Limon Çiçekleri 42. Bölüm

1.6K 127 33
                                    


Lale'nin itirazları taksiye bindiklerinde de devam etmiş, oraya kadar boşuna geldiğini çünkü onu asla eve almayacağını defalarca söyleyince hastanedeki doktor ve asistandan sonra taksi şoförünün de Batu'ya acıyan gözlerle bakmasına neden olmuştu. Batu öne oturmuş, hiçbir şey söylemeden dudaklarında küçük bir tebessümle Lale'yi dinliyordu. Ağzından çıkanlar ne kadar can acıtıcı olursa olsun, Lale'nin bu şekilde bile olsa kendisiyle konuşuyor olmasından memnundu. Arabası viyadüğün ayağına çarptığında bitmek tükenmek bilmeyen o bir-iki dakika boyunca onun sesini bir daha hiç duyamayacağını düşünmüştü çünkü. Bu yüzden şimdi ne söylerse söylesin kabulüydü.

Mersin'in uzun sahil şeridinin başındaki Hilton Oteli'nin tam karşısında bulunan apartmanın önüne geldiklerinde Lale hızla taksiden inip koşar adımlarla apartmana doğru yürüdü. Batu onun bu telaşını görünce yine kendi kendine güldü. Bu şekilde kendisinden kurtulabileceğini mi düşünüyordu gerçekten? Taksiden inip telaşsız sakin adımlarla Lale'ye doğru yürüdü. Lale ise onun hala taksiciye para vermekle uğraştığını düşünüyor, o gelmeden apartman kapısını açabilmek için anahtarlarla cebelleşiyordu ki birden Batu'nun nefesini ensesinde hissetti.

"Boşuna uğraşma, kaçamazsın."

Lale'nin ürperdiğini görünce yüzündeki çarpık gülümseme iyice belirginleşmişti. Umutlanmakta haksız değildi sanki? Lale'ye kendini affettirmeyi başarabilirdi belki de?

Lale boynuna çarpan nefesinden ne kadar etkilendiğini göstermemek için kayıtsız bir sesle "Davet edilmediğin eve zorla gelecek kadar gurursuzsan daha fazla söyleyecek bir şeyim yok zaten."  diye mırıldanıyordu anahtarlarla uğraşırken. Batu yine gülümsedi. Bu söylediklerine bozulup da vazgeçerek kapıdan döneceğini düşünmüyordu herhalde değil mi?

"Evet öyle bir huyum var, biraz gurursuzum. Bunu daha önce de konuşmuştuk hatırlarsan? Hani anneannenin bizi bahçede öpüşürken gördüğü o gece... hatırlıyor musun?" diye kulağına fısıldayınca Ağustos sıcağında bir kez daha ürperen Lale birden elindeki anahtarları düşürüverdi.

Batu yüzünde sinir bir sırıtmayla eğilip anahtarları alırken apartman kapısının yanındaki küçük bölmede uyuyan apartman görevlisi de gözlerini aralamış, karşısında Lale'yi görünce hemen toparlanarak ayağa dikilmişti. "Hoşgelmişsin Lale." dedi esneyerek. "Hayırdır bu saatte?"

"Merhaba Mustafa Abi, nasılsın?"  diyerek adamın sorusuna soruyla yanıt verdi Lale.

"Hamdolsun, iyiyiz çok şükür. N'oldu, geçmiş olsun?" dedi Lale'nin başındaki sargıya bakarak.

Lale "Küçük bir kaza işte." dedikten sonra adamın meraklı bakışlarının Batu'ya kaydığını görünce telaşla ekledi. "Bak bu da kuzenim Seymur." deyince Batu'nun kaşları havaya kalktı ama dilini tuttu, bir şey demedi.

Adam "Siz de hoşgeldiniz." derken aynı zamanda da gelip kapıyı açmış, Lale'nin anahtarlarına gerek kalmamıştı.

Lale başka bir soruya fırsat bırakmadan "Hadi iyi geceler Mustafa Abi."  dedikten sonra  hızlı adımlarla asansöre yürüyünce Batu da sessizce onu takip etti. Asansörün kapıları kapandıktan sonra ise yine tutamadı kendini. "Niye öyle dedin?"

"Ne dedim?" diye sordu Lale ters ters.

"Niye "kuzenim" dedin? Ayrıca neden "Seymur"?" derken kendine hakim olamamış, sesinin hesap soran bir tona bürünmesine engel olamamıştı. Seymur'u kıskandığı günler sandığı kadar geride kalmamıştı galiba.

Lale bütün huysuzluğuyla "Canım öyle istedi! Ne diyecektim, "bak bu Batu" mu diyecektim bir de?" dedi.

"Özledin Seymur'u herhalde. Dilinden hiç düşmüyor." deyince Lale başını dikleştirerek hırçın bakışlarla ona baktı.

Limon ÇiçekleriiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin