Ankara

4.8K 227 236
                                    

Hilal'in ağzından

Son konuşmamızdan sonra Leon'la tek kelime bile konuşmamıştık. Açıkçası ona gerçekten üzülmüştüm. Bana yaptıklarına rağmen onun acısını paylaşabilirdim. Onu anlayamasam bile yükünü hafifletebilirdim. Ona yoldaş olabilirdim. Yeliz'den dolayı sevmekten korkuyordu. Bunu biliyordum. Ben onun korkularıyla savaşabilirdim. Ona dost olabilirdim. Ama görüyorum da bunları yapmamın Leon için önemi yok.

İyi niyetin saflık, affetmenin aptallık olarak görüldüğü ve bunları kullanıp sürekli can yakan ama nasıl olsa affeder denir umursanmadığı bir devirdeyiz. Ve sanırım Leon da bu düşüncelerin öncüsü. Bu yüzden hiçbir şey yapmayacağım. Bir süre ailemle kalırım. Kafamı boşaltır, rahatlar gelirim. Sonra da şirkette işlerim başlayacak zaten. Onlarla ilgilenirim. Ve sonra da zaten boşanmış oluruz. Oyun biter.

Bugün Buğra ve Bora'yla çok eğlendim. Bora beni görünce çok mutlu olmuştu. Veliler kendi aramızda çok güzel sohbet etmiştik. Buğra da hep oğluyla ilgilenmişti. Bu yüzden çok konuşamamıştık. Bora arkadaşlarına onunla nasıl kek yaptığımızı zevkle anlatıyordu. Biz de onu izledik. Sonra gün bitti. Buğra ve Bora beni eve bıraktı. Yolda gelirken Bora bana 'Sen benim hilalim değil güneşimsin Hilal ablam.' dedi. Ben de arkada onun yanında oturduğum için hunharca onu öpmeye başladım.

Sonunda eve varmıştık. Leon'a görünmeden hızla odama çıktım. Valizimi zaten hazırlamıştım. Hemen üstüme rahat bir şeyler giydim ve aşağıya indim. Leon salondaki koltukta oturmuş viski içiyordu. Zıkkım içsin diyeceğim ama zaten içiyordu.

"Gidiyor musun?"

"Sence?"

"Hep mi gideceksin?" Adımlarım dondu o sırada. Hareket edemedim. Ne demekti şimdi bu? Arkamı bile dönmeden konuştum.

"Ne saçmalıyorsun şimdi?"

"Hep gitmek zorunda mısın?"

"Sorumlusu sensin."

"Biliyorum." Çok kısık sesle söylemişti bunu. Duymam bile bir mucizeydi. Bir şey söylemedim. Onun da söylemesine fırsat vermeden kapıyı çarpıp çıktım. Ankara'ya uçakla gidecektim. Havalimanından da taksiye binip eve geçerdim. Annemlere de sürpriz olurdu.

Yorucu olmayan bir yolculuğun ardından sonunda evime gelebilmiştim. Burası benim için esas tatil olacaktı sanırım. Yol boyunca Leon aklımdan çıkmamıştı. Sonra kızdım kendime. O şimdi kim bilir hangi kadınla eğleniyordu? Ben onu mu düşünecektim? Kapıya geldim ve zile bastım. Kapıyı annem açtı.

"Hilal! Kızım! Çok özledim seni bi'tanem." dedi hemen boynuma atladı.

"Ben de seni çok özledim Valide Sultan." Bir süre daha ikimiz böyle kaldık.

"Anne buraya özlemle geldim ve size doyamadan ölmek istemiyorum. Sanırım birazdan evlat katili olabilirsin." Hemen ayrıldı.

"Ay şaşkınlıktan ne yapacağımı şaşırdım! İnsan bir haber verir! Hazırlık falan yapardım."

"Yok ya! Zaten tok geldim." Bu sırada içeri geçmiştik ve babam da aşağıya inmişti.

"Azize kim... Serçem!" Babam evi inletircesine bağırıp yanıma geldi. Bu sefer o annemden daha sıkı sarılıyordu.

"Serçem seni çok özlemişim."

"Ben de sizleri babam." Sonunda ayakta kalmak yerine oturmayı akıl edebilmiştik. Bir yanıma annem diğer yanıma babam oturmuştu. Babam hemen başladı.

"Zayıfladın mı sen? İyi bakmıyor mu sana o hergele?" O hergele bana neler neler yapıyor bir bilsen baba!

"Yok babacığım. Ne zayıflaması? Sana öyle gelmiştir." Annem o sırada lafa girdi.

SENDE KENDİMİ KAYBETTİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin