Güven

4.9K 204 166
                                    

Hilal'in ağzından

Gümüşlük'e gitmemizin üzerinden 6 gün geçmişti. Leon'a yapacağım sürprizin her adımı tasarlamıştım. Bunun için Leon ne kadar kızsa da sürekli sahil tarafında yürüyüşe çıkmıştım. Biraz derinlere gidince mağaramsı bir taş oyuntusu olduğunu fark ettim.

Aslında o kadar mükemmel bir sürpriz değildi ama en azından onu mutlu ederdi. Bu 6 gün içinde Leon'la her dışarı çıktığımızda bir şeyleri aldım. Mesela piknik sepeti. Leon onu ne yapacağımı sorduğunda takı ve parfümlerimi koyacağım cevabını alınca şaşkın şaşkın baksa da ses etmedi. Örtü ve minder işini de oteldekiler sayesinde halletmiştim. Mutfaktakilerle anlaşmıştım sandviçleri ben yapacaktım. Tamam alt tarafı bir sandviçti ama benim elimden olsun istiyordum. Bir de yanına küçük bir pasta yapacaktım. Mumları da bulmuştum bir yerden. Limonata da el yapımı olacaktı. Yani ben yapacaktım.

O mağaramsı oyuğa gidecektim. Örtü ve minderleri serip Leon'a burayı tarif edecektim. Dolaşmaya çıktığımda ayağımı burktuğumu, gelip bana yardım etmesini söyleyecektim. Kitabı zaten almıştım. Leon görmesin diye canım çıkmıştı. Sonra kitapta onun bana söylediği sözü bulup altını çizdim. Ve son olarak da dilek fenerleri. Leon'la tek normal anımız onlar olabilirdi belki de. Bu sefer de pembe ve yeşil almıştım. İki tane de mavi almıştım. Bir ip bulmuştum. Fenerleri bağlayabilecektik. Ortam karanlık olduğu için iki tanesini de sonra bırakacaktık. Yani benim planım buydu.

Ona karşı ne ara bu kadar yumuşadım bilmiyorum ama ona alışmıştım. O da bana öyle. Artık benim evlindiğimiz ilk gün düşündüğü gibi kötü birimi olduğumu düşünmüyordu. Aramız iyiyde ve birbirimize bir süre daha katlanacaktık madem en azından iki iyi dost olabilirdik. İleride anlatınca güleceğimiz anılarımız olabilirdi. Leon'a içimi dökmek istiyordum. Beni anlamasını. Ve açıkçası onun da bana içini dökmesini istiyordum. Leon'u bu hale getiren, kadınlardan bu kadar nefret ettiren şeyi öğrenmek istiyordum. Onun yaralarını sarmak istiyordum. Saramasam bile acısını paylaşıp onun yükünü hafifletmek.

Ben odamda oturup bunları düşünüp dalmışken kolyemle oynadığımı fark ettim. Leon bu kolyeyi boynuna taktığından beri hiç çıkarmamıştım. Denize bile bu kolyeyle giriyordum. Hatta Leon dalga bile geçmişti.

"Madem benden bir nişane taşıyarak denize gireceksin bari alyansını çıkarma. Kurtlar alyansı görünce kaçar kolyeyi değil küçük hanım." demişti. Ben ise sadece gözlerimi devirmekle yetinmiştim.

Aramız düzeliyordu düzeliyordu ama Leon hala Atina Öküzü tavırlarından vazgeçmiyordu. Bu 6 gün boyunca ben hep koltukta yatmıştım. Ama lordumuz kocaman yatakta yayılarak uyumuştu. Hatta ilk gün beraber uyuduğumuz için sürekli "Yatak sensiz ne kadar da geniş ne kadar da rahat! Bilseydim ilk gün de seni koltukta yatırırdım. Meğer yatağın dörtte üçünü sen kaplıyormuşsun." deyip durdu. Şeytan bunun neyine sürpriz dese de ben saf saf onu susturdum. Beni düşüncelerimden ayıran Leon'un sesi oldu.

"Hilal. Hadi hazırlan yemeğe inelim."

"Tamam geliyorum."

"Sen uzaklara dalmış ne düşünüyordun?"

"Hiiiç."

"Hilal!"

"Evlendiğimizden beri annemlerle sadece telefonda görüşüyoruz da bir ara ziyarete mi gitsek?" diye bir yalan uydurdum. Gerçi uzun zamandır da aklımdaydı. Tam yalan değildi yani.

"Bakarız."

Sohbeti daha fazla uzatmadım ve hazırlanmaya başladım.

Leon'un ağzından

SENDE KENDİMİ KAYBETTİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin