Eski Sevgili

4.9K 190 237
                                    

Hilal'in ağzından

Bir haftadır Ankara'daydık ve Leon'la aynı odada kalma işinde şimdilik bir sıkıntı yoktu. Bu süre içinde annemlerle beraber bir gün Beypazarı'na gitmiştik. Diğer günlerde ise Altınpark ve Ankara Kalesi'ne gitmiştik. En önemlisi de Anıtkabir gezisiydi. Ben defalarca gitmiş olmama rağmen hala heyecanla giderim. Leon uzun yıllar Ankara'ya gelmediği için o da Anıtkabir'e seve seve gitti. Yarı Yunan olmasına rağmen Anıtkabir'e seve seve gitmesi hoşuma gitmişti. Sadece benim değil babamın da öyle. Ama ne babam ne de ben bu konuda tek kelime etmedik. Günler böyle geçmişti işte. Leon'un yüzü de iyileşmişti bile.

Sabah odaya giren güneş ışıklarıyla olan mücadelemi kaybettim ve yeni bir güne uyandım. Bir süre öyle boş boş tavana baktım. Sonra yavaş yavaş kendime geldim. O sırada Leon'un bir elinin saçlarımda olduğunu fark ettim. Hızla elini ittirdim. Bu hareketim karşısında o da uyandı.

"N'oluyor ya?!"

"Elin saçımdaydı. Saçımın bir teline dahi elin değsin istemiyorum!" dedim ve yataktan kalktım. Annemler bu saate kadar çoktan aşağı inmiş olurlardı. Bu katta olmadıklarını bildiğim için dolaptan kıyafetlerimi aldım ve banyoda rahat rahat hazırlandım. Odaya geldiğimde Leon da hazırdı. Beraber aşağıya indik. Annem mutfaktaydı. Babam ise sofrada oturuyordu.

"Günaydın baba."

"Günaydın kızım. Seni gördüm ya güneş daha yeni doğdu işte." Hemen gidip sarıldım babama.

"Günaydın Cevdet baba." Babam Leon'u görünce suratını buruşturdu.

"Sen bugün de mi uyandın ya?!" Babamın lafı üzerine Leon'un da suratı asıldı. Ben ise gülüyordum. Sonra damadının kurtarıcı meleği geldi ve kahvaltıya başladık. Biraz sohbet muhabbetten sonra annem lafa girdi.

"Çocuklar bu akşam siz yemeğe mi çıksanız?"

"Hep beraber çıkarız anne."

"Yok kızım. Siz başbaşa çıkın. Karı-koca bizim yanımızda bunalmışsınızdır." Ne alakası var annem ya? İcat çıkarma başımıza. O sırada Leon lafa girdi.

"Yok anneciğim. Sizin yanınızda ne bunalması!" Hah! Bozuk saat bile günde iki kez doğruyu gösterirmiş. Konuş Leon! "Sizlerle vakit geçirmek bizler için de çok keyifli. Ama karımla baş başa çıkacağım bir yemek fırsatını da tepmek istemem." Gülüşüm yüzümde dolmuştu. Ne diyordu bu?

"Allah Allah! Tepmek istememene çok şaşırdım."

"Niye ki Cevdet babacığım?"

"Eşeklerin tepmesinden doğal bir şey yoktur da o yüzden." Şu an babamın lafının üzerine Leon'un suratının aldığı şekle bile gülemiyordum. Sonra Leon'a döndüm.

"Aşkım biz buraya annemler için geldik. İstanbul'da zaten baş başa kalacağız."

"Bence de kızım haklı. Oturun oturduğunuz yerde. Sen de böyle gereksiz öneriler ortaya atma Azize."

"Hiç de bile gereksiz değil. Kızını paylaşmak istemiyorsun diye çocuğa günlerdir etmediğin laf kalmadı. Bu akşam o yemeğe çıkacaklar! Konu kapandı." Sonra bana döndü. "Sen de bizi düşünmeyi bırak. Bana da sonra teşekkür edersin." Teşekkür? Sebep? Yok sana teşekkür falan! Leon ise pis pis sırıtıyordu. Annem devam etti sonra.

"Hem ben sizin yerinizi bile ayırttım. Akşam gidersiniz." E yuh anne! Leon gülümseyerek konuşmaya başladı.

"Teşekkürler Azize anne."

"Öyle kuru kuruya bir teşekkür olmaz."

"Peki ne istersiniz?"

"Torunum kız olursa benim adımı verin olur biter." E anne yuh! Sen de mi toruncu çıktın? Orada Haluk baba burada sen! Leon ise gülüyordu.

SENDE KENDİMİ KAYBETTİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin