SENDE KENDİMİ KAYBETTİM

By SmyrnaThemis

443K 16.7K 15.5K

"Nefret aşka en yakın duygudur derler. İste bu yüzden geç anladım sende kendimi kaybettiğimi." Zoraki bir evl... More

Sevgilisiyim
Senin Yüzünden
Anlaşma
6 Aylık Cehenneme Hoşgeldin
Canını Yakarken Ben Yanıyorum
Tarifi İmkansız Duygular
Terk Edilmek
Nefret Etme Benden
Aile Krizi
Aynı Oda
Gecenin Güneşi
Kek
Hiç
Şirket
Bizim Savaşımız
Dilek Feneri
Bakalım Zafer Hangimizin
Ve Kazanan
Benimsin
İlk Dans
Unutulmaz An: Aşkın Mührü
Balayı
Havuz
Küçük Bir Şaka
Sarhoş
Neler Oldu
Kolye
Güven
Senin İçin
Mavi
Önemlisin
Oyuncağın Değilim
Yolculuk
Eve Dönüş
Ankara
İntikam
Oyunun Kuralları
Eski Sevgili
Sayende
Leon'un Civcivi
Hayal Kırıklığı
Canın Acıması
Alışkanlık
Git
Öğretmen
Kaybetme Korkusu
Hatırlıyor Mu?
Değersin
Mahkeme
Sende Kendimi Kaybettim
Yeniden
Pansuman
Hırsız
Çarem Sensin
Tek Ruh Tek Beden
Yeni Anlaşma
Bizim Şarkımız
Mest
Tuvalet Temizliği
Evden Yuvaya
Tanışma
Engele Rağmen Alev
Eksik Olan
Can ve İlk
Hastane
Torun Coşkusu
Anlaşma Bozuldu
Hamilelik
Hesaplaşma
Dağ Evi
Hayal
~Final~
Final #2
Bir Duyuru Daha
SIR
Özel Bölüm
Özel Bölüm 2
TEŞEKKÜR
Özel Bölüm 3 part-1
Özel Bölüm 3 part 2
🌟VEDA🌟

Sürpriz

4.8K 207 235
By SmyrnaThemis

Hilal'in ağzından

Yeliz... Yoksa bu Yeliz, Leon'un Yeliz'i miydi? Yüzümdeki gülümsemem donmuştu. Yeliz bu halimi görünce pis pis sırıtmaya başladı. Hemen Leon'a baktım. Gözlerini Yeliz'e dikmişti. Az önce bana kenetlenmiş olan gözler şimdi de Yeliz'e kenetlenmişti. Ama bana baktığı gibi bakmıyordu. Bakışlarında nefret vardı. Bu sırada Cem "Sonra görüşürüz." deyip karısını da alıp gitmişti. Leon onların arkasından bakıyordu.

Çok dikkatli baktım o kehribarlara. Özlem kırıntısı var mıydı diye. İşte o an kalbime bir ağrı saplandı. Çünkü kendime itiraf edemesem de en çok korktuğum şeyi gördüm o gözlerde. Özlem... Bir kere bile bana dönüp bakmadı. Sanki orada yokmuşum gibi. Zaten benim değerim de buydu. Ne sanıyordum ki?

Leon tek bir kelime dahi etmeden gitmeye başladı. Hiçbir şey söyleyemedim ona. Ve o gitmişti. Sadece buradan da değil. Sanırım benden de gitmişti. Bana hiç gelmemiş bir adam benden nasıl gidebilirdi ki? Hiç kazanamadığım bir adamı nasıl kaybedebilirdim ki? O zaman içimdeki kaybetme korkusu da nereden çıkmıştı? Bu çok kötü bir duyguydu. Kendimi de kaybediyordum bu duyguyla. Hem de daha bu kadar tazeyken içimi kemiriyordu bu korku.

Karanlıktan korkarsan ışığı açarsın, yüksekten korkarsan aşağı inersin. Peki ya ölümden korkuyorsan? Bundan kaçmanın bir yolu var mıydı? O an Leon'u kaybetmek bana ölümmüş gibi geldi. Ona ne ara bu kadar bağlandım bilmiyorum ama canım çok yanıyordu.

Orada öylece kalmıştım. Sonra neredeyse hala dolu olan tabağımı bırakıp odaya çıktım. Leon burada da yoktu. Yalnızdım. Ama en acısı da Leon yanıma gelse bile ben yine yalnız olacaktım. Gözlerimden yaş geldiğini fark ettim. Silmeye uğraşmadım bile. Hemen pijamalarımı giydim. Aslında o yok diye yatağa yatabilirdim ama istemedim. Yine koltuğa yattım.

Oda karanlıktı. Ben ise elimle kolyemle oynayarak düşüncelere dalmıştım. İçimde kaybetme korkusundan daha kötü bir his olduğunu fark ettim. Ya o kız yeniden Leon'u üzerse... Bu canımı daha çok yakmıştı. Leon'u ağlarken düşündüm. Gözyaşları kalbime düşüp yaktı beni. Onu acı çekerken görmektense, onun mutlu olmasını ama benim onu hiç görmememi tercih ederdim.

O kızın daha Leon'a ne yaptığını bile bilmiyordum. Nasıl engel olacaktım onu üzmesine? Nasıl yapacaktım bilmiyorum ama yapacaktım! Zamanında beni sürekli ağlatan adam bir daha ağlamasın diye çözümler üretmeye çalışıyordum şimdi. Salak Hilal!

Yarın Leon'un doğum günüydü ve ona yapacağım sürprizden vazgeçmemiştim. Morali yerine gelirdi. Hem belki derdini de anlatırdı. Gerçi bugün Cem'le karşılaştıktan sonra az çok fikirlerim olmuştu ama Leon'un anlatması farklı olurdu elbette.

Aradan kaç saat geçmişti bilmiyorum. Gözüme uyku girmemişti. Kapının açılma sesi gelince hemen uyuyor numarası yapmaya başladım. Burada uyuduğumu görünce şaşırır ya da hiç umursamadan gider yatar zannediyordum ama öyle olmadı. Yanıma geldi. Alkollü nefesini hissettim. İçmişti. Acaba çok mu içti? Sarhoş muydu? İçimdeki meraka rağmen numaraya devam ettim.

Nefesi iyice yaklaşmıştı. Şu an bana çok yakın olmalıydı. Ama neden? O sırada Leon yanağıma bir öpücük bıraktı. Çok hafif öpmüştü. Daha ben bunun şaşkınlığını atlatamadan alnımda da dudaklarını hissettim. Sonra bir an saçlarımın kokusunu içine çekti gibi hissettim. Üstümü örttü. Biraz daha bekledi yanımda. Daha sonra ise uzaklaştı. Şok içindeydim. Neden böyle yapmıştı ki? Bunları düşünürken uyuyakaldım.

Sabah uyandığımda Leon da uyanmıştı ve sanki dün hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. İkimiz de her şey normalmiş gibi hazırlandık ve kahvaltıya indik. Ona yapacağım sürprizden şüphelenmemesi için doğum gününü kutlayacaktım.

"Leon öyle pat diye olacak ama doğum günün kutlu olsun." Şaşırmıştı. Sonra sırıttı.

"Demek hatırlıyorsun."

"Evet. Ama sana bir hediye falan alamadım. Ne seversin de tam bilmiyorum. Bu yüzden bir dahaki dışarı çıkışımızda beğendiğin bir şeyi göster. Onu sana ben alayım."

"Gerek yoktu."

"İçimden geldi."

"Peki madem. Sen bilirsin." Numaramı yemişti. Bu yüzden gülümsedim. O da sıkıntılı bir nefes verdi.

"Dün akşam hakkında. Hiçbir şey sormayacak mısın?" Konuyu açmasını beklemiyordum.

"İsteseydin, kendini hazır hissetseydin zaten anlatırdın." Bu cevabım onu rahatlatmış gibiydi.

"Sonra anlatsam?"

"Peki. Sen ne zaman istersen ben seni dinlerim."

"Anlar mısın peki?"

"En azından denerim." dedim hafif gülümseyerek.

"Teşekkür ederim." O da bunu gülümseyerek söylemişti.

Ondan sonra günümüz normal geçti. Hiçbir yere gitmedik. Ben mutfakta pasta, sandviç ve limonata yaptım tüm gün. Sonra onları sepete güzelce yerleştirdim. Kitabı da koyacakken bu naif sürprizimi mahvedecek bir muziplik geldi aklıma. Kitabın ilk sayfasına bir not yazdım.

'Lordum, lordum diye gezerdin.
Kendini bir şey zannederdin.
Bir gün benimle evlendin.
Artık yerini öğrendin.

Yıllar önce doğmuşsun bugün.
Artık yastır benim için gün.
Siyahlar giydim de geldim.
Artık sana haddini bildirdim.

Ankara Leydisi'den Atina Lordu'na
İyi ki doğdun'

Yazdığım nota bakınca gülmeye başladım. Sonra vaktimin daraldığını fark ettim. Giyeceğim elbiseyi yanımda getirmiştim. Hemen bir yere geçip hazırlandım. Saçıma da yaseminlerden oluşan bir taç almıştım, onu taktım. Artık ben hazırdım. Sıra gidip mağaramsı oyuğu hazırlamaktaydı. Hemen gittim. Örtüyü yere serdim, sofrayı hazırladım ve minderleri de koydum. Kitap hala sepetteydi. Dilek fenerlerinden ikisi açılmamış bir şekilde arkada duruyordu. Mavi olanları ise yakmış ve ince iple oyuğun girişine bağladım. Artık Leon'u çağırabilirdim. Hemen onu aradım.

(Hilal'in elbisesi)

"Efendim Hilal."

"Leon ben yürüyüşe çıkmıştım."

"Eee?"

"Ayağım burkuldu."

"Eee?" Öküz!

"Ee'si ben sana konum atsam sen de beni gelip alsan mı acaba?"

"Ooff! Tamam Hilal geliyorum." Şuna bak ya! Biz beyefendiye sürpriz hazırlayalım. O söylensin. Neyse Hilal artık o kadar emek harcadın. Boşa gitmesin. Sabır!

Oturdum ve Leon'u heyecanla beklemeye başladım. Görünce kesin çok şaşıracaktı. Acaba beğenir miydi? O kadar uğraşmıştım sonuçta. Beğenirdi bence ya! Yaklaşık 40 dakika boyunca bekledim. Ama Leon hala gelmemişti. Konum atmama rağmen bulamamış mıydı acaba? Biraz daha bekleme kararı aldım.

Leon'un ağzından

Hilal beni aradığında şimdiden pijamalarımı giymiş oturuyordum. Ne mükemmel bir doğum günü ama! Hemen kalktım ayağa. Hazırlandım. Daha odadan çıkmamıştım ki babam aradı. Bir süre onunla konuştum sonra odadan çıktım. Hilal'i bekletmiştim biraz. Bu yüzden hızlı olmalıydım.

Aşağı indim. Üzerinde köprü bulunan derenin olduğu taraftan gitmeye karar verdim. O sırada kendi adımı duydum. Hem de onun ağzından. Yeliz! Ne yüzle yanıma geliyordu benim? Hem Hilal de beni bekliyordu. Ama merak daha ağır bastı ve Yeliz'in gözlerini süze süze yanıma gelmesini izledim. Hala aynıydı. Değişmemişti.

"Uzun zaman oldu Leon."

"Evet öyle." İyice dibime girdi. Bense öylece yerimde durup ona soğuk bakışlar yolluyordum.

"Beni hala sevdiğini biliyordum." dedi gülerek.

"Ne sevmesinden bahsediyorsun sen?! Senden nefret ediyorum!" Sanki dünyanın en komik şeyini söylemişim gibi güldü.

"O zaman..." eliyle göğsümü okşamaya başladı. Bunun benim üzerimde hiçbir etkisi yoktu. Ama elini de ittirmiyordum. Bundan güç aldı ve iyice dibime girdi. "...neden şu an buradasın? Karın nerede?"

"Bu seni ilgilendirmez!" Gülümsemesi genişledi.

"Benden sonra hayatına başkalarını alacağını biliyordum zaten. Ama şunu unutma Leon. Kalbine başkasını alamazsın."

"Saçmalama!"

"Doğum günün kutlu olsun sevgilim." dedi ve ben daha hiçbir şey söylemeden dudaklarıma yapıştı. O an hissettiğim iki şey vardı. Şaşkınlık ve tiksinti. Hemen onu ittim. Ona ağzıma geleni sayacakken aniden durdum. O an kalbimi sızlatacak olan şeyi fark ettim. Gözlerindeki yaşlarla bize bakan Hilal'i.

Lütfen bana kızmayın arkadaşlar. Bu olanlar geleceğe yatırım😂

Umarım bölümü beğenmişsinizdir😊

Continue Reading

You'll Also Like

2.4M 44.3K 19
Ben onyedi yaşında Nalin Çavdar. Bu konakta beş yıldır kalıyordum ancak hiçbir aile ferdi beni kendinden bilmezdi. Ben hep ötekileştirdikleri, bir gü...
2M 35.5K 46
(+18bölümler vardır) Dedesinin isteği üzerine yıllar sonra dönmüştü gökçe mardin e nerden bilebilirdi ki aşkı burda bulucağını
KÜL By 🌼

Adventure

325K 20K 71
Kural 1 : Pantolon yasak, ailenin geleneksel kıyafetleri giyilecek Kural 2 : kız kısmı oturaklı olur kocasının, erkeğin işine karışmaz Kurak 3 : Koca...
2.8M 121K 43
Yirmi üç yaşındaki bir kadının yirmi altı yaşındaki İstanbullu biriyle evlendirilmesi, bu zoraki evlendirmenin asıl sebebi Töre falan değil asıl sebe...