Limon Çiçekleri 105. Bölüm

1.9K 171 148
                                    

Sesi bütün odada yankılanan gök gürültüsüyle irkilerek karanlığa açıldı gözleri. Bir-iki saniye anlamadan öylece önüne baktı. Hemen sonrasında odayı aydınlatan şimşekle beraber önce nerede olduğunu hatırladı, sonra da sırayla bütün olanları. Başını sağa çevirip yatağın yanında duran seruma baktı önce. Sonra da sağ elinin üzerine açılmış damar yoluna. Elinde değildi, yine o gece geliyordu aklına. O kirli beyaz duvarlarla çevrili hastane odasında gözlerini açıp bir eline yine damar yolu açılmış olduğunu fark ettiği, diğer elinin ise Batu'nun avucunda, onun boynuyla omzunun arasında durup tenine bastırıldığını hissettiği o anı hatırladı. Uyanır uyanmaz anlamıştı. Zaten hastaneye giderken de biliyordu. O yatağı, çarşafı kıpkırmızı gördüğü anda anlamıştı. Bu defa geri dönüşü olmadığını o an anlamıştı. Hastaneye gitmemek için çığlık çığlığa yalvarması da bundandı, oraya gittiği anda ne olacağını biliyordu çünkü.

İçini çekerek yattığı yerde hafifçe sağa doğru dönerek yatağın karşısına düşen pencerelerden dışarı bakmaya başladı. Şakır şakır yağmur yağıyordu. Biraz önceki şimşekten sonra bir yenisi daha çaktı o anda. Melisler'in bahçesinin ilerisinden görünen kapkaranlık denizin ortasına düşen yıldırımın yalnız odayı değil, her yeri aydınlattığını kendi gözleriyle tanık oldu bu defa. Yağmur damlalarının gürültüsü arasında bahçenin ilerisinde kapkara uzanan Akdeniz'in odanın içine dolan dalga seslerini duyabilmek için gözlerini kapattı. Sanki yine orada, Mersin'deki o evin yatak odasındaydı. Dalga sesleri evin içine dolarken biraz sonra yanında yatan Batu hareketlenip kolunu veya bacağını üstüne atıp onu yine kendine doğru çekecek, uykusunun arasında yine ona delicesine sarılacaktı.

Oysa artık bunlar çok geride kalmıştı. Arkadaşının ailesinin evindeki misafir odasında yattığı yatakta yalnızdı. Bundan sonra bir daha asla Batu'yla birlikte uyuyup onunla birlikte uyanmayacaktı. Gecenin bir yarısında yarı uyur yarı uyanık halde kendini onun bedenine yaslanmış bulmayacak, beline sımsıkı doladığı kolunu hissetmeyecekti. Bundan adı kadar emindi artık. Bundan sonra Batu'yla aralarında olabilecek tek şey uzak bakışlar, soğuk dokunuşlar ve belki zoraki şartlarla yaşanacak seksti. Ki bu kadarından bile emin değildi. Hafifçe doğrularak yatağın hemen yanındaki komidinin üzerinde duran telefonunu eline alıp ekrana baktı. Saat sabaha karşı 3:47'di. Ve Batu hala cevap yazmamıştı. Bu gidişle yazacağa da benzemiyordu. Bundan ne anlaması gerektiğinden emin değildi. Arabada söylediklerinde ciddi değil miydi yani? Yoksa onun işi ciddiye aldığını görünce panikleyip geri adım mı atmıştı? Kim bilir, belki de Ela'yı aldatmak istemiyordu. Durumun ironikliği karşısında acı acı gülmeden edemedi. Batu onu aldatmaktan hiçbir zaman çekinmemişti ama söz konusu Ela olunca hissettikleri daha farklıydı belki de?

Ne garip, tüm bunları düşünürken onca zamandır ilk defa kalbini ellerine almışlar da posasını çıkarıyorlarmış gibi hissetmiyordu. Canı acımıyor gibiydi sanki artık. Daha doğrusu acıyordu da o acı eskisi kadar üzmüyordu onu sanki. Veya bunca zamandır o kadar çok üzülmüştü ki belki sonunda uyuşmuştu artık. Batu'nun o mesaja bir cevap vermemesi bile düşündüğü kadar umrunda olmamıştı. Yirmi dört saat önce olsa her an cevap yazabilir diye o telefonu elinden düşürmezdi. Oysa şimdi saatlerdir telefonuna ilk kez bakıyordu. Gerçi bunda saatlerdir yüksek ateşten kendini bilmez halde yatıyor olmasının da etkisi vardı elbette! Melis'le konuşurlarken kapı çalıp da birkaç dakika sonra odaya annesi girince önce Melis'e içten içe kızmış ancak ateşini ölçtüklerinde otuz dokuz dereceyi geçtiğini duyunca korkup susmuş, hiçbir dediklerine itiraz etmemişti. Hasta olmak istemiyordu. Tekrar hastaneye gitmek zorunda kalmak istemiyordu. Bu yüzden eve sağlık görevlisi çağırdıklarını duyduğunda gıkını çıkarmamıştı. Zaten dakikalar geçtikçe daha da halsizleşiyordu, istese de itiraz edecek gücü yoktu. En son sağlık görevlisinin odaya girdiğini ve serumu takmak için sağ eline damar yolu açtığında hissettiği acıyı hatırlıyordu. Sonra uyuyakalmıştı. Arada hayal meyal duyduğu konuşmalardan çıkardığı annesinin de bu geceyi yandaki odada geçireceğiydi. Başka bir şey hatırlamıyordu. Hal böyle olunca ne Batu'ya bu akşam için yaptığı teklifi ne de başka bir şeyi düşünecek fırsatı olmuştu. Zaten cevap yazmamasına bakılırsa Batu da teklifini pek ciddiye almış görünmüyordu. Bu akşam için daha mühim planları falan vardı herhalde.

Limon ÇiçekleriiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin