Gecenin Güneşi

5.8K 241 129
                                    

1,25 Bin okunma ve 100 vote için çok teşekkür ederim😊 Bugün sabah paylaştığım bölüm dahil 4 bölüm paylaşmaya çalışacağım.
İyi okumalar😊

Leon'un ağzından

Hilal hiç öpüşmemişti. Yani gerçekten aşık olacağı adam onun her şeyinin ilki olacaktı ve ben daha nişanlısıyla bile öpüşmeyen bir kızı geçen hafta arkadaşımı ayartmakla suçlamıştım. İçime bir pişmanlık dalgası yayıldı ama bu konu hakkında özür dilemeyecektim!

Hilal'in kimseyle öpüşmediğini öğrenince nedensizce rahatlamıştım. O gerçekten farklıydı. Daha doğrusu doğru olan oydu. Biz yanlıştık. Ama bu durumdan dolayı Hilal'le gurur duyduğumu ona tabiki de söylemeyecektim. Bu yüzden yüzüme alaycı bir ifade yerleştirdim.

"Ay demek hiç öpüşmedin! Çocuk da haklıymış yani seni kim ne yapsın? Hatta o çocuk seninle evlenme kararı aldı? Bak fırsatını bulunca hemen de seni bıraktı!" deyip gülmeye başladım ama Hilal'in suratına baktığımda bu terk edilme durumunun onu nasıl yıktığını görmemle gülmeyi kesmem bir oldu. Yine yapacağımı yapmıştım.

"Öpüşmeme konusu komik bir şey mi? Burası ne Amerika ne de Atina! Buradı Türkiye oğlum! Burada dikkatli olacaksın!"dedi ama Yağız konusuna cevap vermedi. Gerçekten kırıldığını şimdi anladım. Başka bir şey söylemeden tekli koltuklardan birine oturdu. Dizlerini karnına çekti kafasını koltuğa yasladı ve eline almış olduğu kitabı okumaya başladı. Biraz çabaladım ve okuduğu kitabın adını gördüm. Zülfü Livaneli/Huzursuzluk... Uzun bir süredir en çok okunanlarda olan bu kitabı neden şimdi okuduğunu anlamadım. Çünkü kitap okumayı sevdiği anlaşılıyordu. Bu düşüncelerimin saçma olduğunun farkına vardım ve kafamı yastığa koyup uyumaya çalıştım. Aslında elindeki kitap sevdiğim bir kitaptı ama aramız böyleyken onunla bu kitap hakkında konuşamazdım. Gerçekten kitap okumayı seven birini bulmak zordu.

Bir süre uyumak için çabaladım. Ama bir türlü uyuyamıyordum. Sanırım Hilal'in ahı tutmuştu ya da ben vicdandan dolayı uyuyamıyordum. Madem uyuyamıyordum Hilal gelip uyuyabilirdi. Doğruldum tam Hilal'e seslenecektim ki elindeki kitabın düşmek üzere olduğunu fark ettim. Hilal o pozisyonda uyuyakalmıştı. Sanırım gerçekten yorgundu. Ama böyle uyumaya devam ederse sabaha kadar her yeri tutulabilirdi.

Bir ara uyandırmayı düşündüm. O kadar masum uyuyordu ki kıyamadım. Gerçekten ne olmuştu bilmiyorum. Benim hala Hilal'den nefret etmem gerekiyordu!

Hilal'i uyandırmamaya dikkat ederek kucağıma aldım. O da sanki bunu bekliyormuş gibi hemen kucağıma yerleşmeye çalıştı. Omzuma bir yastık misali kafasını yerleştirdi ve kollarını boynuma sardı. Şimdiye kadar birçok kadınla çok daha yakın pozisyonlarda bulunmuş olmama rağmen Hilal'le bu yakınlığımız heyecanlanmama sebep oldu. Eğer kafası sol omzumda olsaydı oradan bile kalp atışımın sesini duyup uyanabilirdi.

Bu kadar gerilmiş olmama rağmen sanki yıllardır kollarım Hilal'i bekliyordu. Kafamı biraz sağa doğru çevirdiğim anda dudaklarımız birbirine çok yakındı. İlk öpücük... Hilal'in ilk öpücüğünün sahibi olmak... Hemen bu saçma düşünceleri kafamdan attım ve onu uyandırmadan yatağa kadar taşıdım. Boynuma dolanmış kollarını yavaş bir şekilde ayırdım. Hilal yine yerleşmeye çalıştı yatakta.

Amacım Hilal'i yatağa yatırdıktan sonra onun oturduğu koltuğa oturup kitap okumaktı. Ama Hilal'in yatağın diğer tarafına doğru yayılmış saçları beni yine çekmişti! Yatağın etrafında dolandım ve diğer tarafına uzandım. Hilal'in sırtı dönüktü ama saçları...

SENDE KENDİMİ KAYBETTİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin