Dilek Feneri

4.8K 225 163
                                    

Hilal'in ağzından

Leon'la odadan çıktıktan sonra aklımı kurcalayan soruları ona sormayı düşündüm ama hemen vazgeçtim. Biz normal bir şekilde konuşmaya başlayınca bile sonu kavgaya gidiyordu. Burada olay çıksın istemediğimden dolayı sustum. Acaba Buğra bir şeylerden şüpheleniyor olabilir miydi? Belki de Leon onun şüphelerini yok etmek için onun yanında böyle davranıyordu. Ne olursa olsun Buğra benim dostumdu. Bu yüzden arama çok da mesafe koymayacaktım. Ama bundan sonra daha dikkatli olacağım.

Neredeyse tüm günümüz şirketi gezmekle geçti. Leon buraya sık sık gelmemesine rağmen her yeri biliyor ve herkesi tanıyordu. Bu şirketi gezme işinin tüm günü almasının sebebi herkesin evliliğimizi kutlaması ve nasıl tanıştığımızı, Leon'un bana evlenme teklifini nasıl ettiğini sormasıydı. Bu soruların cevaplarını daha önceden hiç düşünmemiştik. Neyse ki o anda hemen aklımıza bir şeyler gelmişti ve herkese de aynı şeyi söylemiştik. Daha doğrusu üst düzey yetkisi olan ve bizden yaşça büyük herkese.

"Hayırlı olsun. Evlendiğinizi duyunca çok sevinmiştik. Nasıl tanıştınız bakalım?" Bu soruya ben cevap vermiştim ki yalan da söylemedim. Yani ilk kısmını.

"Babalarımız gençlik yıllarından beri arkadaştı. Biz de çocukluktan beri tanışıyorduk ve arkadaştık." Sonra Leon'a döndüm. En pis sırıtışlarımdan birini atarak devam ettim "Sonra aramızdaki arkadaşlık aşka dönüştü. Değil mi hayatımın anlamı?"

"Yaa! Tabi tabi ya! Öyle." dedi en yapmacık sırıtmasını yollayarak.

"Hımm. Peki Leon nasıl evlenme teklifi ettin bakalım sen bu kıza?" Durun ben anlatayım amcacığım. Şimdi ben başka biriyle evleniyordum ama bu zevzeğin yüzünden müstakbel kayınvalidem ki şimdiki kayınvalidemden çok daha memnunum. Neyse işte müstakbel kayınvalidem bizi şu yanımdaki zevzek yüzünden sevgili sandı ve benim gibi gelin istemedi. Daha sonra biz de düşündük yarın düğün var nasık rezil olmaktan kurtuluruz. Düşündük düşündük... Bula bula bu çözümü bulduk işte evlenme kararı aldık. Evlilik teklifi kısmına gelirsek Sayın Atina Lordu sofrada otururken bana "İtibarını kurtarmayı kabul ediyorum." dedi ve ben de ona minnetlerimi sundum. Olanlar bunlardı. Leon tabi ki de bizim durumumuza en uygun(!) yalanı uydurdu.

"Hilal ve ben tatil için bir ara Bodrum'a gitmiştik. Tabi aileler de vardı. Hilal bana aşkını çoktan itiraf etmişti zaten. Baktım işte bende de karşılık var. Tatilde karar verdim. Hilal için bir otelin kumsal kısmını kapattırmıştım. Kumsaldaki iskeleye çok yakın bir yere denizden toplanan taşlarla kocaman bir kalp yaptırmıştım ve kalbin içinde de Hilal'in en sevdiği yemeklerin olduğu iki kişilik bir sofra. Ama tabi Hilal o kalbe gelirken kenarı meşalelerle süslenmiş yoldan gelmişti. Neyse işte yemek falan yedik sonra üzerinde mumlar ve gül yaprakları olan iskeleye gittik. Orada otururken bir dilek fenerini yakıp bırakmıştık. Hilal pek inanmaz böyle şeylere. Gerçi ben de ama neyse. Hilal bana ne dilediğimi sordu. Ben de ona "Bakalım bu dilek fenerleri gerçekten bir işe yarıyor mu birazdan öğreneceğiz." dedim. O bana anlamsız bakışlar atarken tek dizimin üstüne çöktüm ve "Ben az önce seni diledim. Sen de bir ömür benim olur musun?" dedim ve o da kabul etti. Sadece bu kadar!"

E oha Leon! Bu ne senaryodur! Gerçekleri bilmesem şurada ben aşık olacaktım sana az kalsın. Kardeş sen buralarda kendini harcatma git film dizi senaryosu yaz! Ayrıca o kadar gösterişe ne gerek vardı? Benim için sadece dilek feneri olan kısım yeterdi. Yağız bir yemekteyken bana masanın üstünden yüzük kutusunu uzatmış ve "Benimle evlenir misin?"diye sormuştu ki bu benim için yetmişti.

"Ah! Hilalciğim çok şanslısın!"

"Yaaa! Çok!"

Sonra soranlara da bu yalanı anlattık. Akşam arabaya bindik ve eve doğru gitmeye başladık. Tabi çıkmadan önce Buğra' ya iyi akşamlar demeyi unutmadım.

Arabada gidiyorduk ve ben artık daha fazla dayanamadan konuşmaya başladım.

"Leon sen ne mükemmel bir kocaymışsın da benim haberim yokmuş! Ya da ne mükemmel bir yalancı mı demeliyim?! İtibarını kurtarmayı kabul ediyorumdan böyle bir teklif ortaya çıkarmak. Helal olsun!" dedim elimle alkış tutarak.

"Ben gerektiğinde romantik olmasını da bilirim. Ama herkese hak ettiği muamele." Yani ona göre ben hak etmiyordum. Niye umurumdaysa?!

Bir süre sessiz kaldım. Sahil tarafından gidiyorduk. Orada dilek feneri satan bir yer gördüm.

"Leon durdur arabayı!"

"Hilal durdun durdun şimdi mi trip atacaksın? Saçmalama!"

"Esas sen saçmalama! Dur şuradan bir şey alacağım." Leon arabayı sağa çekti.

"Ne alacaksın?"

"Bakalım dilek fenerleri gerçekten işe yarıyormuymuş? Senden en kısa sürede kurtulmayı dileyeceğim." dedim en pis sırıtışımla ve göz kırptım. Leon ilk başta bozulmuş gibiydi. Ama sanırım bana öyle gelmişti. Ben arabadan inmiş satıcı adama doğru ilerlerken Leon da arabadan inip yanıma geldi.

"Ben de senden kurtulmayı dileyeceğim. İkimiz birden dilersek belki garanti olur." dedi ve göz kırpıp ilerledi. Adamın yanına gittik. İstediğimiz renkte seçecektik. Aslında en sevdiğim rengin mavi olmasına rağmen buradaki pembenin tonu çok hoşuma gitti. Bu yüzden ben pembeyi seçtim. Leon'un eli ilk başta maviye gitmişti. Sonra gözlerime baktı ve vazgeçip yeşil olanı aldı. Ben tam kendiminkinin parasını ödeyecekken Leon engel oldu.

"Çok güzel bir dilek dileyeceksin. Böyle bir şeye ben vesile olayım." dedi alayla gülerek. Bir şey demedim ve arabaya bindim.

Eve gidince rahat bir şeyler giydim. Leon da üstünü değiştirmişti. Hava iyice kararmıştı artık. İkimiz de bahçeye çıktık. Lambalar pek yanmıyordu. Yeşillikler içinde birçok türden çiçeğin ve birkaç ağacın arasında baş başaydık. İkimiz de fenerlerimizi yaktık.

Aslında ilk başta amacım gerçekten Leon'dan kurtulmayı dilemekti. Ama içimden o anda bunu dilemek gelmedi. Dileyemedim. Bu yüzden tasarım yarışmasını kazanmayı diledim. O sırada Leon'a baktım. O da kendi dileğini dilediğini anlatmak için kafasını salladı. Onun dileği zaten belliydi.

Dilek fenerlerini aynı anda gökyüzüne bıraktık. Bir süre onların arkasından baktık. Çok güzel bir manzaraydı. Pembe ve yeşil de o sırada karanlık gökyüzünde birbirine çok uymuşlardı.

Leon'un ağzından

Asıl amacım 6 ayın çabucak geçmesini dilemekken bir anda 6 ay hiç bitmesin diye dilerken bulmuştum kendimi. Hilal'inkinin tam zıttı bir dilekti yani. Bir süre ikimiz de dilek fenerlerinin arkasından baktık. Sonra da birbirimize bakmaya başladık. Belki de ilk defa birbirimize içten bir şekilde hafif de olsa gülümsedik. Pembe ve yeşil dilek fenerleri karanlık gökyüzünde iyice belirsizleşene kadar birbirimize bakmaya devam ettik.

Leon'un anlattığı evlilik teklifi sizce nasıldı?

Umarım bölümü beğenmişsinizdir😊

SENDE KENDİMİ KAYBETTİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin