Limon Çiçekleri 48. Bölüm

1.3K 133 99
                                    

Acilde Batu'nun eline dikiş atılırken Selçuk endişeli gözlerle onu izliyordu. Canı yanmasına rağmen Batu'nun yüzündeki o korkutucu ifade bir milim bile oynamamıştı çünkü. Hiç konuşmadan öylece dümdüz önüne bakıyordu. Hastanenin kafeteryasında sakin sakin otururken ne olduysa birden delirmiş, önce birkaç defa kahve makinesini yumruklayıp tekmelemiş, sonra da telefonunu yere fırlatarak yumruğunu biraz ilerdeki cam kapının içine geçirivermişti. Bu kez eli çok kötü kesilmişti, neyse ki zaten hastanedelerdi. Alelacele acile indiklerinde kesiğin oldukça derin olduğunu ve dikiş gerektiğini öğrenmişlerdi. Aslında Batu'yu az çok tanıyanlar için şaşırtıcı bir şey değildi bu. Küçüklüğünden beri hep biraz fazla fevri olmuştu. Sinirlenerek oraya buraya yumruk atması sık sık rastlanır bir şeydi. O kadar ki, bir süre sonra annesi ve babası onun bu tür vukuatlarını normal karşılar olmuştu. Ama ablası daha birkaç saat önce doğum yapmışken, küçük yeğeni küvözdeyken birdenbire ne olmuştu da yine camı çerçeveyi indirecek kadar dellenmişti kimse anlamamıştı. Tabii Selçuk hariç.

Artık camı nasıl yumrukladıysa, Batu'nun elinin kenarından başlayıp avucunun içine doğru uzayan kesiği kapatmak için birkaç dikiş atılması gerekmişti. Eli sarıldıktan sonra hala kös kös önüne bakmaya devam eden Batu'nun yavaşça yanına yaklaştı Selçuk. "İyi misin?"

Batu başını hafifçe kaldırarak dik dik baktı ona. "Sen bana böyle delirmişim gibi bakmazsan daha iyi olacağım." dedi aksi mi aksi bir ses tonuyla.

Cevap vermektense sadece gözlerini devirmekle yetindi Selçuk.

"Sen de boşu boşuna ayakta kaldın benim yüzümden, hadi eve dön artık." diye homurdandı Batu.

"Saçmalama ya olur mu öyle şey? Ben Beril'i görmeye gelmiştim zaten."

"Tamam gördün işte, hadi git artık." diye üsteledi Batu.

"Ya sana ne, ben istediğim zaman giderim."

"İyi be ne halin varsa gör." diye bağırarak kalktı oturduğu yerden ve çıkışa doğru yürümeye başladı.

Arkadan onu takip eden Selçuk sonunda dayanamayıp merakla sordu."Lale ne dedi de sen bu kadar delirdin?"

Batu hızla arkasını döndü. Öyle bir bakıyordu ki bunca yıllık arkadaşı Selçuk bile ister istemez çekinmişti gözlerinden saçılan öfkeden. Katil olmasına ramak kalmış gibi görünüyordu Batu.
"'Lale' deme bana bir daha Selçuk! O kızın adını duymak istemiyorum ben artık!" diye hırladı.

Selçuk inanmayan bakışlarla onu süzüyordu. "Gene noldu ya? Arkadaşlarıyla partiye falan gitmiş de ona mı sinirlendin sen yine?" derken Batu'nun dediklerini fazla ciddiye almadığı belliydi ve bu Batu'yu biraz daha çıldırtmıştı.

"Abuk subuk sorular sorma. Benim yanımda Lale'den bahsetmeni istemiyorum işte o kadar."

"Şimdi böyle diyorsun ama üç gün sonra görürüm ben seni. Önce birbirinizden haber almak için araya gene Melis'le beni koyarsınız, sonra da hiçbir şey olmamış gibi birden hoppp diye barışıversiniz bilmiyor muyum ben. Hem zaten..."

Batu sağlam eliyle yandaki duvara esaslı bir yumruk geçirince Selçuk susmak zorunda kaldı. "Selçuk kes!" diye kükredi Batu. "Bu sefer artık dönüşü yok! Bir daha Lale'nin adını duymak istemiyorum diyorum sana! Sen de laftan anla ve bir daha bu konuyu açma bana. Melis'e de söyle bunu. Beni dinlemeyip araya girmeye kalkarsanız ikinizin de kalbini kırarım haberin olsun." diye bağırdıktan sonra arkasında şaşkın bakışlarla kendini izleyen bir Selçuk bırakarak yürüyüp hastane acilinin kalabalığına karıştı.

Acilin o boğucu gürültülü atmosferinden sonra biraz hava alabilmek için hastanenin bahçesine çıkan Batu sakinleşmek bir yana, her geçen an biraz daha öfkelendiğini hissediyordu. Hala burnundan soluyordu. Lale'nin bu yaptığına inanamıyordu. Nasıl başka bir adamla yemek yerdi? Başka bir adamın karşısına nasıl otururdu? Arkadaşlarının onları ayarlamaya çalıştığını bildiği halde nasıl itiraz etmezdi? Aklı almıyordu bir türlü. En çok da bunu niye yaptığını merak ediyordu. Niye? Olan biteni anladığı halde niye çekip gitmemişti. niye o adamla baş başa yemek yemeye devam etmişti? Hiç mi aklına gelmemişti? Kendisini hiç mi düşünmemişti? Onun başka bir adamla saatlerce karşılıklı oturarak yemek yediğini düşündükçe resmen kuduruyordu.

Limon ÇiçekleriiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin