Limon Çiçekleri 65. Bölüm

1.3K 140 70
                                    

Batu bir elinde kaç gündür yanından ayırmadığı yüzük kutusuyla, diğer elinde ise Lale'nin her geçen saniye biraz daha buz kesen parmaklarıyla Lale'nin gözlerinin içine bakıyordu, umut etmekten bile çekinen bakışlarla. Şu an Lale'nin aklından geçenleri görebilmeyi öyle çok isterdi ki... Ama yapamıyordu. Hayretle büyümüş mavi gözleri ve şaşkınlıktan aralanmış dudaklarıyla elindeki yüzüğe bakakalan Lale'nin ne düşündüğünü bilememek onu öldürüyordu. Sessizce uzayıp giden her anla beraber damarlarındaki kan da çekiliyordu sanki ama yapabileceği bir şey yoktu. Bundan sonrası Lale'ye kalmıştı. O söyleyeceğini söylemişti.

Aslında İstanbul'a gittiği ilk akşam Nişantaşı'ndaki mağazada yüzüklere bakarken bu teklifi yapmak için çok daha başka fikirler vardı kafasında. Böyle damdan düşer gibi olmasını istememişti. Ya da hayır, istemişti. Lale'yi şaşırtmak, hiç beklemediği bir anda ona evlenme teklif etmekti niyeti. Ama aynı zamanda teklifin unutulmaz olmasını da istemişti. Lale'nin 'evet'ten başka bir cevap vermesine fırsat bırakmayacak kadar mükemmel, aralarındaki din farkını aklına getirmesine olanak vermeyecek kadar romantik ve ailelerinin bu evliliğe başından itibaren karşı çıkacaklarını unutturacak kadar dayanılmaz. Nasıl olacaktı bilmiyordu ama böyle bir evlenme teklifi yapmak istiyordu işte! Gün batımında deniz kenarında bir şeyler olabilirdi belki? Veya mum ışığında romantik bir yemek? Ama tüm bunlarda içine sinmeyen bir şeyler vardı. Tamam Lale'yi hazırlıksız yakalamak istiyordu ama önündeki pastanın içinden yüzük çıkmasını falan da istemiyordu elbette! Bu kadar klişe bir şey yapmak istemiyordu. Böyle klasik teklifler başkaları için çok uygun olabilirdi belki ama onların ilişkisi başkaydı. Hiçbir zaman klasik müzik eşliğinde mum ışığında yemek yememişlerdi ki şimdi evlilik teklifini bu şekilde yapsındı! Ama başka ne yapabileceğini de bilemiyordu.

Kendini böyle bir açmazda hissetmesinin tek nedeni evlilik teklifini nasıl yapacağını bilememesi değildi. Bunu aylardır düşünüyordu. Bayramın son günü Selçuklar'ın evindeki barbeküde Turgut Derya'ya evlenme teklifi etmeyi düşündüğünü söylediğinden beri hem de. O akşam eve döndüklerinde şimdi hatırladıkça bile içini kıpır kıpır eden ateşli bir sevişmeden sonra Lale beline sarılıp uyuyakaldığında uzunca bir süre onu izlerken hep bu soru kafasını kurcalamıştı. Kendilerinin ne zaman ciddi ciddi evliliği düşünmeye başlayacaklarını düşünüp durmuştu. Daha doğrusu düşünmeye hiç başlayabilecekler miydi acaba? Aslında evlilik meraklısı değildi. Lale'ye öyle aşıktı ki bunu ispatlamak için belediyeden onay almasına falan gerek yoktu. Lale'nin de kendisini aynı şekilde sevdiğini biliyordu. Hem zaten aynı evde yaşıyor gibilerdi. Lale'nin ailesinin zırt pırt yaptığı ziyaretler ve kendi annesinin "O bekar evinde tek başına ne yiyip ne içiyorsun sen?" diyerek gerçekleştirdiği baskınlar olmasa gerçekten beraber yaşıyor sayılırlardı. Ama ne yazık ki bunu kendilerinden başka bilen yoktu! Hep bir gizlilik içinde ilerliyordu ilişkileri. Tanıdık biri görür de yetiştirir diye apartmandan beraber bile çıkamıyorlardı! Aralarındaki din farkı ve ilişkilerini aileleri de dahil kimsenin bilmiyor olduğu gerçeği olmasa evlilik aklına bile gelmeyebilirdi. Ama şu durumda Lale'yle aşklarını kimseye aldırmadan yaşayabilmeleri için bu şarttı işte.

Lale'yle barışmalarının ertesi günü Arsuz'da yaşadıkları tartışma hala aklındaydı. Lale'ye ilişkilerini ailesine açıklamayı düşünüp düşünmediğini sormuştu. "Beni oyalamaya devam mı edeceksin?" demişti. Lale de buna çok bozulmuştu. Ama açıkçası hala aynı şekilde düşünüyordu. Evet beraber yaşıyorlardı. Lale sonunda Paris sevdasından vazgeçmiş, babasının işinde çalışmaya başlayınca aynı şehirde beraber yaşama fırsatı önlerine serilmişti. Ne kendisi eskisi kadar hırçın, ne de Lale eskisi kadar inattı. Şimdilik her şey iyiydi. O öğleden sonra Selçuklar'ın bahçesinde söylediği gibi gerçekten mutluydu Batu. Lale'nin de mutlu olduğunu biliyordu. Ama bu daha ne kadar böyle devam edecekti, işte onu bilmiyordu. Ve bunu bilmemek onu öldürüyordu. En son bu nedenden dolayı Melis'le Selçuk'un düğününden bir gün önce Arsuz'da kavga ettiklerinde Lale ondan biraz zaman istemişti. Babasına ve ailesinin geri kalanına ilişkilerini açıklayacağını ama bunun için biraz zamana ihtiyacı olduğunu söylemişti. Bir sürü gürültü kopacağını, yine ayrı kalmak zorunda kalacaklarını ve bunu istemediğini anlatmıştı. Ama bunu söylemesinin üstünden aylar geçmiş olmasına rağmen bu konuda hiçbir şey yapmamıştı! Ve Batu korkuyordu. Lale'nin ilişkilerini ailesine anlatmaya hiçbir zaman yanaşmayacağından, sonunda her şey tesadüfen ortaya çıktığında da kendisini bırakıp gideceğinden çok korkuyordu.

Limon ÇiçekleriiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin