Pansuman

4.8K 206 225
                                    

Hilal'in ağzından

"L-Leon ben... ben ö-özür dilerim... n'aptım ben?" Gözlerimden gelen yaşlara engel olamıyordum. Her yerim titriyordu. Öylece ona bakıyordum. Leon'un omzu kanlar içindeydi. Kollarını iki yana açtı ve konuşmaya başladı.

"Eğer kırgınlığın böyle geçecekse devam edebilirsin. Geçmiyorsa ama biraz da olsa azaltıyorsa da olur. Devam et. Hadi!" Bunları gülerek söylüyordu. Titreye titreye zar zor onun yanına gittim. Koluna bakmaya çalışıyordum. Gözyaşlarım görüşümü bulanıklaştırıyordu. Ama silmiyordum bile.

"B-ben... Çekilirsin diye öylesine attım. Gerçekten bilerek olmadı. Özür dilerim. Özür dilerim. Çok özür dilerim."

"Hadi devam et. Eline ne geliyorsa fırlat hadi." Gülüyordu hala. Canı acımıyor muydu?

"Canın acıyor olmalı. Gel bir bakalım."

"Hayır. Konuş. Kus öfkeni. Hadi!"

"Saçmalama!" Gömleğinin düğmelerini açmaya çalışıyordum ama ellerim titrediği için çok zorlanıyordum.

"Neden çekilmedin ya? Neden? Özür dilerim." Elini yanağıma getirdi. Gözyaşlarımı siliyordu. Benim silmekle bile uğraşmadığım gözyaşlarımı o siliyordu. Ben ise sonunda gömleğinin tüm düğmelerini açabilmiştim.

"Gel hadi! Sen yatağa otur. Ben pansuman malzemelerini falan getireceğim." dedim ve kendi üstümdeki kazaktan elimle biraz yırttım. Beynim durmuştu ya da uçmuştu. Aklıma son anda bu gelebilmişti. Elimdeki kumaş parçasını ona uzattım.

"Sen bununla oraya bastır. Yani öyle yapılıyordur herhalde. Ben aşağıdaki banyodan ilk yardım çantasını alıp geleceğim. Onun içinde pansuman için gerekli olan şeyler olacaktı." dedim. Tam arkamı dönüp gidiyordum ki Leon elimden tutup beni durdurdu.

"Beni bu kadar düşünme. Hak etmiyorum. Zamanında senin canını çok yaktım ve sonradan ilgilenmedim bile. Sen de şimdi ilgilenme. Gerek yok."

"Var!" dedim ve elimi kurtarıp hızla aşağı indim. Bacaklarım titriyordu ve koşarak merdivenlerden indiğim için son beş basamak kala yere düştüm. Elimin içi ve dizim acıyordu ama umursamadan hemen ayağa kalktım. Şimdi kendimle uğraşamazdım. Banyoya gittim ve ilk yardım çantasını alıp tekrar yukarı çıktım. Leon gülerek beni bekliyordu. Burada onun canı acıyor diye ben ölüyordum ama o gülüyordu!

Şu an umursamamam gerekiyordu bu durumu. Çünkü hatalıydım. Sessizce yanına gittim. Bir bacağımı altıma alarak diğerini ise sarkıtarak yatağa oturdum. Az önce gömleğinin tüm düğmelerini açmıştım ama çıkarmamıştım. Şimdi onu yapıyordum. Bu kadar üzülmeme rağmen yine nefesim kesilmişti. Köprücük kemiklerine takılı kaldı bir ara gözlerim. Ama şimdi bunları düşünmenin sırası değildi. Ellerim artık titremiyordu. Bu iyiydi. Gözlerim yarasına takılı kaldı.

"Hilal sen niyeti bozdun galiba? Kollarıma koşmak kısmını atlamak ve sonraki bölüme mi geçmek istiyorsun? Tamam olur. O da olur."

"Vazo kafana da gelmedi. Bu saçmalıklar nereden geldi acaba?" Sonra durgunlaştım. "Gerçi iyi ki de gelmedi."

Yara çok derin değildi neyse ki. Vazo tam denk gelmemişti. Sıyırmış gibiydi ama bir iki cam parçası saplanmıştı. Çok ağır değildi yarası. İçimden şükürler ediyordum. Elime çekmecemden cımbız aldım.

"Leon cam parçalarını bununla çıkaracağım. Çok acır mı bilmiyorum. Acırsa bacağımı sıkabilirsin." Leon bana imalı imalı bakınca gözlerim kocaman oldu.

"Sen ne fesat herifsin ya! Yatak örtüsünü sık canın acırsa!" Beni susturan Leon'un beni ağzımın yanındaki gamzemden öpmesi oldu. Gamzem yandı, bitti, yok oldu.

SENDE KENDİMİ KAYBETTİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin