Değersin

4.6K 194 179
                                    

Hilal'in ağzından

Koşarak odama çıktım. Sonunda odama varıp kapıyı kapattığımda nefes nefese kalmıştım. Leon hiçbir şey hatırlamıyordu. Gece boyunca bunun için kendimi yiyip bitirmiştim. Şimdi ani bir rahatlama gelmişti. Ben de bunu kutlamak için telefonumdan Ankara'nın Bağları'nı açtım ve oynamaya başladım. Yaklaşık 5 dakika oynadıktan sonra koltuğa attım kendimi ve deli gibi kahkaha atmaya başladım. Artık kesin emindim. Ben delirmiştim!

Sonra kahkaham aniden durdu. Çünkü aklıma boynumdaki iz geldi. Telefonumun ön kamerasını açtım ve boynuma baktım. Parmaklarımı izin üstünde hafifçe gezdirmeye başladım. Leon'un izi... Sonra o an geldi aklıma. Sadece düşünmeyle bile tekrardan alev aldı her yerim. Yaşarken nasıl olur da ölmemiştim? Gerçi ölümden farksızdı ama yaşam kadar güzeldi. Gözlerimi kapattım. Ama karanlığa gömülmemiştim. Çünkü zaten gözlerim açıkken de aynı görüntü vardı önümde.

Elimi boynumda gezdirdim. Leon'un dudaklarının değdiği, dokunduğu her nokta kendini yeniden belli ediyordu sanki. Sonra ellerim yavaş yavaş dudaklarıma gitti. Daha çok alt dudağımda gezindi elim. Tıpkı Leon'un daha çok alt dudağımı öptüğü gibi. Tam dudaklarımızın buluştuğu an geldi gözlerimin önüne. Şu an her şey ağır çekimde gibiydi. Aniden gözlerimi açtım. Ne yapıyordum ben?! Kendime gelmem lazımdı! İşlerle ilgilensem iyi olacaktı.

Akşama kadar çalışmıştım. Kafam biraz dağılmıştı. Mesainin bitmesine çok az kalmıştı. Bugün için hedeflediğim işlerim bitmişti. Biraz düşünmeye başladım. Biz Leon'la şu boşanma mevzusunu hiç konuşmamıştık. Nasıl olacaktı? Ailelerimize durumu nasıl anlatacaktık? Bunları şimdiden kafamızda tasarlamamız gerekiyordu. Leon'un odasına doğru yol aldım. Kapısına geldiğimde heyecandan ölecektim. Ama neyse ki ölmeden kapıyı çaldım ve içeriden onay gelince kapıyı açıp girdim. Leon beni görünce sırıtmaya başladı. Ayağa kalktı ve bana doğru gelmeye başladı.

"Ne o? Kocanı mı özledin?" Gözlerimi devirdim. O benim tam karşımda duruyordu şu an. Aklıma dün gece duşta olanlar gelince hemen onu geçip masasına doğru ilerledim.

"Ya! Hasretine dayanamayıp geldim." dedim alayla gülerek.

"Ben de hasretine dayanılacak biri değilim zaten. Normal yani. Üzülme."

"Bay Yürüyen Ego." Leon bu lafım üzerine gülmeye başladı.

"Ee? Niye geldin?" Gelme sebebimi hatırlayınca suratım düştü.

"Iıı... Şey... Aslında..." Leon imalı imalı bakarak bana doğru yürümeye başladı ve ben konuşmayı unuttum. Evet resmen o an konuşmayı unuttum! O bana doğru yaklaştıkça ben geriye doğru adım attım ve klasik kaçma kovalama işlemimize başladık. En sonunda kalçam masayla buluştu ve Leon dibime girdi. Bana doğru eğildi. Tam gözlerime baktı. Sonra bir ara bakışları dudaklarıma kaydı. Acaba hatırlamış mıydı? Bana doğru iyice eğildi, eğildi, eğildi ve sonunda masanın üstünde duran telefonunu alıp geri çekildi.

"Sen niye bu kadar gerildin ki Hilal? Ne oldu? Sadece telefonumu alacaktım."

"Haa! Şey... Yok bir şey." Leon kahkaha atmaya başladı.

"Bilerek yaptın değil mi?"

"Evet."  Gıcık!

"Bir daha yapma ya! Şaşırdım şurada!"

"Bakayım!" Biraz bekledi. "Senin için mi fesat acaba?" Tekrar kahkaha attı.

"O da senden bulaşmıştır!" Laflarım üzerine Leon bana imalı imalı baktı.

"Demek yavaş yavaş bana benziyorsun. Öyle mi?" Buna ne cevap vereceğimi bilemiyordum. "Güzel! Bunu sevdim. Neyse. Sen niye gelmiştin?"

"Boşanmamıza 12 gün kaldı. Tam 6 ayın dolduğu günde mahkeme olsun diye şimdiden başvuralım. Tanıdıkları araya sokar tarihi istediğimiz gibi hallederiz." Leon'un suratı asıldı. Bakışlarını benden kaçırdı. Bir süre sonra yerde sabitledi.

SENDE KENDİMİ KAYBETTİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin