Limon Çiçekleri 80. Bölüm

1.2K 133 42
                                    

Güneş ışığının küçük oyunları altında kıpırdanan masmavi denizin nazlı nazlı kıyıya vuran köpüklü sakin dalgalarının sesi açık kapıdan odanın içine dolarken, tatlı rüzgarın eteklerini havalandırdığı tül perdeler, genç kadını uyandırmak ister gibi yatağa doğru uçuşuyordu. Terastaki ahşap rüzgar çanından gelen ahenkli seslerle beraber hemen yandaki giyinme odasından çıkan adam da yatağa doğru yaklaştı. Tek dizini yatağın üzerine yaslayarak derin derin uyumakta olan kadının sıyrılan geceliğinin açıkta bıraktığı omzuna dudaklarını değdirdi.
Amacı her ne kadar onu uyandırmak olsa da tatlı uykusunu bozmaya kıyamadığı, normal bir ses tonuyla konuşmak yerine kulağına doğru eğilmesinden belliydi.
"Lale? Ben gidiyorum. Gelmeyecek misin?" dedi küçük bir fısıltıyla ama beklediği gibi hiç tepki gelmedi uyuyan o ufak tefek kadından.

Dün gece son uçakla dönmüşlerdi İstanbul'dan. Havaalanına ulaşmak zaten başlı başına bir dertti, buna orada bekledikleri süreyle birlikte yolculuk da eklenmiş, Adana'ya indikten sonra Mersin'e gelmeleri de yaklaşık bir saati bulduğundan eve girdiklerinde saat iki buçuğu geçiyordu. Gözlerinden uyku akan Lale'yi yatırdıktan sonra kendisi de külçe gibi yatağa serilmişti. Ne yazık ki uykusu ancak birkaç saat sürmüştü çünkü bu sabah erkenden şantiyede olması gerekiyordu. Konutların teslimine bu kadar az bir süre kalmışken son birkaç günü şehir dışında geçirmiş olmanın bedelinin ağır olacağını biliyordu, bütün uykusuzluğuna rağmen bir an önce şantiyeye gidip işe koyulması şarttı. Ama Lale'nin şu tatlı uykusunu bozmaya kıyamıyordu, zaten onu uyandırmaya da niyeti yoktu. Son birkaç gündür hem bedeni hem de o güzel kalbi bu kadar yorulmuşken hiç değilse bugün biraz dinlensin istiyordu. Lale duysa sinirden köpürürdü ama elbette bunda Lale'nin artık çalışmaması gerektiğini düşünüyor olmasının da payı büyüktü. Gerçi biliyordu, çalışıp da şantiyedeki en ağır işi yapmıyordu Lale. Ayrıca bu bahaneyle gün boyu gözünün önünde oluyordu, içi rahat ediyordu. Yine de bir süre kendini yormayıp evde dinlense, Lale söz konusu olduğunda bir türlü rahat edemeyen içi biraz daha huzur bulacak gibiydi.

Yastığın üzerine dağılmış kestane rengi buklelerinin arasında elini gezdirdi. Aslında aklından vedalaşma adı altında çok daha başka şeyler yapmak geçiyordu ama uyanır diye çekiniyordu. Sessizce eğilip saçlarının arasına yüzünü gömerek o buklelerden bir tutamı öptü. Doğrulduğunda Lale'nin yüzündeki huzurlu ifadeden bunu hiç hissetmemiş olduğunu görünce cesaretlenerek biraz geriye doğru çekildi. Dudaklarını bu defa geceliğinin üzerinden karnına değdirdiğinde Lale'nin göz kapakları kıpırdanmaya başlamıştı. Her yerinden uyku akan bir sesle "Batu?" diye mırıldandı gözlerini açmadan.

Bu kadar dikkat etmesine rağmen uykusunu bölmeyi başardığı için kendine kızgın ama bir yandan da vedalaşmadan gitmeyeceğinden içinde bir ferahlama hisseden Batu doğrularak uzanıp elini okşadı. "Lalem?"

Uykusu kaçar diye hala ısrarla gözlerini açmamasına rağmen sızlanmaktan geri kalmadı Lale. "Klimayı niye kapattın?" diyerek mızırdandı uykulu bir sesle.

Onun bu gözleri kapalı tatlı küskünlüğüne içi giderek güldü Batu. "Hasta olma diye. Bütün gece çalıştı zaten."

"Elektrik faturası fazla gelmesin diye kapattım desene sen şuna."

Uykusunun giderek biraz daha açıldığından emin olduğundan bu defa rahatça uzanıp kokusunu içine çekerek boynuna gömülürken güldü Batu. "O da var. Ama boğulacaktık havasızlıktan, oda biraz havalansın diye teras kapısını açtım."

Gözlerini yavaşça aralayarak uyku mahmuru gözleriyle ona baktı Lale. "Gidiyor musun?"

"Gidiyorum. Hadi sen devam et uyumana."

"Yaa hemen gitme..." diyerek sızlandı çocuk gibi.

Böyle Lale'nin koynunda yatmak varken onu bırakıp şantiyeye gidip işin gücün arasına gömülmek zaten yeterince zor gelirken bir de o böyle deyince başını boynundan kaldırmadan huysuzca "Böyle konuşursan gidemem zaten." diye inildedi.

Limon ÇiçekleriiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin