Limon Çiçekleri 30. Bölüm

4K 290 115
                                    

Batu hayatının en uzun ve belki de en zor beş dakikası sona erdiğinde kendini tek kelimeyle berbat hissediyordu. Lale karşısında otururken, o masada ona bakmadan ona dokunmadan beş dakika durabilmiş olması bile mucize gibi geliyordu. Bunu nasıl yapabildiği hakkında en ufak bir fikri yoktu. Sandığından daha güçlü bir iradeye sahipti galiba. O cafeden çıktıktan sonra şimdi nereye gittiğini bilmeden yürürken bunu yapabildiğine hala inanamıyordu. Haftalardır onu görmemişken biraz önce Lale'den nasıl uzak durabildiğine, ona bir kere bile dokunmadan o masada beş dakika boyunca nasıl oturabildiğine... İnanamıyordu hala. Lale'nin istediğini yapmış, arkadaşlarının yanında hiçbir şey olmamış gibi davranabilmeyi başarmıştı işte. Sabah Turgut arayıp kızların geldiğini haber verdiğinden beri bunu nasıl yapacağını düşünüp durmuştu. Daha doğrusu bunu yapamayacağını düşünüp durmuştu çünkü Lale'yi bir kere gördükten sonra bütün öfkesinin bütün kırgınlığının suya atılan şeker gibi Lale'nin gözlerinde eriyip gideceğini biliyordu.

Bir türlü ne yapacağına karar verememişti.. Turgut arayıp Lale'nin de burada olduğunu söylediğinde adeta kilitlenmiş, hiçbir tepki verememişti. Turgut ise onun tam tersine aceleciydi, durup bekleyecek zamanı yoktu, hemen hazırlanıp istasyonun önünde onlarla buluşmasını istediğinde Batu paniklemiş, şimdi gelemeyeceğini ama bir ara yanlarına uğrayacağını söyleyerek telefonu kapatmıştı. Ondan sonrası bütün gün kendi kendine kavga etmekle geçmişti. Lale'yi öyle özlemişti ki... Onu kaç haftadır görmemesine rağmen neredeyse her anı onunla geçiyordu. Bir an önce gidip onu görmek istiyordu. Buraya gelmişti Lale. Adana'ya! Şu anda buradaydı. Aynı şehirdelerdi. Hiç beklemiyordu bunu. Ama neden geldiğini de merak ediyordu açıkçası. Ne zaman dönmüştü acaba Lale Hanım şu uzun Lübnan seyahatinden? Evet çok özlemişti ama aynı zamanda da hala öfkeliydi ona. Niye anneannesiyle kalkıp Lübnan'a gitmişti? Anneannesinin aklının fikrinin ona oradan birini bulmakta olduğunu bilmiyormuş gibi niye kabul etmişti gitmeyi? Lale'nin Beyrut'ta olduğunu öğrendiğinden beri yerinde duramaz olmuştu. Bir şeyler yapmak istiyor ama ne yapacağını bilemediği için böyle eli kolu bağlı oturmak onu çıldırtıyordu. Defalarca uçağa atlayıp oraya gitmeyi ve Lale'yi kolundan tuttuğu gibi geri getirmeyi düşünmüştü ama nasıl yapacaktı ki bunu? Ne sıfatla yapacaktı? Gerçekten o kadar yolu gitse bile Lale'yi nasıl bulacaktı orada? Sokaklarda dolaşıp her önüne gelene Lale'yi mi soracaktı?

Aslında bunu yapmayı ciddi ciddi düşünmediği de söylenemezdi. Lale'nin anneannesi ve Derya'yla beraber dört gündür Beyrut'ta olduğunu öğrendiği akşam sinirleri o kadar bozuktu ki çareyi alkole sığınmakta bulmuştu. Nereden gelmişti bunlar başına anlamıyordu. Bir ay öncesine, Lale'yi tanımadığı günlere dönmeyi öyle çok istiyordu ki. Kırk yıl düşünsene aklına gelmezdi bu kadar zor bir aşka tutulacağı. Aşık olmak için neden gidip kendisiyle birlikte olmayı göze alamayan birini bulmuştu ki? Neden gidip en zoru seçmek zorundaydı sanki? Başka kız mı kalmamıştı!? Ama demek ki kalmamıştı işte. Başka kimseyi gözü görmüyordu, o sadece Lale'yi istiyordu. Lale ise kendisini istemiyor, ailesinin onaylamayacağı başka dinden biriyle beraber olamayacağını söylüyordu. Ailesi onayladığı sürece sorun yoktu tabii, onları memnun etmek için elin herifiyle tanışmaya taa Lübnan'a gidebiliyordu. Kanındaki alkol oranı arttıkça Batu'nun Lale'ye olan öfkesi de katlanarak büyümüş, sonunda sırf içindeki her şeyi söylemek için bile olsa Beyrut'a gidip Lale'yi bulmaya karar vermişti! Üstelik uçakla değil, arabayla gidecekti. O kafayla bunu yapması için savaş halindeki paramparça olmuş Suriye'den geçmesi gerekeceğini ve büyük ihtimalle sınırı geçtikten birkaç kilometre sonra öldürüleceğini düşünememişti, o ayrı. Neyse ki o dumanlı kafayla benzin almayı akıl edemediği için ancak Adana çıkışına Ceyhan'a kadar gittikten sonra yolda kalmıştı. Son zamanlardaki halini hiç beğenmeyen ablası Beril aramamış olsa sabaha kadar orada kalması mümkündü ama neyse ki eniştesi Ömer saatin geç olmasına aldırmadan atlayıp gelmiş ve eve götürmüştü Batu'yu. Ertesi gün başını bir ton ağırlığında hissederek uyandığından beri de Lale'nin ne zaman o Allah'ın cezası şehirden geri döneceğini merak ederek geçirmişti şu iki günü.

Limon ÇiçekleriiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin