Bizim Savaşımız

5.1K 233 141
                                    

Hilal'in ağzından

"Niye? Karım değil misin?" Leon'un bu sorusuna ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Zaten birbirimize bu kadar yakın olduğumuz için düşünme yetimi kaybetmiştim. Beynim pılını pırtısını toplamış ve koşarak benden uzaklaşmıştı. Hem aklıma bir cevap gelse bile bu kadar yakınken konuşamazdım. Evet onun karısıydım ama bugüne kadar ne o bana karısıymışım gibi ne de ben ona kocammış gibi davranmıştım.

Bu adam bana istediği zaman istediği gibi hakaret etmemiş miydi? Şimdi bu yaptıkları da neydi böyle? Tabi ya! Bana Buğra'yla ilgili yaptığı iğrenç imaları nasıl unuturdum? Tam ağzımı açıp laf sayacaktım ki kapının çalınma sesi engel oldu buna.

"Bu kapı niye kilitli? Leon kapıyı açar mısın? Hilal iyi mi?" Bu Buğra'nın sesiydi. Beni merak etmiş demek. Birinin sizi merak etmesi gerçekten çok iyi bir duygudur. Kendinizi değerli hissedersiniz. Hele ki 10 gündür Leon ile evliyseniz! Bir an böyle düşününce istemsizce gülümsediğimi fark ettim. 10 gündür bir öküzle aynı evde yaşıyordum. Birisi de gelmiş bana iyi misin diyordu. Komiğime gitmişti aslında. Sanırım deliriyordum.

Leon'un ağzından

İlk başta tek amacım Hilal'i köşeye sıkıştırmak ve onu bu yakınlıkla germekti. Ama sanırım ondan çok ben gerilmiştim. Bir ara gözlerim dudaklarına kaydı. Hilal'in ilk öpücüğünün sahibi olmak... Herhangibir kadının ilki olmak... Hilal.. Sonra kendime geldim ve tekrar gözlerine baktım. Şu an resmen onun gözlerindeki denizde boğuluyordum. Bir insan denizdeyken aynı zamanda alev alev yanabilir miydi? Ben yanıyordum. Hilal'in üstümde böyle bir etkisi vardı ve bunun kendisi bile farkında değildi.

O denizlerde boğulurken aynı zamanda yanmak çok kötü bir histi. Daha doğrusu önceden hiç yaşamadığım, yabancısı olduğum bir duyguydu. Kendimi kötü hissetmeme rağmen bu an hiç bitmesin istiyordum. Hem hiç bitmesin hem de benden başka kimse yaşamasın. Hilal'in yasemin kokusu burnuma doluyordu. Bu iyice başımı döndürüyordu.

Sorduğum soruyla onun kocası olmamın üstünlüğünü kullanıyordum. Ama bu üstünlük sadece 6 ay bendeydi. Hatta 6 aydan da az. Çabucak geçse de bitse dediğim 6 ay gözüme nedense çok kısa gelmişti. O sırada Buğra'nın sesini duydum. 'Hilal iyi mi?' diye sormuştu! Yok kıtır kıtır kestim! Kardeş sana ne?! Bu sırada Hilal'in gülümsediğini fark ettim. Gamzesi mi vardı onun? Bir dakika ya! Bu kız bir kere bile bana böyle gülmedi. Ama Buğra'nın sesi bile yetmişti!

"Ne diye gülüyorsun sen?" O sırada gözleri beni buldu ve gülümsemesi dondu.

"Aaa pardon! Özür dilerim."

"Ne?"

"Dün akşam söylemiştin. Mutluluğum, gülümsemem sana batıyordu. Bu seferlik böyle oldu. Artık sen yokken gülmeye özen gösteririm."dedi alayla. Sonra ellerini göğsüme koyup beni ittirmeye çalıştı. İstesem geri çekilmezdim ama kapıyı hala ısrarla çalıp bu anı mahveden bir hıyar vardı! Bir de o akşam Buğra'yı eve ben çağırmıştım değil mi? Yani benim sayemde tanışmışlardı? E aferin Leon!
Gittim ve kapıyı açtım. O da içeri girdi ve ardından kapıyı tekrar kapattım.

"Ne var lan?!"

"Leon ne bu sinir?"

"Benden habersiz böyle bir kararı nasıl alırsın?"

"Bir tasarımcı gerekiyordu ve..."

"Bu projede ortaksak benim de onayım gerekiyordu." O sırada Hilal'e döndüm ve kıyafetini eksik giydiğini fark ettim. Bu elbise miniydi! Yanında Buğra varken ve bu şirkette birçok erkek varken hem de!

"Bir tasarımcı gerekiyordu ve ben Hilal'i seçtim. Senin başka bir önerin varsa söyle. İkisi de birkaç çizim yapsın ve yönetim kurulu kararını versin."

SENDE KENDİMİ KAYBETTİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin