Aile Krizi

6.3K 229 130
                                    

Sabah uyandığımda sanki doğduğumdan beri hiç uyumamışım gibi yorgundum. Hiç uyanmak istemiyordum. Aklıma dün gece geldi ve o kadar sinirlendim ki hemen uykum kaçtı. Yatakta oturur pozisyona geçtim ve yanımda uyuyakalmış Leon'u görmemle şok geçirmem bir oldu. Ama Leon dün gece oturur pozisyondaydı. Şimdi ise uzanıyordu. Yani uyuyakalmamıştı. Direkt yanımda uyumuştu. Hemen hızlı ve sert bir biçimde onu dürtmeye başladım.

"Kalk Leon. Kalk kalk kalk kalk!"

"Ne var Hilal?!"

"Sen ne hakla benim yanımda uyuyorsun be!"

"Kocan olmanın bana verdiği hakla."dedi pis pis sırıtarak. Doğru ya kocam! Biz onunla evliydik. Daha yeni mi gelmişti aklına kocam olduğu? Çok da umurumdaydı! Dün gece bana ne demişti? Evdeki masadan, halıdan, sandalyeden farkım yoktu! Madem öyle ben de ona göre davranacaktım. Bundan sonra hem onun beni kırmaması hem de benim sinirlerimin bozulmaması için onunla konuşmayacaktım. Hem masa, sandalye veya halı konuşmazdı değil mi?

Hiçbir şey söylemeden yanından kalktım. Banyoya doğru gidiyordum ki Atina Lordu bana seslendi.

"İyi misin?" Dün o kadar hakaret etmişti şimdi de nasıl olduğumu mu soruyordu?! Dengesiz!

"Ne o? Eğer kötüysem susacak, iyiysem kötü olmam için mi uğraşacaksın?" Benim sözlerim üzerine suratı düştü.

"Senin halini hatrını soranda kabahat!" dedi ve yataktan kalkıp odamdan çıktı. Elbette ona böyle davranacaktım. Hemen kollarına mı koşmamı bekliyordu? Lord Kılıklı Öküz bana halimi hatrımı sorduğu için şükretmem mu gerekiyordu? Beni bu hale getiren zaten kendisiydi. Şimdi de eserinin durumunu mu merak ediyordu? Onu hiçbir şekilde umursamama kararı aldım ve duş almak için banyoya yöneldim.

Leon'un ağzından

O gece Hilal resmen sinir krizi geçirmişti. Ve onu bu hale getiren bendim! İyi de zaten benim istediğim de bu değil miydi? En başından beri amacım buydu hatta daha da fazlasıydı. Peki ya şimdi? Şimdi neden ona karşı böyle yumuşamıştım? Gözlerinden süzülen gözyaşları, gökten yağan ateşmiş misali kalbime düşüyor ve orayı yakıyordu. Bana kötü biri olmadığıyla ilgili açıklama yapıyordu ama ben zaten biliyordum bunu. O zaman neden ondan bu kadar nefret ediyordum?

O gece onu odasına taşıdıktan sonra asıl amacım o uyuduktan sonra çıkmaktı. Yalnız bırakmak istemedim çünkü mantıklı düşünecek vaziyette değildi. Biraz geç de olsa uykuya daldığını, nefesinin düzenli hale girmesinden anlamıştım. Aslında tam kalkıp gidecektim ama onun yastığa yayılan saçlarına gözüm takılmıştı. İlk önce elimle okşadım başak rengi saçlarını. Sonra kendimi Hilal'in yanına uzanırken buldum. Saçları yastığa öyle bir yayılmıştı ki kafamı onların arasına gömmem için Hilal'e çok da yakın olmam gerekmiyordu. Kafamı Hilal'in saçlarına gömdüm ve onun eşsiz yasemin kokusuyla adete mest oldum. Şu an bana cennetin kokusunu anlat deseler, bu kokuyu anlatırdım. Hilal'in, en nefret ettiğim ve belki de benden en nefret eden insanın aynı zamanda da karımın saçlarında cenneti bulmuştum. Ve farkında olmadan kendimi çoktan uykuya teslim etmiştim.

O gecenin üstünden tam bir hafta geçmişti. Ve abartmıyorum Hilal tam bir haftadır Hilal benimle konuşmuyordu! Hatta birbirimizi bile çok az görmüştük. Karşılaşmalarımızda Hilal yüzüme bile bakmıyordu. İlk 1-2 gün ona birkaç soru sormuştum ama cevap alamayınca uğraşmaktan vazgeçmiştim. Kendince trip mi atıyordu bilmiyorum ama onun ayağına gidip ondan özür dileyeceğimi düşünüyorsa yanılıyordu. Çünkü ben Leon Mertoğlu asla bir kadının ayağına gitmem.

Ben böyle salonda oturmuş düşünürken telefonumun sesiyke düşüncelerimden ayrıldım. Arayan babamdı. Sahi ya! İkimizi de bir haftadır kimse aramamıştı. Telefonu açtım.

SENDE KENDİMİ KAYBETTİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin