23. Bölüm "Her Şey Sensin-1"

949 106 24
                                    




            

Koydum sevinçlerimi önüme
Baktım hepsi sensin
Yazdığım şiirlerin her hecesi
Üzüldüğüm tüm filmler

Yıpranmamış hayatlar
Büyük hüzünler bekler
Her işte bir hayır
Bu işte hepsi sensin

-Yalın

Günümüz, Mart Ayının Sonları, Almanya

Ne kadar süre evim olacağını bilmediğim sıradan bir otel odasının kapısını açıyorum.

Üzerimdeki kıyafet ve kutusundan çıkmamış yeni aldığım telefon haricinde hiçbir eşyamın olmaması, geleceğe yaptığım yatırımların somut bir temsili gibi... Tehlikeli bir bahis oynamışım, bütün umutlarımı yalnızca bir hayale bağlayıp diğer ihtimallerin hepsini kenara atmışım. Telefonun bataryasını doldurmak için elime alıp şarja takıyor ve tek kişilik yatağın kenarına oturup kafamda dönüp duran sorularla hayatımı sorgulamaya başlıyorum.

Akşamüstü hastaneden taburcu olduktan sonra kalacak güvenli bir yer bulana kadar saati gece yarısı ettiğim için Eylül'e ve bebeğimize yapacağım ziyareti sabaha erteliyorum. Ve Selçuk... Hastaneden çıkar çıkmaz aradığım ama çağrılarıma bir türlü yanıt almadığım arkadaşımın izini sürmek için gerekli teçhizat yanımda olmadığından kendime iyi bir bilgisayar ve güçlü bir bağlantı bulana kadar onunla alakalı planlarımı da ertelemek durumundayım. 

Ayaklanıp küçük odanın içinde volta atmaya başlıyorum. Haftalardır hapis kaldığım hasta yatağından nihayet kurtulduktan sonra yürümenin keyfini çıkarmak hoş olsa da içim her şeye rağmen huzursuz. Kazadan beri, güvensizlik hissi peşimi bir türlü bırakmıyor. İşlerin tamamen kontrolden çıkmış olması, Hector'a bu kadar yaklaşmışken her şeye yeniden en baştan başlayacak olmak tahammül sınırlarımı aşıyor.

Ellerimi saçlarımdan geçirirken bebeğimizi kucağında tutan Eylül'ün hayali zihnimi kaplıyor.

Dünyada bunca kötülük varken onları korumak için hemen yanı başlarında olmaktan daha iyi bir çözüm göremiyorum. Ölüme bu kadar yaklaşıp kıyısından dönmüşken geçmişime dönüp baktığımda yalnızca mutluluktan aldığım küçük ısırıklarla kalmış olmak, damağımda ihtimallerin tadıyla gözlerimi hayata yummak istemiyorum.

Eylül'ün hastanedeki bakışlarını hatırlayınca tepeden tırnağa ürpersem de vazgeçmek benim için hiçbir zaman bir ihtimal olamaz.

Benim başlangıcım da o, bitişim de.

Hayatım da o, ölümüm de.

Önüm de, arkam da; sağım da, solum da...

Her şey o.

Gerekirse her gün kapısında yatacağım, göze almıştım çoktan ayaklarına kapanmayı, "Affet!" diye yalvarmayı... Kısacası kalbini tekrar kazanmak, benim biricik hayat amacım.

Ufacık odada belki de yüzüncü kez volta attıktan sonra tekrar yatağın kenarına oturuyor, telefonumu elime alıyorum. Jeannine ile haftalardır görüşmediğimiz aklıma gelince, onu kontrol etmek için numarasını tuşlayıp telefonu kulağıma dayıyorum.

Uzun bir müddet çaldıktan sonra çağrım yanıtlanıyor; ama karşı taraftan herhangi bir ses duyamıyorum.

Numaramın yeni olduğunu hatırlıyor ve kimin onu aradığını bilmediği için tedbirli davrandığını tahmin ediyorum.

"Jeannine, ben Sümer," diyorum.

Verdiği derin nefes tahminlerimi doğruluyor. "Sümer..." diyor Jeannine sesimi duyar duymaz. Rahatladığını belirten öyle derin bir nefes veriyor ki, aramızdaki kilometrelere rağmen çıplak kulakla sesini neredeyse duyabileceğim...

Mucizevi (Efsanevi #2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin