Limon Çiçekleri 34. Bölüm

3.3K 286 62
                                    

Batu ön caddeden geçen polis arabasının siren sesleri nedeniyle istemeyerek gözlerini araladığında aklından geçen tek şey uykusu açılmadan tekrar dalarak biraz daha uyumaktı. Ne zamandır bu kadar rahat bir uyku uyumamıştı, uykuları epeydir bölük pörçüktü. Hep içinde adını koyamadığı bir huzursuzlukla uyanıyordu. Oysa bu sabah öyle olmamıştı. Gerçi hala sabah mıydı bilmiyordu ama? İliklerine kadar yayılan tatlı bir huzur vardı içinde. Dün gece olanlar parça parça aklına gelmeye başlayınca yüzünde halinden memnun bir sırıtmayla ağzını kocaman açarak esnedi. Sesi çıkmadığına göre Lale hala uyuyor olmalıydı. 'Ne de olsa alışkın değil' diye düşünerek keyifle gerindikten sonra onu uyandırmak için yatağın diğer tarafına dönecekti ki... Yatağın diğer yarısının bomboş olduğunu fark etti. Parmakları Lale'nin sıcak tenine değil, buz gibi çarşaflara değmişti. Gözlerini hızla açarak yana döndüğünde yatakta yalnız olduğunu gördü. Neredeydi bu kız? Banyoda mıydı acaba... Gerçi hiç ses gelmiyordu ama? Belki de erken uyanmış, yatmaktan sıkılınca da yine play station oynamak için salona geçmişti. Kendi kendine gülümseyerek kalktı yataktan ve bir boxer geçirdi üzerine. Gözlerini ovuşturup esneyerek odadan çıktı.
"Lale?? Lale nerdesin?" Diye seslenirken gerinerek esniyordu bir yandan da.  "Lale? Uyanır uyanmaz ilk düşündüğün şey play station mı senin ya, bak bozuluyorum ama..! Yatakta beni tek başıma bırakıp gitmişsin aşk olsun." Diye gülümseyerek salona doğru yürüdü. Ama salon bomboştu. Mutfak ve banyo da öyle.

Batu'nun içindeki o tatlı huzur ışık hızıyla yok olmuş, yerini öfkeli bir endişe ve panik almıştı. Evin diğer iki odasını da hızla dolaştı. Ama yoktu Lale. Hiçbir yerde yoktu! Kendisi gibi kıyafetleri de ortada yoktu. Dün akşam kanepenin üstündeyken çıkarıp bir kenara fırlattığı o kıyafetlerin hiçbirinin bıraktıkları yerde olmadığını görünce ne olup bittiğini sonunda idrak edebilmişti. Lale gitmişti. Hem de tek kelime etmeden... Gittiğini söyleme zahmetine bile girmeden... Arkasına bakmadan... Kapıyı vurup gitmişti. İnanamıyordu böyle bir şey yapabildiğine. Önceden yaşadığı tek gecelik ilişkiler için kendisine sapık muamelesi yapan Lale Hanım, beraber geçirdikleri ilk geceden sonra hiçbir şey söylemeden çekip gitmişti! Böyle yaparak aklınca tek gecelik ilişki jargonuna uygun davrandığını falan sanıyordu herhalde. Şu yaptığı iş miydi yani! İnsan haber vermeden çekip gider miydi? Böyle saçmalıklar ancak filmlerde dizilerde falan olurdu. 'Bir de başucuma not bıraksaydı tam olurdu artık!' diye düşündü sinirle ama not bile yoktu ortada. Öfkeyle telefona sarıldığında ise Lale'nin telefonu kapalı çıkmıştı. Aynen tahmin ettiği gibi... Elindeki telefonu duvara fırlatmamak için zor tutuyordu kendini Batu. Daha onbeş gün önce yine Lale'ye sinirlenerek eski telefonunu paramparça ettikten sonra aynı şeyi bir kez daha yapmasa iyi olacaktı!

Saatin beşe yaklaştığını görünce Lale'ye olan siniri bir nebze azalmış gibiydi. Belki de iki saat sonraki Hatay uçağına yetişebilmek için böyle apar topar çıkmak zorunda kalmıştı Lale? Sonuçta bir gece daha atlatamazdı ailesini, bugün Arsuz'a dönmesi gerekiyordu. İyi de bu böyle haber vermeden, hiçbir şey söylemeden çekip gitmesini gerektirmezdi ki! Ayrıca telefonu kapalı olduğuna göre bilinçli olarak yapmıştı bunu. Yine kaçıyordu işte. Tipik Lale... Dün kendini aşmıştı zaten.. Ve Batu da onun dün gösterdiği aşırı cesareti devam ettireceğini düşünerek yine yanılmıştı. Lale'nin o cesareti topu topu bir gece sürmüş, sabah olduğunda her şey gibi Lale de yine eski haline dönmüştü işte.

Batu kapana kıstırılmış yaralı bir hayvan gibi dört dönüyordu evin içinde. Salonun içinde bir o yana bir bu yana yürüyerek volta atarken bir yandan da ne yapacağını düşünüyordu. Lale'ye bir şekilde ulaşması lazımdı ama nasıl? Hemen şimdi evden çıksa bile akşam trafiğini atlatarak havaalanına zamanında yetişip onu yakalaması imkansızdı. Üstelik Lale'nin telefonu da kapalıydı. Acaba Derya'yı veya Melis'i mi arasaydı? Ama Lale dün gece İstanbul'da kendisiyle beraber kalacağını bile söylememişti ki onlara. Birden aklına gelen ihtimal midesinin kasılmasına neden oldu. Dün kendisiyle birlikte kalacağını en yakın arkadaşlarına bile söylemediğine göre kimseye anlatmayacaktı anlaşılan. Galiba yine 'hiçbir şey olmamış gibi davranma' safhasına geri dönüyorlardı. Sanki İstanbul'da hiç karşılaşmamışlar gibi... Dün geceyi hiç yaşamamışlar gibi... Aralarında hiçbir şey olmamış gibi yapacaktı Lale yine demek ki. Dün geceyi unutabilecek miydi peki? Unutamayacağını biliyordu. Bütün gece rol yapmış olamazdı! Her şeyi o başlatmıştı, havaalanından buraya gelmelerini teklif eden de oydu. Batu onu istemediği hiçbir şeye zorlamamıştı. Ona dokunmamak için kendini deli gibi tutmuş, hatta kendini kaybetmemek için ondan tarafa bakmamaya çalışmıştı ama Lale yanına gelip boynuna öpücükler bırakarak kendisi başlatmıştı her şeyi! Ve bunu yaparken ne kadar masum, ne kadar içten davrandığına da kendi gözleriyle tanık olmuştu Batu. Başka türlüsü de beklenemezdi zaten, dün gece olanlar Lale için bir ilkti bunu gayet iyi biliyordu. Kendisi dün olanları asla unutamayacağından emindi. Kendisi bile böyle hissediyorken Lale'nin hiç unutamaması lazımdı, ilk seferini herkes hatırlamaz mıydı!? Peki o zaman ne yapmaya çalışıyordu? Pişman mı olmuştu? O da olamazdı. Sadece tek bir kez sevişmemişlerdi ki. Gecenin sabaha devrildiği saatlerde çekingenliğini iyice üzerinden atmıştı Lale. O anlarda hiç de pişman olmuş gibi bir hali yoktu! Peki neydi o zaman? Niye tek kelime etmeden çekip gitmişti?

Limon ÇiçekleriiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin