.

Öpmüyordum, dokunmuyordum. Sadece yüzüne bakıyordum. Aynı şekilde o da benim yüzüme bakıyordu.

"En sevdiğim."

"Hı?"

"Bir tanem."

"Hı?"

"Sevgilim."

"Hı?"

Ben Sıla'nın güzelliği yüzünden transa geçmişken Sıla kıkırdamaya başlamıştı. Tam transtan çıkacakken bu seferde gülüşünü izlemeye başladım.

"Ama sen çok güzelsin." Deyiverdim. Sıla kızarırken belinden tutup çektim. Başını omzuma koyarak yattı. Kollarımı bedenine dolayarak kendime bastırdım.

"Çok rahatsın İlay'ım. Her an uyuya kalabilirim." Diyerek güldü Sıla.

"Sakın uyuma. Ben açım."

"Tamam, tamam." Diyerek kahkaha attı. Biraz oturduk öyle, konuşmadık. Derin derin nefesler aldık ikimizde.

"Motor aldın mı?" diye sordu Sıla.

"Aldım ama sürmeden önce Emirhan'dan kısa bir ders almam lazım. Kendi canım neyse de seninkini tehlikeye atamam."

Sıla hızla doğruldu ve çatılmış kaşlarıyla bana baktı.

"Ne demek kendi canım neyse de İlay? Senin canın bana ait. Yok öyle tehlikeye atmalar falan. Sakın bir daha duymayayım, aklından bile geçirme. Sana bir şey olursa ben ne yaparım düşünebiliyor musun? Ya senin ayağın burkulduğunda bile saatlerce ağladım ben."

Fark etmeden Sıla'yı kızdırmıştım. Ama bu her zaman böyleydi, ortadan kaybolsam bile beni özleyecek kimsenin olmadığını düşünürdüm. O yüzden hiç canıma önem vermezdim. Hatta ölsem sevinecek insanları düşünüyordum.

Artık farklıydı. Sıla vardı. Üzülecekti. O an ne doğum günü ne başka bir şey önemli değildi. İçten, içimin ta derinlerinden gelen bir dilek peyda oldu düşüncelerimde.

'Lütfen, lütfen Sıla bensizlik, ben de onsuzlukla sınanmayayım."

"Özür dilerim çiçeğim." Dedim elimi yanağına koyarak.

"Kesin aklından geçmiştir senin. Ben ölürsem Sıla bir süre yas tutar sonra o da unutur beni. Mutlu olsun yeter." Dedi duygusuz yüz ifademi taklit ederek. Bunu gerçekten düşünmüştüm. Bensiz mutlu olabilirdi, başkasıyla mutlu olabilirdi.

"Sana daha kaç kere diyeceğim İlay? Benim mutluluğum sensin. Sadece varlığınla bile mutlu oluyorum ben. Sen yokken nasıl mutlu olmamı beklersin? Yemin ediyorum arkandan gelirim. Hele bir ölmeye kalk. Ölünce bile kurtulamazsın benden. Artık öbür tarafta da peşini bırakmam."

"Senden kurtulmak isteyen kim? Ayrıca seninle sevişmeden hayatta ölmem." dediğimde yine kızarmaya başladı. Berbat sesime rağmen Sıla'ya şarkı söylemeye karar verdim. Çünkü şarkı o sırada aklıma gelmişti ve sözleri çok güzeldi.

"Aşk serseri bir kuş
Bazen istesen de tutamazsın
Aç kanatlarını
Bırak korkuların, orada kalsın
Biz seninle sonsuz olalım"

Sıla söylemeye başladığım anda şaşırmıştı. Biz seninle sonsuz olalım derken gülümsüyordum.

"Her sabah yanında uyansam
Gözlerinde yakamoz olsam
Ömrümü ömrüne doladım
Bırak sende kaybolayım

Bu masalda mutluluk var
İnanırsan var olurlar
Tutun bana n'olur korkma
Bu masalda mutlu son var
Sende benim yarınım var
İnan bana n'olur korkma"

"Hep sen mi bana söyleyeceksin?" dedim gülerek.

"Ama bu çok güzeldi." Diyerek kollarını boynuma doladı.

"Sesim için üzgünüm."

"Dünyanın en güzel sesi, senin sesin." Dedi çenemi öperek. Çenemi öpmesiyle bile kendimi tuhaf hissetmeye başlamıştım. O yüzden kollarından tuttum ve geri çektim. Yüzünü avuçlarımın arasına aldım.

"Beni öpeceksin değil mi?" diye sordu gülümseyerek. Gözlerim dudaklarındayken başımı onaylarcasına salladım.

"Bayılmayacaksın değil mi?"

"Hayır, ama bir süre kendime gelemeyebilirim."

"Süreler senin olsun." Diyerek dudaklarına yaklaştım. Her seferinde ilk defa öpüyormuşum gibi heyecanla, fazlasının olmayacağını bilsem de umutla. Dudaklarını, dudaklarımın arasına aldığımda yine ısınmaya başladım. Sıradan bir sıcaklık değildi bu. Daha farklıydı, daha güzeldi.

Sıla öpüşüme karşılık verdiğinde nefesim tükenene kadar onu öptüm. Geri çekildiğimde dudakları şişmiş ve kızarmıştı. Onu tekrar öpme isteği ile dolup taştığımda kendime engel olamadım. Bir kere daha öptüm. Sonra bir kere daha. Sıla inlediğinde öpmeyi bıraktım. Sınırdı burası, fazlası bayılacağına işaretti.

Sıla kucağımdan inip koltuğa oturdu. Yanaklarının kırmızısıyla yarışacak olan dudakları beni yine kendine çekiyordu.

"Ben mutfağa iniyorum, kendine gelince gelirsin." Dedikten sonra son bir kez şakağından öpüp ayağa kalktım.

Kızardığımı bildiğim için önce koridordaki lavaboya uğradım. Yüzüme defalarca soğuk su çarparken kendimi sakinleştirdim.

Mutfakta masaya oturup telefonumla oynamaya başlayarak Sıla'yı bekledim.

Aptalın Biri (GirlxGirl)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin