Limon Çiçekleri 87. Bölüm

En başından başla
                                    

Başını ağır ağır kaldırıp etrafına baktı. Lale olmadan bu evde ne işi vardı? Ne yapıyordu burada? Lale olmadan burada nasıl kalacaktı? Ne düşündüğünü fark edince gözlerini kapatıp başını sertçe arkadaki kapıya vurdu. Allah'ım... Lale olmadan... Lale olmadan. Lale yoktu artık. Gitmişti. Ona kendi elleriyle aldığı biletle beraber Allah'ın belası bir uçağa binip gitmişti. Bütün o kabusları gerçekti artık. Aylardır korkuyla beklediği, engellemek için her şeyi yaptığı şey sonunda olmuştu işte. Artık yalnızdı bu evde. Bu ıssız kocaman evde yalnızdı. Lale yoktu. 'Sen yoksan ben de yokum' dediği kadın yoktu. Ve bu ona bunca zamandır korktuğundan çok daha fazla acı veriyordu. Gördüğü o saçma sapan kabuslarda hissettikleri, şimdi her bir hücresini ayrı ayrı yakan bu keskin acının yanında hiç kalırdı. Ne yapacaktı şimdi... Nasıl dayanacaktı. Nasıl yaşayacaktı... Her şeyi beraber yaptıkları bu evde onsuz ne yapacaktı. Nasıl duracaktı burada.

Hani bırakamazdı... Hani gidemezdi... Ayrılamazdı? Öyle söylüyordu. Geçen sene araları bozukken arkadaşlarına "O beni bırakmadıkça ben onu bırakamayacağım." diye ağlayan o değil miydi? Hani bırakamıyordu, ayrılamıyordu? Arkasına bile bakmadan bırakıp gitmişti işte! O söyleyip durduğu "gözümden öpme ayrılık getirir" diye diye sonunda aralarına ayrılığı sokmuştu işte. Neler neler hayal etmişti oysa... Hamile olduğunu öğrendiğinde bunu ilk günden beri istemesinin verdiği sevincin yanında, artık Lale'nin gitmeyi aklının ucundan bile geçiremeyeceğini bildiğinin verdiği rahatlık da vardı. Hep terk edilmekten korktuğundandı zaten bir an önce evlenmek istemesi. O asla kopmayacak, görünmez bir bağla bağlıydı Lale'ye. Ama Lale'nin kendisine aynı şekilde bağlı olduğundan şüpheliydi. Bu yüzden onu sonsuza kadar kendisine bağlayacak, istese bile gitmesine engel olacak somut bir şey peşindeydi. Evlenmelerinden bile önce bir bebekleri olduğunu öğrenince biraz da bu yüzden rahatlamıştı. Artık korkmasına gerek kalmayacaktı, ayrılmaları imkansızdı bundan sonra. Böyle düşündüğünün ancak şimdi farkına varabiliyor, o deliler gibi istediği bebeği korkularından kurtuluş yolu olarak gördüğü için kendinden utanıyordu ama işte gerçek buydu. Çok istemesinin, varlığını öğrendiği anda mutluluktan aklını kaybetmesinin yanında o küçücük şey, Lale'nin artık asla gidemeyeceğinin garantisiydi de aynı zamanda... Ama hiçbir şey sandığı gibi olmamıştı işte. Önce bebekleri, sonra da Lale gitmişti. İkisi de onu terk edip gitmişlerdi. Bu kocaman evde yapayalnızdı artık. Bebekleri yoktu. Artık Lale de yoktu. Hayatta herkesten, her şeyden çok sevdiği o küçük ufak tefek kadını durduramamış, yolundan döndürememişti. Önüne geçip "gidemezsin" diyememişti. Son ana kadar 'Belki de gitmez. Gidemez?' diyen cılız bir ses vardı içinde. Gittikten sonra da 'geri dönecek birazdan. Gidemez. Şimdi gelecek. Gidememiştir." demeye devam eden başka bir ses... Şimdi artık susmuştu ama. Bir şey söylemiyordu. Çünkü geri dönmeyeceğini biliyordu. Bütün gece içtikten sonra deli gibi başı dönüyor, midesi bulanıyordu. Buraya çökmüş kalmıştı, parmağını bile kımıldatamıyordu. Aradan ne kadar zaman geçtiğini de bilmiyordu. Ama Lale'nin geri dönmeyeceğini biliyordu. "Gidememiştir." dediği Lale ardına bile bakmadan yürüyüp gitmişti işte. Gelmeyecekti. Onu fazla hafife almıştı demek ki... Kendisi nasıl onsuz bir dakika bile geçiremiyorsa onun da aynı şeyleri hissettiğini sanmıştı. Gidemeyeceğini, kendisini bırakamayacağını zannetmişti. Ama o korkak, o ürkek Lale sonunda dediğini yapmıştı işte. "Gideceğim" demişti ve sonunda gitmişti. Artık biliyordu ki evlenmiş olsalar bile o yine giderdi. Lale'yi kendisine bağlayacak kadar güçlü hiçbir şey yoktu bu dünyada. Gitmek istedi mi hiç tereddüt etmeden bırakıp gidiyordu işte.

Bir türlü olmuyordu. Lale'yi kendine bağlamayı bir türlü beceremiyordu. Önceleri ailesi ilişkilerini öğrendiğinde gideceğini zannetmiş, sonra Lale hiç beklemediği bir şekilde ailesi yerine kendisini tercih edince, içini kemiren bu uğursuz korkudan kurtulacağını, artık rahat edeceğini sanmıştı. Ama olmamıştı. Bu kez de pişman olacak, hata yaptığına karar vererek ailesinin yanına dönecek diye yine korku sarmıştı dört bir yanını. Evlendikten sonra istese de gidemeyeceğini düşünerek ona bir an önce imzayı attırmak için acele ederken hamile kalması mucize gibi bir şey olmuştu. Belki de Lale'nin söz konusu olduğu durumlarda şans ilk defa yüzüne gülmüştü. Henüz evlenmemişlerdi ama artık bir bebekleri olacaktı. Artık gidemezdi Lale. İstese bile gidemezdi. Sonunda şüphelerinden kurtulacaktı. Gerçek anlamda rahatlayacaktı. Artık hep ama hep beraber olacaklardı. O çok istedikleri bebeklerine, Defne'lerine kavuşacaklardı. Onun Lalesi, onun sevgilisi, onun karısı olmasının yanında bir de Defne'nin annesi olacaktı Lale... Hiçbir yere gidemeyecekti artık. Ama hiç beklemediği bir anda, bir gecede hayatları alt üst olmuştu. Önce bebekleri gitmişti. Sonra da onun gidişini bahane ederek Lale çekip gitmişti. Artık ne bebekleri vardı ne de Lale. Tam artık mutlu olacağız, beni hiç bırakmayacak derken en büyük korkusuyla karşı karşıyaydı şimdi. Lale'sizdi artık. Tek başınaydı. Yapayalnızdı. Önünde Lalesiz geçecek günler, haftalar, aylar uzanıyordu. Artık yanında yoktu Lale. Gitmişti.

Limon ÇiçekleriiiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin