Limon Çiçekleri 20. Bölüm

2.8K 245 30
                                    


Sabahtan beri adını koyamadığı tuhaf bir huzursuzluk vardı Batu'nun içinde. Halbuki gece yatağa uzanıp başını yastığa koyduğunda çok daha başka duyguların etkisi altındaydı. Sabah erkenden Lale'yi görebileceği için hayatından gayet memnundu bir kere. Ayrıca o akşam önce Lale'nin odasında, daha sonra da arka bahçede aralarında geçenlerden sonra, sonunda yalnız kalabildiği ve o anları kafasında tekrar tekrar yaşayabileceği, hatta belki daha ileriye gittiğini hayal edebileceği için de memnundu halinden. Odaya döndüğünde Turgut çoktan uyuduğundan onun nereden geldiğini söylemesi için ısrar eden meraklı sorularından da kurtulmuştu. Zaten çok geçmeden uykuya dalmış, rüyasında kendini Laleler'in bahçesinde bulmuştu. Tabii Lale'yle beraber. Ve o bahçede ikisinden başka kimse yokken... En olmadık anlarda çarpan pencereler kapılar olmadan. Sadece o ve Lale. Baş başa.

Ama uyandığından beri bir garip hissediyordu kendini. Bu gariplik, saat onu geçmesine rağmen Lale'den hala ses çıkmayınca başlamış, kendisi Lale'yi aradığında cevap alamayınca biraz daha artmıştı. Daha sonra aradığında Lale'nin telefonu kapalı çıkınca ise iyice şiddetlenmişti. Neler olduğu hakkında en ufak bir fikri yoktu. Acaba Lale hala uyuyordu da telefonunun şarjı mı bitmişti? Hani sabah erkenden otele gelecekti? Saat on bire geliyordu ama balkona çıkıp etrafa göz gezdirdiğinde Lale'nin ortalarda olmadığını görmüştü. Nişan için otelin bahçesinde hazırlıklar başlamış gibi görünüyordu, ortalık bir sağa bir sola koşuşturan görevlilerden geçilmiyordu. Otelin sahibi Suat Bey de aşağıdaydı, görevlilerin başında duruyordu ama Lale yoktu.

Turgut kahvaltıya inmeleri için ısrar etmeye başladığında Batu bu teklifi ikiletmeden kapıya yönelmişti. Zaten Lale'yle kahvaltı için sözleşmişlerdi. Belki Lale de aşağıdaydı ama kendisinden haber bekliyordu, olamaz mıydı yani.. Ancak aşağı indiğinde Lale yerine Derya'yla karşılaşınca bu hayalleri de suya düşmüş oldu.
Turgut bütün suratını kaplayan bir gülümsemeyle Derya'nın yanına koşturdu hemen. "Günaydın."
Derya "Günaydın." diye gülümseyerek karşılık verdi. Sonra Batu'ya döndü. "Sana da günaydın Batu! Hayrola, sabah sabah ne bu suratının hali? Hiç de akşama en yakın arkadaşının nişanına gidecek biri gibi durmuyorsun söylemiş olayım." dedi neşeyle.

Turgut Derya'ya yaranabilmek için bu söylediklerine güleyim derken dozu biraz fazla kaçırınca Derya hayretle ona baktı. "O kadar da komik bir şey söylemedim ya? Sen de Batu'nun tam tersine biraz fazla mutlusun galiba?" dedi şaşkınlıkla.

Derhal ciddileşerek gülmeyi kesti Turgut. "Ha ne bileyim... Birden öyle gülesim geldi işte." derken suratının aldığı hal öyle komikti ki başka zaman olsa kesin kahkahalarla gülerdi Batu ama şu an içinden gelen en son şeydi gülmek.

Onun konuşmaya pek istekli olmadığını gören Derya "Siz kahvaltıya gidiyordunuz herhalde, ben sizi tutmayayım." deyince Turgut hemen atıldı.

"Sen de bizle gelsene."

"Yok ya gelemem ben. Bir sürü işim var. Daha yeni geldim otele zaten, Lale son anda haber verince geç kaldım. Melis bilse öldürür ikimizi de."

Batu dayanamadı. "Lale nerede? Geldi mi?"

"Aa bak ben sana söylemeyi unuttum!" dedi Derya aceleyle. "Lale gelemeyecek. Son anda acil bir şey çıkmış, yarım saat önce mesaj attı 'benim yerime sen gider misin otele' diye. Senden de çok özür diliyormuş, ilk fırsatta arayacakmış seni."

Batu'nun yüzü allak bullak olmuştu. "Allah Allah. Son anda acil bir şey çıkmış öyle mi?"

"Evet. Ne olduğunu ben de bilmiyorum ama... Aradığımda kapalıydı telefonu."

"Kötü bir şey mi oldu acaba?" derken yüz hatları gerilmişti Batu'nun.

"Sanmıyorum ya. Çocuklarla ilgili bir şey çıkmıştır belki ne bileyim. Birazdan arar nasılsa merak etme." diyerek gülümsedi. "Neyse hadi benim bir an önce Suat Amca'yı bulmam lazım. Size iyi kahvaltılar." dedikten sonra yanlarından ayrılarak koşar adımlarla lobiden geçip otelin bahçesine doğru uzaklaştı.

Limon ÇiçekleriiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin