Can ve İlk

4.4K 219 213
                                    

Hilal'in ağzından

Şirkette Leon'un odasında gördüğüm adam beni çok tedirgin etmişti. Leon'u ölümle tehtid etmişti. Leon'un ölümü, Leon'u kaybetmek... Sanki birisi şah damarımı kesmiş, oluk oluk kan kaybediyorum, canım çok yanıyor ama ben ölmüyorum. Leon'a bir şey olursa geriye benden ne kalır bilmiyorum. Ya da benden bir şey kalır mı? Sanmıyorum.

Arabayla eve doğru ilerliyorduk. Tek kelime etmiyordum. Edilecek kelime, söylenecek söz var mıydı bilmiyorum. Adamın yüzü, sesi, söyledikleri aklımdan çıkmıyordu. Geçen her saniyede sakinleşeceğime, sanki kalbime daha da bir ağırlık çöküyordu. Kalbimi beni hiç uyuşturmadan, söküyorlardı sanki. Hayatımda atabileceğim en büyük çığlığı atabilecek kadar acı çekiyordum ama çığlık falan atamıyordum. Atacağım her çığlık içimde patlıyordu.

Bir süre daha sessizce eve ilerledik. Ne yapmamız gerektiğini bilmiyordum. İhaleyi ayrıntılarıyla öğrenmek istiyordum. Bir ihale yüzünden bu korkuyu yaşamak istemiyordum. Sonunda eve gelmiştik. Ben hemen arabadan indim ve koşarak eve çıktım. Leon'a bakmıyordum bile. Önce kendimi toparlamam lazımdı.

Üstümdekilerden kurtuldum ve kendimi duşun altına attım. Bir süre hiçbir şey yapmadan öylece bekledim. Sonra bir anda gözyaşlarım, duşluktan akan suya karışmaya başladı. Ağlamak tıpkı gözyaşların gibi içinden damla damla da olsa acıyı, endişeyi, korkuyu götürür müydü bilmiyorum. Ama rahatlattığı kesindi. Kendime bir türlü hakim olamıyordum. Hıçkırıklarıma hakim olmaya çalışıyordum ama becerebildiğimden emin değildim. Sanki atamadığım çığlıklar benden hıçkırık olarak kurtuluyordu.

Adamın sadece tehtidi üzerine bu hale gelmiştim. Böyle bir şeyi yapsa kim bilir ne hale gelirdim. Düşüncesi bile gözyaşlarımı hızlandırmaya yetmişti. Suyun altından çıkarsam gözyaşlarımı daha kolay dindirebilirim gibi bir mantık kurarak daha hiç başlayamadığım duş kısmını çabucak bitirmiştim. O an neyseki banyoya temiz kıyafetlerimi alıp da girmeyi akıl edebilmişim. Bunun bile daha yeni farkına varabilmiştim.

Pijamalarımı üstüme geçirdim. Saçımı bir havluyla öylesine sardım ve duştan çıktım. Leon çoktan pijamalarını giymiş, yatakta oturmuş beni bekliyordu. Gözlerimin ve burnumun kızardığına emindim. Bu yüzden yüzümü saklamaya çalıştım. Kafam önüme eğik bir şekilde onun önünden geçip gittim. Şimdi ona arkam dönüktü. Tarağımın bulunduğu çekmeceyi açıp tarağımı aldım. Pencereden dışarıya bakıyordum. Tarak hala elimde öylece duruyordu.

O sırada arkamda bir hareketlilik hissettim. Leon sanırım bana doğru geliyordu. Şimdi en son isteyeceğim şey Leon'un ağladığımı fark etmesiydi. Umarım sadece arkadan sarılır sonra da giderdi diye içimden geçirdiğimi hatırlıyorum. Tahmin ettiğim gibi Leon arkadan gelip bana sarıldı. Bir süre ikimiz de konuşmadık. Şu anki sessizlik ikimizin en güzel sesiydi. Leon beni iyice göğsüne yaslamıştı. İşte huzur. Ben bu huzuru kaybedemezdim. Sonra Leon'un içinden şefkat akan sesi kulağıma geldi.

"Banyoda ağladığını biliyorum. Kulağımı kapıya dayayıp seni dinledim. Hıçkırık seslerin geliyordu." Çoktan anlamıştı.

"L-Leon ben..." Derin bir nefes aldım. "Ben kaybedemem seni." Bir süre bekledim. Kelimeleri toparlamaya çalışıyordum. Bu sırada yanaklarım yeniden ıslanmaya başlamıştı. "Dayanamam ben."

"Canın çok yanar biliyorum..."

"Hayır yanmaz." diye lafını böldüm. "Yanmaz. Çünkü sen gidersen benim yanacak bir canım kalmaz. Benim aşkım da sevdam da kalbim de aklım da canım da sensin." Leon beni daha da sıkı sardı.

"Ağladığını anlayınca aslında çok kötü oldum. Ama engel olmak istemedim. Rahatlarsın diye düşündüm."

"Ama rahatlamadım!"

SENDE KENDİMİ KAYBETTİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin