Limon Çiçekleri 14. Bölüm

3.1K 269 29
                                    




Geçen her dakikayla beraber gözüne her an daha da dayanılmaz görünen Lale'ye dokunmamak için içinde kendisine karşı verdiği çok sert bir mücadeleden sonra yanlarına gitti Batu. Lena'yı güldürmek için Lale'yle birbirlerini suya batırmaya başlamışlar, bu kadar yakın temas ikisine de fazla iyi gelmeyince Lena'nın itirazlarına rağmen oyunu kısa kesmişlerdi. Bu biraz daha devam ederse, her an işi biraz daha ileriye götürüp Lale'yi yalnızca başından tutup batırmakla kalmayarak çok daha başka yerlerine dokunmaya başlayacağını hissedebiliyordu Batu çünkü. Lale için de aynı şey geçerliydi, Batu'ya bu kadar yakın olmak ve ona dokunamamak yeterince zorken daha fazla risk almak istememişti!

Yağmur git gide hızlanıyordu, Lena da üşümeye başladığını söyleyince sonunda çıktılar denizden. Önce Lale çıkmıştı tekneye, sonra da Batu'nun yardımıyla Lena'yı çıkarıp hemen içeri götürmüştü. Batu arkalarından içeri gittiğinde Lale'nin telaşla onu kuruladığını görünce yine kendi kendine Lale'yle bir kızları olduğunu ve onunla denize girdiklerini hayal etmeye başladığını fark etti dehşetle. Bu gibi düşünceler Batu'yu inanılmaz tedirgin ediyordu. Kendini inandırmaya çalıştığının aksine, Lale'ye karşı hissettiklerinin sadece tensel bir çekimden ibaret olmadığını görmek rahatsız ediyordu onu. Duyduğu rahatsızlığın kendi duygularıyla ilgisi yoktu aslında. Rahatsızlığı o duyguların karşılıksız kalacağından endişe etmesinden kaynaklanıyordu. Biliyordu, Lale'de de vardı bir şeyler, kendisine karşı boş değildi. Ama tam olarak ne düşündüğünü bilemediği için tedirgindi işte.

Yağmur iyice bastırmıştı. Güverteye çıkarak havanın durumuna bakan Lale yanına gelen Batu'ya doğru döndüğünde üzgün bir ifade belirmişti yüzünde.

"Ya galiba dönmemiz lazım. Yağmur baya şiddetlendi rüzgar da çok sert esiyor daha fazla açılmasak iyi olur."

Batu büyük bir hayal kırıklığı yaşasa da belli etmedi. Ağzından çıkan "Evet baya hızlı yağıyor, bence de bir an önce dönelim." sözlerine rağmen içinden çok daha başka şeyler geçiyordu. Nereden çıkmıştı bu yağmur... Bütün günü Lale'yle teknede geçireceklerini düşünürken bu beklenmedik gelişme her şeyi alt üst etmişti.

Lale de aynı hayal kırıklığının benzerini yaşıyordu o an içinde. Bütün günü Batu'yla geçireceğini hayal ederken ansızın bastıracak şiddetli bir yağmur hiç yoktu hesaplarında. Oysa her şey ne güzel gidiyordu. Her şeyin bu kadar erken bozulmasını istemiyordu. Ani bir kararla "Lena'yı eve bıraktıktan sonra yemek yemeye gidebiliriz ama. Yani tabii şey... istersen eğer..." dedikten sonra Batu'nun cevabını beklemenin verdiği strese dayanamamış, farkında olmadan baş parmağını ağzına götürerek tırnağını kemirmeye başlamıştı.

Batu ise Lale'den ilk defa böyle bir adım gelmesinin verdiği şaşkınlık içindeydi. Duydukları onu birden tekrar mutlu edivermişti. "İstemez olur muyum..." dedi hevesle gülümseyerek. "Ama Lena'yı eve bıraktıktan sonra evden tekrar çıkabilecek misin?" Elinde olmadan endişelenmişti. Hilda Hanım evdeyse Lale'yi asla bırakmazdı, emindi bundan!

Lale güven verici bir tavırla "Çıkarım çıkarım, o sorun olmaz."

"İyi o zaman." derken gözleri yine Lale'nin göğüslerine takılınca yutkunarak güçlükle çekti bakışlarını Batu. Bu gidişle Lale sapık zannedecekti onu! Haksız da sayılmazdı aslında. Onunla ilgili aklından geçirdiklerini bilse yemeğe gitmeyi falan bırakır, bir an bile arkasına bakmadan kaçardı herhalde.

"Yalnız hani sen yıldırım düşer diye yağmur yağarken dışarıda olmaktan korkuyordun?" derken muzip bir kıvrım almıştı dudakları.

Lale gülerek "Korkuyorum. Ama sen söz verdin ya bizi mıldırım'dan koruyacağına." deyip içeri kaçınca Batu gülümseyerek arkasından baktı. Lena'yı eve bırakmaları iyi olacaktı yoksa kendini daha ne kadar zapt edebilirdi bilmiyordu.

Limon ÇiçekleriiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin