15.Bölüm "Olur Ya-Son"

En başından başla
                                    

Son parçayı da bitirdikten sonra bakışlarımı kaldırdığımda Dorian da bana bakıyor ve gülümsüyor.

"İzninle," diyerek ayağa kalkıyorum. Dorian kalkmama yardım etmek için yeltense de onu durduruyorum. Karnımı gösterdikten sonra "Hamilelik kesinlikle güzel bir tecrübe, fakat sık sık tuvalete gitmeyi hiç özlemeyeceğim," diyerek yavaşça bulunduğumuz salondan çıkıp lavaboyu aramaya başlıyorum.

Tuvaleti bulup içeri girdiğimde önce tasarımın şıklığına ister istemez hayranlık duyuyorum. Işıklandırma öyle başarılı ki kendimi aynada gördüğümde adeta parladığımı fark ediyorum. Yalnız olmamı fırsat bilerek etrafı merakla inceliyorum. Sonra Dorian'ı hatırlayınca onu tek başına çok fazla bekletmemek için bir çocuk gibi açık kalan ağzımı kapatıyor ve oyalanmayıp acele ediyorum.

Tuvalet kabininden çıktığımda ise, beni iç dizayndan daha fazla şaşırtacak bir şey bekliyor. Daha doğrusu birisi...

Evelin...

Dorian'ın yanındaki siyahlı kadın, aynanın hemen önünde makyajını temizliyor. Başka şansım olmadığı için ellerimi yıkamak üzere yanına yaklaşıyor ve göz teması kurmamaya çalışıyorum. Çünkü o göz temasının, hafif bir tebessüme mi yoksa bir polemiğe davete mi dönüşeceğinden emin olamıyorum.

Elimi olabildiğince hızlı ve etkili bir biçimde yıkadıktan sonra kurulamak için kâğıt havluların olduğu kutucuğa yöneliyorum. Havluları kullandıktan sonra çöp kutusuna atıyor ve gayet ılımlı geçen bir tuvalet birlikteliği için gereksiz yere endişelenmem yüzünden kendime kızıyorum.

Ancak her şey lavabodan çıkarken oluyor.

Kapı koluna uzandığım anda siyahlı kadın da konuşmaya başlıyor.

"İyi bir fikir değil..." diye mırıldandığında ona dönüyorum ve aynadaki yansımasıyla göz göze geliyoruz. Siyah bakışları karnıma iniyor, ilk yaptığındaki gibi rahatsız oluyorum. Kollarımla koca karnımı sarmaya çalışıyorum. Savunmamı anlamış gibi bakışlarını karnımdan çekip tekrar aynada kendisini izlemeye dönüyor, dudaklarının kenarından taşan ruju parmaklarıyla toparlamaya çalışıyor.

İyi bir fikir değil...

Ne kast etmeye çalıştığını soracakken bana gerek kalmayıp o devam ediyor:

"Hector ve bebek... Hiç iyi bir fikir değil."

Ben nasıl bir cevap vermem gerektiğini düşünürken o eşyalarını toparlıyor, yanımdan geçip lavabodan çıkıyor. Gerçekten bir şaşkınlık içerisinde olmasam yanımdan geçerken bana bakıp samimi bir şekilde tebessüm ettiğine bile yemin edebilirdim.

Çok oyalanmayıp onun ardından hemen çıksam da, siyahlı kadının gitmeye hazırlandığını görebiliyorum. Paltosunu hızlı hareketlerle giyerken benim bulunduğum tarafa doğru tek bir bakış bile fırlatmıyor, acele bir tavırla restorandan çıkana dek gözlerini asla kapıdan ayırmıyor. Ne demek istediğini daha önce soramamanın getirdiği pişmanlıkla nefes veriyorum.

Belki bu eski tanıdığı Dorian'a sormam gerekiyordur, diye düşünerek geldiğim yolu takip ederek yeniden salona çıkıyorum. Dorian, masanın üzerindeki telefona memnuniyetsiz bir ifadeyle bakarken girdiğimi görmüyor. Mesele her neyse, kafasını gerçekten kurcalamış olmalı ki masaya oturup boğazımı temizlememe rağmen bir süre yüzüme bakmıyor.

"Her şey yolunda mı?" diye soruyorum.

"Aa," Mırıldandıktan telefonunu kapatıp ceketinin cebine koyuyor. "Elbette," diyor. "Sadece işle alakalı bir pürüzün haberini aldım da..."

Mucizevi (Efsanevi #2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin