Tanışma

4.1K 202 290
                                    

Leon'un ağzından

Hilal'in sinirle yanımdan uzaklaşmasının üzerinden 4 saat geçmişti. İşlerimi düzene koymuştum. Hilal kesin şimdi kendi kendine bir düzen oluşturmaya çalışıyor ama kesin sadece çalışıyordur. Gidip onun karar vermesinde yardımcı olsam iyi olacaktı. Açıkçası bu benim için bir bahaneydi. Hilal yanımdan 4 saat değil 4 dakika uzaklaşsa kalbim hemen Hilal diye atmaya başlıyordu. Ben bu hallere düşecek adam mıydım be?!

Aslında bu değişimle sanki esas beni bulmuş gibiydim. Bu beni mutlu ediyordu. Şimdi ise içimdeki esas beni, bana hediye eden güzel meleğin yanına gitmek için sabırsızlanıyordum. Adımlarımı her geçen saniye hızlandırarak onun odasına doğru ilerliyordum. Sonunda kapının önüne gelince çalmadan hızla içeri girdim.

Gördüğüm manzarayla sinirlenmeye başladığımı hissettim. Benim masum, savunmasız civcivimin etrafını çakallar sarmıştı. Baş çakal da buradaydı. Buğra... Beraber tabletten bir şeylere bakıyorlardı. Buğra dışındakileri tanımıyordum ama bulurdum ben onları sonra. Civcivimin yanına gidip onun kime ait olduğunu gösterip çakalları kovma vaktim gelmişti. Öyle lafı dolandırmayı sevmediğim için konuya düz bir şekilde dalacaktım. Tabi bunun için en kibar, en nazik, en medeni yolu tercih edecektim.

"Hepiniz defolup gidin lan karımın odasından! Yallah işinize!"

Benim sert ve ciddi bir ses tonuyla kurduğum gayet de mantıklı cümlelerim üzerine Hilal, Buğra ve yanındaki iki tipsiz şaşkın bakışlarını bana dikmişti. Bu kadar tuhaf bakacakları bir şey yoktu bence. İki tipsiz hemen odadan çıkıp gittiler. Buğra hala bön bön bakıyordu. Hilal ise birazdan vücudumdaki her kemiği tek tek kıracak gibiydi. O da her şeye çabucak sinirlenmeye başlamıştı canım!

"Neyse ben çıkayım. Sonra görüşürüz Hilal."

"Kusura bakma. Neyse sonra görüşürüz. Bora'yı da çok özledim. Bir ara bize gelin. O yakışıklıyı da getir de gözümüz gönlümüz açılsın." İkisi de kıkırdadı. Sonra çakalların sultanı odadan çıktı ve gönlümün sultanı bana ters ters bakmaya başladı.

"Leon sen n'apıyorsun?"

"Civcivimi koruyorum." Hilal gözlerini devirdi. Ben de devam ettim.

"O iki tipsiz kimdi?"

"Onlar muhasebendenmiş. Ayrıca evliler!"

"Ben de ne kadar tatlı çocuklarmış bir ara onların maaşına zam yapayım diye sormuştum zaten." dedin şirin bir şekilde gülümseye çalışarak. Hilal kaşlarını çatmış bir şekilde ayağa kalktı. Elini beline koydu ve bana doğru yaklaştı.

"Bir daha böyle saçma sapan tepkiler vermeni istemiyorum."

"Tamam." Hilal bu kadar çabuk kabul etmeme şaşırmış gibiydi.

"N-ne?"

"Tamam. Sen beni uyardın ben de bundan sonra dikkat edeceğim." Hilal gülümseyerek bana baktı.

"Sen ve böyle bir tepki! Şaşırdım doğrusu."

"Bundan sonra böyle." Hilal'in bakışları yumuşamıştı.

"Seni bu kadar kolay affetmemem lazım biliyorsun değil mi?"

"Hak etmediğim halde sürekli bana kıyamamana aşık olduğumu biliyorsun değil mi?"

Hilal gülümsedi. Sonra masasından tabletini aldı. Yanıma geldi. Odanın bir köşesini gösterdi.

"Şuraya mavi ikili bir koltuk ve kahverengi tekli iki tane koltuk almayı düşünüyorum. Yanındaki duvara da küçük raflar taktıracağım. Kitap falan koyacağım. Masayı değiştirmeyeceğim ama üzerine güzel şeyler almayı düşünüyorum. Ne dersin? Sence nasıl olur?"

SENDE KENDİMİ KAYBETTİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin