Limon Çiçekleri 29. Bölüm

2.9K 293 50
                                    

Lale İstanbul aktarmalı Beyrut uçağından inip Hatay'a ayak bastıkları anda rahat bir nefes almıştı. Altı gündür anneannesinden de onun akrabalarından da öyle bunalmıştı ki Beyrut'ta bir saat daha kalsaydı çıldıracaktı artık. Derya'yla beraber gelmemiş olsalar ne yapardı bilemiyordu, neyse ki yalnız değildi. Anneannesinin kuzeninin yeni doğan ikiz torunlarını bahane ettiği daha geldikleri ilk saat içinde anlaşılmıştı, bebeklerin ve annelerinin yanında yalnızca bir saat oturmuşlar, altı gün boyunca onları tekrar görmeye gitmemişlerdi bile. Ve Lale, bu altı gün boyunca kendi yaşlarında dört erkekle tanıştırılmıştı. Derya bir süre sonra işi gırgıra almaya başlamış, etraftakilerin Türkçe'yi fazla anlamamalarından da yararlanarak aleni bir şekilde puanlandırma yapmaya başlamıştı. Ona göre Lale için en ideal aday anneannesinin halasının kızı Loretta'nın yirmi sekiz yaşındaki doktor oğluydu. Doktor olmasının verdiği avantajla Derya'dan on üzerinden sekiz almayı başarmıştı çünkü.

Hilda Hanım'ın ve akrabalarının bu çocukça oyunları Derya'yı eğlendirirken Lale ise her geçen saniye geldiğine pişman olmuştu. Batu'ya olan siniriyle birden gelmeye karar vermiş ve Beyrut'ta kaldıkları altı günün her anını bu karara lanet ederek geçirmişti. Kimseye bir şey belli etmemeye çalışıyordu ama kendini hiç iyi hissetmiyordu. Batu'yla yaptıkları o telefon konuşması içindeki bütün gücü alıp götürmüş gibiydi. Batu'nun kapatmadan önceki son sözlerini hatırladıkça öfkeden resmen mora dönüyor, delirecek gibi hissediyordu kendini. Acaba doğru muydu söyledikleri? O gece gerçekten de söylediği gibi Başak'la yatmış mıydı? Tabii ki de yatmıştı! Ve ertesi gün de... Ondan sonraki gün de... Hatta o telefon konuşmasından beri kim bilir kaç defa... Düşündükçe başına bir ağrı saplanıyordu. Her gece başını yastığa koyduğu anda tek bir şey düşünüyordu; Batu'nun şu anda Başak'la beraber olduğunu! "Düşünmekten gözüme uyku girmiyor" dese yeriydi, gerçekten de Batu'nun o sözlerini düşünmekten uyuyamıyordu! Gözlerinin altında mor halkalarla dolaşıyordu. Her görenin fark ettiği bu halsizliğinin nedenini soranlara cevap vermeye bile tenezzül etmeden yalnızca omuzlarını silkmekle yetiniyor, anneannesinin bütün ısrarlarına rağmen o morlukları kapatmak için makyaj yapmayı da reddediyordu. Her sabah uyanır uyanmaz ilk düşündüğü şey Batu'ydu. Gece uykuya dalmadan önce son düşündüğü şey de Batu'yd.. Ve onun kendisini düşünmediğini, aksine Başak'la gününü gün ettiğini bilmek bütün dengesini bozuyord.. Gece yatakta bir sağa sola dönerken gözünün önüne Batu'nun Başak'la yataktaki görüntüleri gelince öfkeyle yastığı yüzüne kapatıyor, bunları düşünmemeye çalışıyordu ama bunun hiçbir faydası olmuyordu. Batu Başak'ı da kendisini öptüğü gibi öpüyor muydu acaba... Onu da duvara yaslayıp kendinden geçene kadar öpüyor muydu... Bacaklarını okşuyor muydu... Boynundan göğüslerine kadar teninin her bir milimini tekrar tekrar öpüyor muydu.. Kucağına alıp yatağa götürüyor muydu... Biraz daha düşünürse ciddi ciddi çıldıracaktı artık!

Derya Lale'deki hallerin farkındaydı ve aklından geçenleri az çok tahmin edebiliyordu ama ne zaman konuşmaya çalışsa Lale onu susturuyordu. Hilda Hanım'ın makyajını tazelemesini fırsat bilerek bagaj bandının başında valizlerinin görünmesini bekleyen Lale'nin yanına gitti.

"Boşuna ayakta dikilmesene. Daha en az bir on dakika çıkmaz bunlar."

"Napayım Derya, İstanbul aktarmalı geldiğimiz için midir nedir aşırı yoruldum. Bir an önce valizleri alıp gitmek istiyorum. Artık bir dönebilseydik evimize. Neyse ki anneannemi iki gün daha kalma fikrinden vazgeçirebildik de gelebildik sonunda."

"Ne var ki ya kalsaydık keşke."

"Off saçmalama Derya! Ne bu sendeki Lübnan aşkı anlamadım gitti."

"Yanlış hatırlamıyorsam sen de istiyordun gitmeyi. Hatta Batu'yla konuştuktan sonra 'tamam gidelim istediğin kadar kalalım' dediğini gayet net hatırlıyorum."

Limon ÇiçekleriiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin