Limon Çiçekleri 101. Bölüm

Start from the beginning
                                    

"Hem biz de hafta sonu için seni görmeye geldik." diye eşine aldırmadan sözlerine devam etti Lemi Bey. "Sen de bizden uzakta yaşıyorsun, sen de bizden uzakta çalışıyorsun. Hafta sonunu ailenle geçirmek isteyeceğini düşünemiyor mu bu Esra?!"

Lale sinirden dişlerini gıcırdatıyor olsa da bunu belli etmemek için kıyasıya bir mücadele vererek derin bir nefes alıp yine gülümsedi.

"Babacım doğru diyorsun da ben sizden uzakta yaşıyor sayılmam ki, sadece iki saat uzaklıktayım. Hem biz her hafta sonu görüşüyoruz zaten." derken bundan pek de memnun olmadığı sesinden anlaşılmış olacak ki Lemi Bey ona şöyle bir baktı.

"Ne o, pek hoşlanmıyorsunuz bu durumdan galiba Lale Hanım?!"

Lale sinirden başını duvara vurmak istiyordu artık. Neyse ki öyle bir şeye gerek kalmadan annesi bir kez daha imdadına yetişti.

"Saçmalıyorsun ama Lemi!" diyerek yine araya girdi. "Kızcağız ne dese yaranamıyor sana, her dediğine takacak bir şey buluyorsun!"

"Ben ne dedim şimdi ya?!" diye hararetle kendini savunmaya girişti Lemi Bey. "Ne dedim ben şimdi? Hem haksız mıyım Mina söylesene? Hafta sonu için ailesini görmeye geldiyse niye onları bırakıp da Lale'yle görüşmek istiyor bu kız?"

"Babacım, sadece bir-iki saat."

Lemi Bey dönüp kızına baktı. Lale ise küçüklüğünden beri bu anların kritik olduğunu bildiğinden, gözlerini bile kırpmadan, dosdoğru babasının gözlerinin içine bakıyordu. Yalanının ortaya çıkmasını istemiyorsa, babasını ikna etmek için bu saniyeler çok önemliydi. Hep yaptığı gibi başını hafifçe yana eğip gülümseyerek yalvaran bir ses tonuyla "Lütfen." dedi.

Lemi Bey yüzünü buruşturarak derin bir off çekince Lale içinden yükselen zafer çığlıklarını bastırmak için dudaklarını ısırdı. Bunun babasını ikna ettiğinin göstergesi olduğunu biliyordu.

Nitekim babası "İyi tamam." dedi hoşnutsuz bir sesle. "Ama sadece bir saat!"

Lale sevinçle sandalyesini geriye iterek ayağa kalkıp babasının boynuna sarıldı. Bir yandan da bu kadar ikiyüzlü olduğu için kendinden nefret ediyordu. Babası neden bu kadar sevindiğini bilse ne düşünürdü acaba?!

"Bir buçuk olsun muuu?" dedi sonra tatlı şımarık bir sesle. "N'oluuur!"

Lemi Bey yüksek volümlü bir kahkaha attı.

"Lena'nın Leon'dan köpek isteme taktiklerini kimden öğrendiği belli oldu!" derken keyifle güldü.

"Yani yirmi altı yaşında kızı hala bu kadar sıkıyorsun ya Lemi, ben sana ne diyeyim bilmem ki!" diye söylenerek ayağa kalkıp sofrayı toplamaya başladı Mina Hanım.

"Allah Allah ne var bunda ya! Bütün hafta görmüyorum ben kızımı, özlüyorum! Hafta sonu dizimin dibinde otursun istiyorum, bunda ne var?!" Sonra Lale'ye dönüp "Bu annen yine bizi kıskanmaya başladı Laloş." deyince Lale kendini tutamayıp güldü. Evden çıkabileceği kesinleştiği için kuş gibi hafiflemişti. Ah bir de babasını başından savıp bir an önce çıkabilseydi...

Babasını şüphelendirmemek adına fazla hevesli görünmemeye çalışsa da elinde değildi. Kendini merdivenlere attığı gibi basamakları ikişer ikişer çıkmış, üst kattaki yatak odasına girdiği anda da kendini giyinme odasına atmıştı. Dolaplardan birinin kapağını hızla açtıktan sonra yere diz çöküp dolabın içini karıştırmaya başladı. Biraz sonra bağdaş kurmuş bir şekilde yerde oturuyor, kucağındaki ayakkabı kutularının içinde bir şeyler arıyordu. Ne zaman İskenderun'dan onu ziyarete gelseler annesi evi toplama bahanesiyle her bir tarafı didik didik ediyordu. Batu'nun aldığı iç çamaşırlarını bulduğu takdirde soru yağmuruna tutulacağını bildiğinden o da bu çareye başvurmak zorunda kalmıştı. Annesi ne zaman gelecek olsa bütün çekmeceyi boşaltıp iç çamaşırlarını ayakkabı kutularının içine tıkıştırıp dolaba kaldırıyordu. Ama böyle de aradığı takımı bulmak imkansız hale geliyordu! Batu'nun son aldığı kırmızı takımın hangi kutunun içinde olduğunu bulmaya çalışıyordu ki yatak odasının kapısından annesinin sesi duyuldu.

Limon ÇiçekleriiiWhere stories live. Discover now