Limon Çiçekleri 57. Bölüm

2.8K 135 80
                                    

Birkaç saat sonra ortalık aydınlandığında, saçlarında Lale'nin parmaklarının tüy gibi dokunuşlarını hissederek gözlerini araladı Batu. Lale'yi hemen yanı başında, bir elini başına dayamış kendini izlerken, diğer eliyle de saçlarını okşarken bulunca, pencereden içeri sızan güneş ışığından bile daha parlak bir gülümsemeyle kıvrıldı dudakları. Hissettiği mutluluk uykulu gözlerine vurunca ışıl ışıl oldu bakışları. İçindeki aşk eriyip vücudunun her köşesine yayıldı. Kendini dünyanın en mutlu adamı gibi hissediyordu çünkü Lale şu an başka bir yerde başka birileriyle olabilecekken yanına uzanmış kendisini izliyordu.
"Beni mi izliyorsun sen?" dedi yumuşak bir sesle.

Lale gülümseyerek başını salladı. Uyandığından beri Batu'yu seyrediyor, bir yandan da düşünüyordu. Neler nelere şahitlik etmişti bu odanın duvarları. Çocukluğunun masum oyunlarına, ilk gençliğinin isyankarlıklarına, genç kızlığının kendine özgü dertlerine, babası gece çıkmasına izin vermiyor diye yatağa kapanıp ağlamalarına, Melis ve Derya'yla dedikodularına, Seymur'la kahkahalarına, Levin'le kavgalarına, bahçede baş başa oturan Leon'la Selin'i gözetleyebilmek için Levin'le pencerenin arkasına saklanıp kıkırdamalarına, Cemal'le telefon konuşmalarına...Gerçi bu sonuncuyu Batu hiç bilmese iyi olurdu ama! Sonra Leon'un Melisa'yla evlendiği gece buruk bir mutlulukla hazırlanışına, Daniel ve Lena doğduktan sonra onların gürültülerine. Üniversite sınavına girdiği sene heyecanla puanların açıklanışını beklemesine, güldüğüne, ağladığına, üzüldüğüne, sevindiğine... Ve daha pek çok şeye. Ama bütün bunlar yaşanırken, bu odanın ilerde bir gün akıl sır erdiremeyecek kadar aşık olduğu adamla beraber geçirdiği uzun bir geceye şahit olacağı hiç aklına gelmemişti. Batu odasındaydı. Yatağındaydı. Çıplak uyuyordu. Uyumak hakkıydı, gece epey uzun sürmüştü çünkü. Unuttuğu (!) Ne varsa bir bir hatırlatmış, uzun sevişmelerinin an be an teninin her bir köşesine kazımış, hatta kazımakla da kalmayıp hem tenine hem aklına oya gibi işlemişti. Ama garip bir şekilde bu odada bu yatakta Batu'yla beraber olmak hiç tuhaf gelmiyordu Lale'ye. Asıl tuhaf olan bunun tuhaf gelmemesiydi belki de.

Batu'nun hayranlıkla kendisini izlediğini görünce güldü. Sonra uzanarak dudaklarına minik bir öpücük bırakıp geri çekildi. Minik bir öpücüktü belki ama Batu'nun içini kıpır kıpır yapmaya yetmişti. Lale tarafından böyle uyandırılmak öyle bir şeydi ki... Hissettiği huzur tarif edilemezdi. Ama bu uyandırılış şekli huzurlu olduğu kadar da baştan çıkarıcıydı. Lale söz konusu olduğunda bir türlü durulmak bilmeyen kanının yeniden kaynamaya başladığını hissedebiliyordu.
"Ne zaman uyandın?" derken Lale'nin dudaklarına bakıyordu.
Lale "bilmem" der gibi dudaklarını bükünce bu kez Batu uzanıp öptü onu.
"Yapma şunu, dayanamıyorum." diye mırıldandı.

Lale bir şey söylemeden elini usulca Batu'nun yüzünde dolaştırmaya başlayınca Batu hafifçe tutup bileğinin içini okşadı. "Uyandığımda seni yine yanımda bulamayacağımı zannettim. Güya senden önce uyanacaktım bu sefer, gitmeye kalkarsan engel olayım diye. Ama sen yine benden önce uyanmışsın. Neyse bu sefer kaçmadın." dedi şakayla karışık bir ciddiyetle.

Lale'nin yüzünden hüzünlü bir gölge geçti. "Böyle konuşma n'olur." dedi titrek sesiyle. "Artık hiçbir yere kaçamayacağımı görmüyor musun?"

Batu dayanamadı gözlerine yerleşen o hüzne. Uzanıp tekrar öptü onu dudaklarından.

"Hem ben nasıl kaçayım ki, burası benim evim. Esas ben senin kaçacağından korkuyordum, o yüzden senden önce uyandım herhalde."

Batu güldü. "Ben sen miyim? Kapıdan kovsan bacadan girerim, yine gitmem."

Lale gülerek Batu'nun alnını okşadı yavaşça. Sonra eli sağ kaşının kenarındaki dikiş izinin üzerinde durakladı. "Levin yaptı bunu değil mi? İstanbul'da karşılaştığınız gece?" derken bu kez biraz öncekinden daha titrek çıkmıştı sesi.

Limon ÇiçekleriiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin