Limon Çiçekleri 96. Bölüm

1.4K 141 108
                                    

Yeni yılınız kutlu olsun 🥳 herkese sevdikleriyle birlikte nice sağlıklı mutlu huzurlu yıllara 🎄

Batu banyodan çıkıp giderken kapıyı da gürültüyle arkasından çarpmıştı. Ve Lale dakikalarca o beyaz kapıya bakakaldı. Ruhu bedeninden ayrılmış, içinden kopup giderek yukarı yükselmişti sanki. O kadar habersizdi artık bedeninden. Hiçbir şey hissetmiyordu. Hissedemiyordu. Tek farkında olduğu sıcaklığı giderek yükselen bu küçük banyoda sıtmaya tutulmuş gibi tir tir titrediğiydi. Ayakta durmakta zorlandığını fark etti sonra. Dizleri çözülecek de yere yığılıp kalacak diye öyle korkuyordu ki. Duvara tutunarak klozete doğru ilerledi güçlükle. Klozet kapağının üzerine bıraktı kendini. Başını ellerinin arasına aldı. Dizlerini karnına çekip bir çuval gibi çöktü kaldı oraya.

Orada öylece ne kadar oturdu bilmiyordu. Yanaklarından aşağı süzülen yaşlar olmasa ağladığının da çok farkında değildi aslında. Her şey rüya gibi geliyordu. Biraz önce ona bağırıp çağıran, gözünün içine baka baka "Sevmiyorum!" diye haykıran o Batu'yla aylardır hayalinde yaşattığı o eski Batu aynı insan olamazdı. Aklı almıyordu bunu. Beraber geçirdikleri onca zaman şimdi hayal gibi geliyordu. Biraz önce Batu'nun ağzından çıkanların gerçekliğine bir türlü inanamıyordu. İnanası gelmiyordu. Belki de sorunu buydu. Batu durumu çoktan kabullenip yeni bir hayata başlamanın eşiğindeyken o hala geçmişte yaşıyordu. Ama eğer bu doğruysa onun için geçmişte yaşamak hiç sorun değildi! Böyle mutluydu o! Hiçbir şeyin değişmesini istemiyordu. O hayallerinde hep o eski Batu gibi kalsın istiyordu.

Peki şimdi ne yapacaktı? Hiç bilmiyordu ki... Ah bir bilse... Bir bilebilse! Batu'yla konuşurken vazgeçmeyeceğim, bekleyeceğim demek kolaydı da bunu gerçekten yapabilecek miydi? Bu konuda kendine hiç güvenemiyordu. O gözünün önünde Ela'yla fingirderken o nasıl susup oturacaktı, nasıl bekleyecekti? Yapamazdı ki. Biliyordu yapamayacağını. Hem zaten bekleyip sabretse bile Batu'nun sonunda ona döneceğinden nasıl emin olacaktı ki? Biraz önce o buz gibi bakışları içine işleyen adam nasıl dönerdi sözünden? Ona yaşattıklarını nasıl unutup da kabul ederdi yeniden başlamayı? Bilmiyordu işte. Hiçbir şey bilmiyordu!

Sonunda ayağa kalkmak için gereken gücü topladığına inandığında titrek bacaklarına aldırış etmemeye çalışarak ağır ağır doğruldu. Düşmemek için bir şeylere tutunmaya dikkat ederek lavaboya doğru ilerledi. Musluğu açıp alev alev yanan yüzüne biraz soğuk su çarptı. Doğrulup aynaya baktığında gördüğü yüze acımaktan kendini alamadı. O kadar zavallı bir hali vardı ki... Kan çanağına dönmüş gözleri kıpkırmızıydı. Tıpkı güneşten kavrulmuş teni gibi. Mavi gözlerinin feri kaçmıştı, aynada ölgün bakışlarıyla karşılaşınca kendisi bile korktuğuna göre başkalarının ne düşüneceğini hayal edemiyordu bile.

İçinden geçen sonsuza kadar bu banyoda saklanmak, bir daha hiç dışarı çıkmamaktı aslında. Ama onu merak ediyordu. Ne yapıyordu acaba? Gitmiş miydi? Belki de gitmişti. Ela'yı da alıp otele dönmüştü. Bir el sıkıyordu sanki kalbini. İçi yanıyordu. Onu o kadınla yan yana düşündükçe etinden et kopuyordu. Ama aklından geçen bu korkunç ihtimallerin doğru olup olmadığını öğrenmek istiyorsa buradan çıkmak zorundaydı. İyi de çıktığında ya onu bahçede bulamazsa. Ya ardına bile bakmadan o kadını alıp buradan gittiyse? Bu kadarına da dayanabilecek miydi artık?

Sonrasında ne yaptı, o banyodan nasıl çıktı pek bilmiyordu. Kendinde değil gibiydi. Sanki hareket eden o değil de bir başkasıydı. Banyodan çıktığında ağır adımlarla merdivene yöneldi. Trabzanlara tutuna tutuna, adeta sürünerek üst kata çıktı. Sonunda üst kata ulaştığında bu kadar gayret karşısında yorgun düşen bedenini daha fazla taşıyamadı, duvarın dibine çöktü. Bacaklarını hissedemediğine göre merdivenleri gerçekten de sürünerek çıkmış olmalıydı. Kendini kaldığı odaya nasıl attığını bilmiyordu. Ama odaya girer girmez artık hissedemediği bedenini yatağın üzerine bıraktı. Bir süre hiç kıpırdamadan öylece yattı.

Limon ÇiçekleriiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin