Limon Çiçekleri 79. Bölüm

1.5K 127 92
                                    

Bir gün önce ayırttıkları bebek eşyalarını almaya ancak ertesi gün gidebildiler. Sonrasında Lale kendi başına biraz mağaza bakmak istemişti ama Batu peşinden ayrılmadığından ne gördüğünden bir şey anlıyordu ne denediğinden. Batu ise onu yalnız bırakmamaya kararlıydı, bu havasız ortamda başı döner veya bir şey olur diye korkuyordu. Ama bu sayede Lale'nin arkasında tin tin gezdiğinden girmediği mağaza kalmamıştı.

"Lale yeter bakmadığın mağaza kalmadı ya, oturalım artık bir yere." diye şikayet edip duruyordu Batu.

"Batu sıkıldıysan sen git. Ben mi dedim sana peşimde dolan diye?" derken askıda gözüne kestirdiği bir eteği almış inceliyordu Lale.

"O ne biçim etek öyle ya?" diyerek elini uzatıp yüzünde onaylamayan bir ifadeyle eteğe baktı.

"Allah Allah! Nesini beğenmedin?"

"Çok kısa. Kısa olduğu yetmezmiş gibi bir de rengi çok parlak, ne bu böyle "herkes bana baksın" der gibi?"

"Ne alakası var ya, hem bu sezon böyle renkler moda. Beğendim ben bunu, deneyeceğim." diyerek kabinlere doğru yönelince Batu hemen önüne geçti.

"Hayır olmaz!"

"Batu lütfen çekilir misin?" dedi sabırla.

"Ya sen böyle mini eteği alıp ne yapacaksın Lale, nerede giyeceksin?"

"Giyerim nasılsa bir yerde."

"Hayır canım giyemezsin, hamilesin sen. Karnın burnunda, yakında daha da büyüyecek."

"Benim mi karnım burnumda?"

"E yakında olacak işte! Ne bu cart renk böyle? Hamile dediğin beyaz falan giyer."

"Sen şu anda uydurdun bunu, öyle bir şey yok! Niye beyaz giysin ki hamileler?"

"Ya tabii ki de var. Masumiyetini falan vurgulasın diye."

"Hamilelikle masumiyetin ne alakası var Allah aşkına Batu?! Masumiyetim mi kalmış benim ya? Hani karnım burnumdaydı?"

"Ya tamam da... Off Lale bu etek ne böyle ama ya!" diyerek Lale'nin elindeki eteğe bakarken memnuniyetsizce yüzünü buruşturdu. "Ben hamileyim, artık sevgilimle ilgileneyim, bebeğimi düşüneyim demiyorsun. Böyle bir kokoşluk bir şeyler..."

Lale'nin normalde bu dediklerine çoktan sinirlenip dik dik bakmaya başlamış olması gerekirdi ama bu kez Batu'nun ne yapmaya çalıştığını bildiğinden aldırış bile etmedi. Gıcık bir sırıtmayla Batu'nun yanağından bir makas aldı. "Kokoş değilim ben Batucum, modayı takip ediyorum yalnızca. Hadi ben bu eteği denerken sen bekle burada. Kabinlerden içeri bakmaya çalışarak röntgencilik de yapma!" diyerek gözlerini tehditkar bir şekilde kocaman açtıktan sonra kabinlere doğru yürüyüp gitti.

Batu istediğini yaptıramamış olmanın verdiği huzursuzlukla arkasından seğirtmişti ki telefonu çaldı. Elindeki bir dolu poşeti dengelemeye çalışarak telefonunu cebinden çıkarabildiğinde ekranda Melisa'nın adını görünce kendi kendine güldü. Kimin aradığını gayet iyi biliyordu çünkü. "Prenses hazretleri?" diye gülerek açtı telefonu.

"Alo Batuş?" diyen Lena onun söylediklerini duyunca zevkten dört köşe olmuş bir şekilde gülüverdi. "Nereden bildin benim aradığımı?"

"Batuş bilir."

Batu'nun bu son söylediği karşısında Lena cıvıldar gibi güldü. Anlaşılan geçen hafta geldiklerinde İskenderun'a dönerken Batuş'la Laloş'tan küs ayrıldığını unutmuştu. Batu'nun Daniel'a okuma bayramı hediyesi olarak aldığı sürpriz hediye bir play station çıkınca Daniel sevinçten ne yapacağını şaşırmış, Laloş'un karnına bebek konmasına sebep olduğu için fazla yüz vermek istemediği Batuş'un bu kıyağına istese de kayıtsız kalamamıştı. Sonradan yaptığına pişman olsa da kocaman kutunun içinden play station çıkınca dayanamayıp Batu'nun boynuna atlamıştı. Gerçi Leon oğlunun daha bu yaştan play stationın başından kalkmamasından hiç memnun değildi, bu yüzden bu hediyeyi kabul edemeyeceklerini söylemişti ama Daniel tepinerek kendini yerden yere atınca çaresiz kalmış, play stationın ancak okullar kapandığında yaz tatili için İskenderun'a götürülmesine, onun dışında Lale ve Batu'nun evinde kalmasına karar verilerek uzlaşmaya varılmıştı. Lena'ysa hayatlarına girdiklerinden beri daima kendi tarafında olan Batuş'un Daniel'a bu kadar çok istediği bir şeyi hediye etmesine çok bozulmuştu. Uykusunun geldiğini bahane ederek ağlamaya başlamıştı ama asıl derdi başkaydı. Zaten giderken de Batuş'un yüzüne bile bakmamış, annesinin kucağına saklanarak ilk defa ona sarılmadan gitmişti. Batu da bunu ciddi ciddi dert edinmişti, telefonda defalarca küçük kızın gönlünü almaya çalışmıştı. Lale onun bu haliyle dalga geçiyordu, Batu telefonda Lena'yla konuşmaya çalıştıkça gülüp durmuştu. Neyse ki sonunda İstanbul'dan istediği ne varsa hepsini alıp getireceğini söyleyerek Lena'nın kendisiyle barışmasını sağlamıştı Batu.

Limon ÇiçekleriiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin